
Sivas olayları sonrasında dindarlara karşı topyekûn bir linç kampanyası yürütülüyor ve 28 Şubat’ın taşları döşeniyorken İsmet Özel “Sivas Göklerinde Sırp Tayyareleri Uçacak mı?” başlıklı meşhur ve cesur yazısını yayınlamıştı.
“Mahalle çürümüşmüş”, “Camia yozlaşmışmış”, “Toplum çözülüyormuş”, “İmam Hatip’te okumuşmuş”, “Adı da Muhammed’miş, Sümeyye’ymiş, Yusuf’muş, Rümeysa’ymış”, “Ahlak dinden önce de varmışmış”, “Bu iman tahkiki iman değilmiş”, “güç yozlaştırır, mutlak güç mutlak yozlaştırırmış”, “Siyasal İslam’mış”, “mahalle adam öğütme yeriymiş” “Niçe şöyle demiş, Hegel böyle buyurmuşmuş” ve daha neler neler…
Şimdi Türkiye göklerinde İsrail tayyareleri uçacak mı?
Müslüman dövmek uluslararası bir spor dalıdır; onun bizim topraklardaki karşılığı da “geleneksel dindar dövme sporudur”. Eline boks eldivenini takan, sopayı kavrayan, kırbacı yakalayan, taşı yerden alan, terliği, maşayı, süpürgeyi kapan içerden ya da dışardan herkes köşe bucak dövecek dindar arıyor.
Küresel şampiyona kısa bir aradan sonra başlama düdüğünü çaldı: Avustralya saldırısı sonrası yine Müslümanlara yönelik bir linç kampanyası: İki yılda 20 bini çocuk 70 bin masum insanı katleden soykırımcı, cani, barbar Siyonistler “Müslüman eşittir terör” şarkısını yeniden listenin başına çektiler. Her sayfasından cinayet, katliam, kan, hatta tecavüz akan kendi muharref kitaplarını saklamak adına barışın kitabı Kur’an’a “her sayfasından kan damlıyor” iftirasıyla yeniden saldırmaya başladılar.
“Dindar dövmek” bizde bir asırlık spor dalıdır: Caminin, ezanın, Kur’an tedrisatının, dinin, dindarın üzerine balyoz indirmeye yeltenenler imanı, ahlakı bu topraklardan silip, süpürüp, alkolü, çıplaklığı, öykünmeyi, taklidi, yabancılaşmayı, özünden, kökünden uzaklaşmayı zorbalıkla yerleştirmeye ve sıfırdan, robot misali nesiller “yaratmaya” azmedince karşılarına çıkan itiraz ve direnişi kırmak için her yolu her yöntemi denediler. Medyada, edebiyatta, sinemada, tiyatroda, resmi-gayri resmi söylemlerinde dindarları yobaz, tutucu, gerici resmetmekle yetinmeyip bir de onları dolandırıcı, hırsız, istismarcı, hain vs. diye zihinlere kazımaya kalkıştılar.
İmam-Hatip’te okurken biraz haylazlık yapsak hocalarımız bizi karşılarına alır, “sizin hayat şeridiniz süt gibi bembeyaz; en küçük hatanız, yanlışınız o beyazlık içinde hemen görünür, dikkat çeker, kınanır” derlerdi. Sadece hocalarımızdan değil, ailemizden, mahallemizden, camiamızdan, cemiyetimizden hep bu uyarıyı aldık.
Çok ağır bir yük! Çok da güzel bir yük! Psikolojinin canı cehenneme! Böyle bir yükle, böyle bir misyonla yürümenin gururu içindeyiz.
Anadolu’da süt sağılırken kabın içine bazen pislik düşer, kadınlar onu bir süzgeçle alır ya da bir tülbentle süzer, kaynatır, bembeyaz, tertemiz süt elde ederlerdi.
İnsan bu! Yanlışı, hatası, kusuru, günahı, azgınlığı, sapkınlığı elbette olacak. Yükü taşıyamayanlar, ayakları dolananlar, imtihanı kaybedenler, sapanlar, sapkınlaşanlar, zehir misali toplumun kılcallarına sızmaya çalışanlar, ahlaksız lejyonerler, çıkarcılar, güce tapanlar elbette bulunacak. Bir süzgeçle alır kenara korsunuz, bir tülbentle süzer defedersiniz, kaynatır ıslah edersiniz. Süte dışardan karışanı da, içerde bozulanı da ayrıştırır yolunuza devam edersiniz.
Dindarlar tek bir partinin, partilerin, cemaatlerin, cemiyetlerin mensuplarından ibaret değil. Bu toplum, bazı televizyon kanalizasyonlarından her gün akan, aileyi tahrip etmeye, tüm bir toplumu aynı ve çürümüş göstermeye yönelik iğrenç operasyonlardaki gibi değil. Bu toplum, medyada, sosyal medyada sergilenen iğrenç güruh değil. Süt ağır başlılığıyla, vakarıyla, tevazuuyla görünmez; görünen görüntülenen, sergilenen sütün içine karışan pisliktir. İzlediğinizde gördüğünüz toplum değildir; toplum sizin izlediğiniz de değildir.
Bu milletin hamuru İslam’la, imanla yoğruldu. Bin yıldır uğraştıkları bu milletin İslam’ını da imanını da çürütemediler, onun için de bir millet olarak ayakta kalabildi. Çürüyen, yozlaşan, çözülen Müslüman değildir, dindar değildir. Müslümanlar bu ülkenin de bu dünyanın da umududur.
Şimdi elinizdeki boks eldivenini, sopayı, taşı, kırbacı, maşayı, terliği, süpürgeyi, dilinizdeki eleştiri-özeleştiri görünümlü kompleksli kelimeleri yavaşça yere bırakın. Yükü taşıyamayana uğurlar olsun; sızıntıların da canı cehenneme gitsin. Üç beş kötü örnek üzerinden dayak yemeyeceğiz. Savunma konusunda gayet şerbetliyiz. Çürüyen çürüsün, yozlaşan yozlaşsın. Ana damar dimdik, sapasağlam, ahlakıyla, erdemiyle, irfanıyla ayaktadır; hem de 20-30 yıl öncesine nazaran çok daha donanımlı, birikimli, heyecanlıdır ve hem de sayısı önceye nazaran katlanarak artmıştır.
Bu nuru söndürmeye kimsenin gücü yetmedi, yetmeyecek. Elinizi de, dilinizi de, o kirli propaganda araçlarınızı da Müslümanların, dindarların üzerinden derhal çekin!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.