|
"Liberal kapitalizm için demokrasi şart mıdır?"..

AK Parti"nin Türkiye"nin son 10 yılına vurduğu damgayı, Türkiye"den değil ABD"den bakarak yorumlamaya çalışanların çözüm sürecini de direkt olarak Amerikan politikasına bağlamalarında şaşılacak bir şey yok.

"Washington ne diyorsa bizimkiler onu yapar" yolundaki Soğuk Savaş algısının bizim derinlikli (!) sosyal demokratlarımız arasında hâlâ baştacı ediliyor olmasında da bir beis yok…

Amerika"nın Obama öncesine ait olarak görülen, kaba gücünün aynı zamanda "yumuşak gücü"nü (soft power) yerle bir ettiği ve Amerikan entellüektellerinin "Ulusal tarihimizde dünya kamuoyu ABD"ye hiç bu kadar düşman olmamıştı" dediği dönemleri (Brezezinski"nin cümlesidir) ve Uzakdoğu"ya kayan gücün dünyadaki yansımalarını göz ardı etmeyenler için eskisi kadar kolay yorum yapma şansı ortadan kalktı elbette.

Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde dün Ergin Yıldızoğlu, "ABD"de savunma, jeopolitik konularında isim yapmış" diye tanımladığı Robert Kaplan"ın makalesini değerlendirirken, Kaplan"ın ne dediğini de özetlemiş:

"ABD artık, Mısır, Suriye, Libya, Irak, Tunus, üzerinde eskisi kadar hegemonya kuramıyor. Türkiye, Suudi Arabistan, Pakistan gibi ülkeler artık ABD kampında eskisi kadar sağlam bir biçimde yer almıyor, Avrupa bir siyasi birim olarak zayıflıyor. Çin, ABD"nin Pasifik"teki etkisini giderek azaltıyor. Ortadoğu gibi bölgelerde merkezi otorite, yerini alacak yeni bir hiyerarşi olasılığı belirmeden zayıflıyor."

Robert Kaplan"ın "Dünya Bir Anarşiye Doğru Gidiyor" başlıklı makalesinde tartıştığı "hegemonya-demokrasi" meselesine ve Yıldızoğlu"nun daha önceki yazılarına gönderme yaparak "liberal kapitalizm için demokrasi ne kadar gerekli?" sorusuyla simgelediği deve dişi meseleleri tartışmaya cesaret bulana kadar daha çok fırın ekmek yememiz gerekecek.

Robert Kaplan, anarşinin karşıtının "istikrar" değil, "hiyerarşi" olduğunu savunadursun, Ergin Yıldızoğlu nasıl bir hegomanya düzeni arandığına dair kafa yoran yazılar yazmaya devam etsin, CHP"li siyasetçiler de dünya meselelerini düşünce adamlarına bırakıp, "The Surec" diyerek eğlensinler...

Her Kuruma Bir Kütüphane!

Bugün çocuklarımızın bayramı olmasının yanı sıra, 1995 yılında bu güne dair dünya geneli için alınan bir muhteşem kararın hatırlanmasında fayda var.

1995"de Barcelona"da toplanan Dünya Yayıncılar Birliği Kongresi, 23 Nisan gününün her yıl "Dünya Kitap Günü" olarak kutlanmasını kararlaştırmış ve aynı yıl UNESCO da 23 Nisan"ı "Dünya Kitap Günü" olarak kabul etmiş. Türkiye"de de 23 Nisan hem Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı hem de Dünya Kitap Günü olarak kutlanacak.

Neden 23 Nisan? Çocuklarımızın özel gününü gölgelemek için değil elbette! (Şu sıralar komplo teorilerinin bini bir para olduğundan zihin ister istemez emperyal hinliklerin düşündükçe köpüren büyüleyici zekâ oyunlarının şehvetine kapılabiliyor) Cervantes, Shakespeare, Nabokov gibi dünyaca tanınmış bazı yazarların tesadüfen 23 Nisan"da vefat etmiş olması bugünün kitap günü olarak seçilmesini akla getirmiş.

Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celal Zeynioğlu, bu vesileyle yaptığı açıklamada şöyle demiş:

"23 Nisan Dünya Kitap Günü"nde sevdiklerimize armağan edeceğimiz bir kitap belki de onların okuma alışkanlığı kazanmasında küçük ama önemli bir adım olacak"

Metin Celal kardeşimizin çağrısına "çocuklar"ın yanı sıra bizleri de, büyükleri de katalım ve örneğin her kurumun mekânında bir doktor bulundurma koşuluna benzer bir uygulama ile, her kurumun bir de kütüphanesinin bulunmasının kurala bağlanmasının sadece insanlarımıza değil Türkiye markasına da büyük katma değer getireceğini belirtelim.

Bakarsınız bir duyan olur…

Kurtarın bizi paslı antenlerden!..

Balkonlardan paslı paslı sarkan, çatılardan uçacakmış gibi eğreti haliyle yamuk yumuk her soydan ve boydan antenin zaman içinde tümden yok olmasını sağlayacak büyük atılım nedeniyle RTÜK kutlanmalı… Yıllarca neden beklediklerini kimsenin anlamadığı ihale nihayet geçekleşti.

Yüksek (HD) ya da standart (SD) çözünürlükte yayın yapacak ulusal kanallar belirlendi. 11 HD, 22 SD kanal "karasal-sayısal" dünyaya resmen adımlarını attılar.

Geçiş, iki yılda tamamlanabilecekmiş. Toplam 54 kanalın bulunacağı bu yeni sistem elbette müthiş bir pazar ve bu pazarın yüzde 80"ini yerli oyuncular temsil ediyormuş. Her ne olursa olsun, sonuçta antenleri, televizyon tarihinin mezarlığına gömme iradesinin gösterilmesi ve ilk adımın atılmış olması ne heyecan verici bir gelişme.

Neredeyse kitch bir şehir mobilyası olarak zihinlere yerleşmiş bulunan çatı ve balkonlardaki şekilsiz, birbirinin içine geçmiş metal çöplüğünden bizi kurtaracak olanlar aslında yılların teknoloji zararını telafi etmeye çalışıyorlar bir bakıma...

Körlerle sağırlar birbirini ağırlar

Bir danışmanlık şirketi 60 ülkedeki 1330 şirket yöneticisiyle yaptırdığı araştırmada, şirket yöneticilerinin hayranlık duyduğu, örnek aldığı liderleri ortaya çıkarmaya çalışmış. Araştırmada İngiltere eski Başbakanı Winston Churcill liste başı. Sırasıyla örnek alınan öncelikli isimler şöyle: Steve Jobs, Mahatma Gandhi, Nelson Mandela, Jack Welch, Abraham Lincoln, Margaret Thatcher, Ronald Reagan, John F. Kennedy, Bill Clinton, Napolyon Bonapart.

Araştırmanın yorumuna bakılırsa, yöneticiler, kendi karakterlerine uygun liderleri örnek alıyorlarmış. Savaşçı karakterler Churchill, Napolyon ve Büyük İskender"e hayranlık duyarken, sağduyuyu öne çıkaranlar Gandhi ve Mandela"yı, inovatif liderler de Bill Gates ve Steve Jobs"dan yana seçim yapmışlar.

Söyle bana liderini, sana kim olmak istediğini söyleyeyim, misali…

Bu arada dikkat çeken bir husus da, listeyi sadece Gandhi"nin delmiş olması. Geriye kalanların alayı Hıristiyan Batı"dan… Körlerle sağırlar birbirini ağırlar misali… Başkaları tarafından nasıl göründüğünü bile merak etmeyen Batı, Batı"dan gayrısını görmeye görmeye batacak…

11 yıl önce
"Liberal kapitalizm için demokrasi şart mıdır?"..
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi