Sultanahmet intihar saldırısının arkasındaki ülkeler

04:0018/01/2016, Pazartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Bülent Orakoğlu

Sultanahmet'te DAİŞ tarafından gerçekleştirilen canlı bomba saldırısı şüphesiz insanlığı hedef almış küresel bir terör eylemidir. Küresel terörizmin en karakteristik özelliği, haydut devlet statüsünde bulunan ülkelerin, hedef aldıkları devletlerde istikrarsızlık ve kaos yaratarak terörizmi ve uluslararası terör örgütlerini siyasal, dinsel ve ekonomik hedeflerine ulaşmada bir araç olarak kullandıkları bir terör türü olmasıdır.20 Temmuz 2015'ten itibaren Türkiye ''terör örgütleri konsorsiyumu'' çerçevesinde

Sultanahmet'te DAİŞ tarafından gerçekleştirilen canlı bomba saldırısı şüphesiz insanlığı hedef almış küresel bir terör eylemidir. Küresel terörizmin en karakteristik özelliği, haydut devlet statüsünde bulunan ülkelerin, hedef aldıkları devletlerde istikrarsızlık ve kaos yaratarak terörizmi ve uluslararası terör örgütlerini siyasal, dinsel ve ekonomik hedeflerine ulaşmada bir araç olarak kullandıkları bir terör türü olmasıdır.

20 Temmuz 2015'ten itibaren Türkiye ''terör örgütleri konsorsiyumu'' çerçevesinde bir merkezden idare edildiği anlaşılan iç ve dış terör örgütlerinin sistematik saldırılarının hedefi haline getirilmiştir. Ülkemizi Suriyeleştirme ve Iraklaştırma amaçlı terör saldırıları, halkın desteğini kazanmış güvenlik kuvvetlerinin başarılı operasyonlarıyla bozguna uğratılmış, terör örgütlerine gerek Suriye ve Irak'ta gerekse ülke içinde büyük darbe vurulmuştur.

Cumhuriyet tarihinin en başarılı ve sonuç alıcı ''terörle mücadelesine gölge düşürmek'' isteyen Türkiye'nin iç ve dış düşmanları, bir kez daha çeşitli algı operasyonları, psikolojik harp metot ve taktikleriyle, inanılmaz asparagas haber ve iddialar ile uluslararası kamuoyunu etkilemeye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne bile başvurarak bölücü örgütün terör faaliyetlerine meşruiyet kazandırma çabası içine girmişlerdir.

Sultanahmet'te daha önce de 6 Ocak 2015 tarihinde Turizm Şube Müdürlüğü önündeki nöbetçi kulübesine canlı bomba saldırısı düzenlenmişti. Eylem ''karadul'' olarak bilinen Çeçen kadın intihar bombacısı Diana Ramazova tarafından gerçekleştirilmişti. Saldırıda nöbetçi kulübesindeki görevli polis memuru şehit olmuştu. Bu kez Sultanahmet'te Alman çeşmesi civarında, Alman turist grubunun DAEŞ intihar eylemcisi tarafından özellikle hedef alınıp alınmadığının araştırılması gerekiyor. Zira canlı bomba saldırısında, ölen ve yaralıların ağırlıklı olarak Alman vatandaşı olması Türkiye'nin yanı sıra Almanya'nın da DEAŞ tarafından neden hedefe alınmış olabileceğinin ortaya çıkarılması intihar eyleminin arkasındaki haydut devletleri açık edebileceğinden önemli görünüyor.

Güvenlik güçleri Suriye uyruklu DAİŞ intihar bombacısının kimliğini çok kısa süre içinde parmak izinden tespit etmişti. Zira intihar bombacısı Suriye uyruklu DAİŞ'li terörist Nabil Fadli'nin 5 Ocak 2016'da İstanbul'da ''göçmen'' sıfatıyla Türkiye'den sığınma talebinde bulunduğu burada normal prosedür çerçevesinde parmak izinin alındığı belirlenmişti. Olay yeri inceleme ekipleri tarafından kendisini patlatarak tarihi meydanı kana bulayan intihar eylemcisi Nabil Fadli'nin cesedine ait parçalanan uzuvlar toplanmış, özellikle parmak parçalarının kriminal laboratuvarlarda kıyas yapmaya uygun olduğu anlaşılmıştı. Elde edilen parmak izlerinin şüpheli şahıslar ve göçmen kayıtlarıyla karşılaştırılması sonrasında canlı bombanın Suriye uyruklu Nabil Fadli olduğu anlaşılmıştı.

Türkiye'de günümüze dek 13'ü PKK, 4'ü DHKP/C, 4'ü DEAŞ, 2'si El-Kaide'nin ''Türkiye yapılanmasına mensup'' teröristler tarafından 23 canlı bomba saldırısı gerçekleştirilmişti. Bir ilk olarak son Sultanahmet canlı bomba saldırısında DAİŞ üst düzey yönetimi, Türkiye yapılanmasını devre dışı bırakarak Suriye uyruklu intihar bombacısını neden devreye sokmuştu? Bu durumun önemli bir nedeni, Türk güvenlik güçleri ve istihbarat birimlerinin 1 Kasım seçimleri öncesinde seçimleri kana bulayacak DAİŞ intihar eylemcilerini Antep, Adıyaman ve İstanbul'da kendilerini patlamadan önce etkisiz hale getirmesi veya enterne etmesi olabilir. Diğer bir neden ise, Sultanahmet canlı bomba saldırısının DAİŞ'in Suriye yapılanmasına mensup terör örgütü elemanlarınca Suriye Gizli Servisi El Muhaberat'ın bilgisi ve kontrolünde gerçekleştirilme ihtimali kanaatimce üzerinde durulması gereken önemli bir konu. Zira Suriye'de birbirleri ile çatışıyor görüntüsü veren Esed rejimi ile DAİŞ arasında yakın ilişkiler günümüzde ortaya saçılmış durumda. Petrol alışverişi dışında elektrik ve doğalgazda derin bir işbirliği olduğunun anlaşılması, palazlanma sürecinde Esed'in cezaevinde bulunan El-Kaide liderlerini serbest bırakarak DAİŞ'e katılmalarını sağlaması, DAİŞ'in Özgür Suriye Ordusundan aldığı bölgeleri danışıklı bir şekilde mizansen savaşlarla Esed rejimine bırakması, ilişkilerin boyutlarını ortaya koyması açısından önemli görünüyor.

Tarihi Sultanahmet meydanında kendini patlatan canlı bomba saldırısı bir taraftan Türkiye'yi diğer taraftan Almanya'yı hedef alması en çok bu iki ülke ile sorunları olan Rusya'nın işine yaradığı bir gerçek. Bu nedenle eski KGB ajanı olan Putin'in Suriye istihbaratı El-Muhaberat'ın kontrolünde gerçekleştirildiği neredeyse belli olan Sultanahmet intihar saldırısını bilmediği veya arka planda desteklemediği düşünülemez.

Başbakan Davutoğlu'nun canlı bomba terör saldırısının görünür yüzünün dışında bazı önemli unsurlar ve perde arkasında etkin aktörler olabileceğine yönelik ciddi kanaati sizce Sultanahmet intihar saldırısının arkasındaki hangi ülkelere işaret ediyor?
#Sultanahmet
#saldırı
#terör