|
Karadayı’nın savcılık ifadesi: “Çiller’le iddia edildiği gibi bir görüşme yapmadım.”

28 Şubat soruşturmasını yürüten savcılara ifade veren dönemin Genelkurmay Başkanı Karadayı’nın sorgusu yaklaşık 4 saat sürdü. Bir başsavcı vekili ve bir savcı tarafından Karadayı’ya 83 soru soruldu. Karadayı’nın 22 sayfa tutan ifadesinde suçlamaların hiçbirini kabul etmediği biliniyor. Karadayı, Genelkurmay’ın savcılığa gönderdiği gerçek belgelerin doğru olduğunu, ancak kendisinin bu belgelerden haberi olmadığını ve hiç bir belgede imzasının bulunmadığını savunmuştu.

28 Şubat’ın 24’üncü devriye-i senesinde 28 Şubat Cuntası’nın 14 üst düzey askerin müebbet hapis cezalarının Yargıtay tarafından onanması sonrasında Çevik1, Çetin Doğan, Fevzi Türkeri ve İlhan Kılıç dahil olmak üzere tüm sanıklar hakkında infaz süreci başlatılarak cezaevlerine kapatılmışlardı. Cezaevlerine kapatılan 28 Şubat Cuntası üst düzey askerlerinin 80 yaşın üstünde olduğu nedeni ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın af yetkisini kullanması istemiyle başlatılan polemik bu kez karşı bir atakla 28 Şubat sürecinde dik duran Ankara 5’inci ağır Ceza Mahkemesi’nde 28 Şubat’ın bir darbe olduğunu ifade ederek cuntadan davacı olan tek lider, eski Başbakan Tansu Çiller’e yönelik bir dezenformatik operasyona dönüştürülmüştü. 28 Şubat sürecinde cuntanın emri ile manşet atan, köşe yazısı yazan Hürriyet ve Sabah gazetelerinin Başbakan Çiller’i ve DYP’sini siyaset arenasından silmek için ortaya attıkları dezenformatik girişimler Sözcü gazetesinin bazı yazarları tarafından günümüzde sistematik aralıklarla tekrar tekrar gündeme getirilerek aslında ikinci bir 28 Şubat’ın önü açılmak istenmektedir.

Ortaya atılan bazı doğru haberler arasına yaşanmamış asparagas haberler monte edilerek yapılan dezenformatik haber aynen şöyledir. “Sayın Çiller, Erbakan’ın hac ziyareti dolayısıyla Suudi Arabistan’da bulunduğu 16 Nisan 1997 tarihinde, Başbakan Vekili sıfatıyla Genelkurmay Karargahı’na giderek, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ile bir saat kırk dakika süren bir görüşme yapmıştı. Bu görüşmenin detayları 8 Mayıs 1997 tarihinde Sabah’tan Fatih Çekirge, Hürriyet’ten Muharrem Sarıkaya’nın haberleri gazetelerinin manşetlerine, ‘Emeklilik restleşmesi’, ‘Paşa’ya şok teklif’ başlıklarıyla yansıyınca Ankara’da siyaset sahnesi karışmıştı.”

Sözcü gazetesi yazarları herhalde dezenformatik operasyonu gizlemek için 28 Şubat soruşturmasını yürüten savcıların sorusu üzerine Karadayı’nın “Çillerle böyle bir görüşme yaptığını hatırlamadığı” yönündeki cevabını gerek röportajda gerekse köşe yazılarına almamışlardı. Başbakan Tansu Çiller 28 Şubat soruşturmasını yürüten Ankara 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne 18.07.2017 tarihinde “mağdur-tanık-katılan” sıfatlarıyla yaptığı açıklamalarda önce Başbakan Erbakan, sonra Cumhurbaşkanı Demirel ile yaptığı görüşmelerde ‘’Türkiye’nin fiili bir darbe sürecine götürüldüğünü, bu böyle gitmez, buna bir nokta koymamız lazım! Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları ve Jandarma Genel Komutanı’nın emekli edilmesi lazım” teklifini Demirel ve Erbakan’a kabul ettirememişti. Emniyet İstihbaratı tarafından elde edilen BÇG belgesi ile bu kez Genelkurmay Başkanı Karadayı Paşa ile görüşmeye giden Başbakan Çiller elindeki BÇG belgelerini Karadayı’ya göstererek, “Siz hükümete müdahale ediyorsunuz. Böyle devam ederseniz, sizleri emekli ederiz” açıklaması karşısında Karadayı, “Biz görevimizi yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Emekli edebiliyorsanız edin” diye cevap vermişti. Askerin, BÇG’yi ortaya çıkaran Emniyet İstihbarat Başkanı’nı ve diğer görevlilerin görevden alınması isteğine karşı çıkan Başbakan Çiller ile Karadayı arasında yapılan görüşmeler bu minvaldeydi. Çiller’in Karadayı’ya, TSK’nın Refah Partisi’nden şikayetçi olduğu, “Bana destek verin, Refah’ı birlikte bertaraf edelim” ifadelerinin dezenformatik bir operasyon olarak 28 Şubat’ta cuntanın asker kanadının isteği üzerine Hürriyet ve Sabah gazetelerinde yer alması güçlü bir olasılık sanırım. Eğer bu düşüncemizde haksız olsaydık Sayın Çiller’in 2017 tarihinde yaptığı bu açıklamalara 2020 tarihinde vefat eden Karadayı Paşa’nın itiraz etmesi gerekirdi. Özellikle Sayın Çiller’in bu açıklamaları Başkan Erdoğan’ın kısa bir süre önce 28 Şubat süreci ile ilgili yaptığı açıklamada “İnançlarımıza hakaret eden tahrik senaryolarında başrol oynayan, emir ile manşet atan, emir ile yazı yazan, her gün ekranlarından milletin üzerine pislik boca eden bazı yayınlara metanetle sabrettik.” sözü 28 Şubat için ne kadar gerçekçi bir yaklaşım.

Emekli Albay Alican Türk ve Çiller’in Danışmanı Mehmet Bican’ın Çiller’in Karadayı Paşa’ya “Refah’ı birlikte bitirelim” dezenformasyonunda ana kaynağın Sabah ve Hürriyet gazetelerindeki yazılar olduğu açıkça görülebiliyor. Emekli Albay Alican Türk’ün 28 Şubat sürecinde Genelkurmay Psikolojik Harekat Başkanlığı’nda yüzbaşı rütbesinde bir proje subayı olması rütbesi ve görevinin önemi ile ilgili olarak bu kadar inandırıcı bilgilere ulaşması hayatın doğal akışına uygun ve inandırıcı değil. Çiller’in danışmanı olan Mehmet Bican ise devletin en üst tepesinde Başbakanlık yapmış bir lidere kendisini bu göreve getirdiği için saygı duyacağına karşı tutum alarak görevi esnasında edindiği bilgileri deşifre eden bir bürokrat olarak “Külliyen” yalan mı? “Külliye”ye selam mı?” köşe yazısının güvenilirliğini bitirdiğinin bu kez de saygınlığını tehdit ettiğinin farkında mı?

#​28 Şubat
#Tansu Çiller
#Mehmet Bican
#Cumhurbaşkanı Erdoğan
#İsmail Hakkı Karadayı
3 yıl önce
Karadayı’nın savcılık ifadesi: “Çiller’le iddia edildiği gibi bir görüşme yapmadım.”
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…