|
Postmodern ihanet 28 Şubat

Türkiye’de yerli ve milli duruş ile dış güçlerin kontrolündeki etki ve nüfuz ajanlarıyla çok yönlü mücadele hayatın bütün alanlarında ve konularında kesintisiz devam ediyor. Darbeler ve direnişler hiç bitmiyor; sadece kılık değiştirip, farklı renklere ve kalıplara giriyor. 28 Şubat; bu global zincirin halkalarından sadece biriydi. 28 Şubat’ı ABD-İsrail lobisinin, yerli unsurları organize ederek gerçekleştirdiği “postmodern ihanet’’ olarak adlandırabiliriz. Ankara 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararında 28 Şubat darbesinin küresel bir darbe olduğu hususunu delilleriyle ortaya koymuştur. Türkiye’nin hegomonik güç ABD tarafından pilot bölge olarak seçildiği postmodern darbe amaçları açısından başarıya ulaşamamıştır. Türkiye’de kamusal alanda bile başta ordu ve polis başta olmak üzere türbanın serbest bırakılmasını hazmedemeyen azmettirici Batılı hegemonik güçler 28 Şubat’ın tekerrür etme arzusu içinde iç piyonlarını kullanarak çeşitli algı operasyonlarıyla yeni bir 28 Şubat yaratma projesini uygulamaya çalışmaktadırlar. Bu amaçla 28 Şubat’ın yargılanamayan sivil ayakları uzun zamandan bu yana örtülü olarak faaliyete geçirilmiş görünmektedir. Avrupa’da Müslümanlara yönelik 28 Şubat süreci veya zulmü giyim kuşam özgürlüğü ve İnsan haklarına aykırı bir şekilde halen devam ediyor. Zira Avrupa Birliği (AB) Adalet Divanı başörtüsü ile ilgili aldığı kararında ’’işverenlerin çalışanlara başörtüsü yasağı getirebileceğine hükmetmişti.’’ Türkiye’de ise MSB ve İçişleri Bakanlıkları yaptığı düzenlemelerle kadın subay ve astsubay ve polislerin başörtüsü takmalarına ilişkin yasağı kaldırmıştı. Bu düzenlemenin Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) bilgisi dahilinde yapılıp yapılmadığı konusunun milli irade karşıtı bazı çevreler tarafından kaşınmaya çalışıldığı hususu da kamuoyunun malumu sanırım.

12 yıl önce Meclis’te başörtü konusunu halleden ve 411 oyla alınan kararın ertesi günü Hürriyet gazetesinin ‘Kaos’a kalkan 411 el’ ve ‘Karargah rahatsız’ manşetleri, aynı amaca hizmet eden arka planlarını yeterince ortaya koyuyor zannımca. Tek fark 2008’de atılan manşette Genel Yayın Yönetmeni’nin Ertuğrul Özkök, 2017’de Sedat Ergin olması. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile umre yapan, aynı safta namaz kılan bir Genelkurmay Başkanı ve TSK’da başörtülü askerlerin de gündeme getirilmesinin 1990 yılların Laik/ Antilaik kamplaşma ve kutuplaşmalarının 2021 yıllarına taşınarak orduyu tahrik etme amacını taşıdığı çok açık.

28 ŞUBAT MAĞLUP OLDU ANCAK ZİHNİYETİ DEMOKRASİ İÇİN TEHDİT OLMAYA DEVAM EDİYOR

28 Şubat’ta cuntanın asker ayağı tamamen deşifre edildi, günümüzde yargı önünde hesap veriyor. Milletimizin demokratik birikimi karşısında 28 Şubat mağlup oldu. Ancak zihniyetinin yok olmadığı sadece geri adım attığını, türban üzerinden yapılan provokasyon ve saldırılardan açıkça görebiliyoruz. Türkiye’ye ikinci bir 28 Şubat Süreci yaşatmak isteyen zihniyetin dip diri olduğu, en ufak bir gerilimde bu kesimin 28 Şubat jargonu ile şeriat, irtica ve türban konusunu kamuoyunda gündeme getirerek demokrasiye karşı bir tehdit unsuru olmaya devam ettikleri ise aşikar. CHP’nin eski Bakanlarından Fikri Sağlar’ın ‘’Türban irticai faaliyetlerin şeriat isteyenlerin üniformasıdır’’ açıklaması bu yıl yapıldı. Bu durum 28 Şubatçı zihniyetin devam ettiğinin açık işaretlerini taşıyor. Zira başörtüsü karşıtlarının bitmek bilmeyen kin ve nefretleri her gün bir yerde kendini gösteriyor. Gün geçtikçe artan bu vakalar 28 Şubat sonrasındaki günleri akıllara getirmiyor değil.

Ancak Türkiye’de yeni bir 28 Şubat yaratma hevesinde olan küresel güçler ve onların ülkemiz içindeki piyonlarının asparagas haber ve manipülatif manşetlerle fonlanmış medya ve internet siteleriyle devletin anayasal kurumları arasındaki ahenk ve işbirliğini bozmaları günümüz konjonktüründe pek mümkün görünmüyor. Öncelikle 28 Şubat post-modern darbe sürecinde içe kapatılan ve Ortadoğu’ya ‘Fransız kalan’ eski Türkiye var. Günümüzde ise Ortadoğu’da bölgesel ve küresel bir güç olarak oyun kurucu önemli bir aktör ülke konumunda Yeni Türkiye var.

#Türkiye
#ABD
#İsrail
#28 Şubat
3 yıl önce
Postmodern ihanet 28 Şubat
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset