Dünyada artan enflasyon nedeniyle, merkez bankalarının enflasyon ile mücadelede faiz artış kararları ile parasal sıkılaştırmaya gitmelerinin durgunluğa sebep olacağı konusunda endişeler artmaya devam etmektedir.
Artan enflasyon endişeleri nedeniyle yalnız ABD değil, dünyada bir çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke faiz artırımı kararı aldı.
ABD Merkez Bankası FED, 2000 yılından beri ilk defa artan enflasyon ile mücadele için 50 baz puanlık
bir faiz arttırımına gitti.
Hatta FED, piyasalara gerekirse daha agresif adımlar atabileceğinin de sinyalini veriyor.
İngiltere,
Kanada, Avustralya, Brezilya ve Hindistan
gibi ülkelerin merkez bankaları da faiz artırım yarışına gittiler. Faiz artırım kararlarına artan enflasyon nedeniyle AB ülkelerin de katılacağı beklenmektedir. Euro bölgesindeki bazı ülkelerde yaşanan enflasyon şokları bu süreci hızlandırmaktadır.
AB ülkelerinde özellikle de salgın sonrasında hayatın normalleşmesiyle beraber ekonomik aktivitenin yeniden başlaması, ertelenen talebin gerçekleşmesi nedeniyle talepte çok hızlı bir artışın olması, salgın dolayısıyla tedarik zincirlerinde kırılmaların devam etmesi ve belli malların arzındaki sıkıntılar enflasyonun tetiklenmesine neden oldu.
Ardından, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile
başta petrol ve doğalgazda meydana gelen fiyat artışları,
AB ülkelerinde son yılların en yüksek enflasyonunun ortaya çıkmasına neden oldu.
Enflasyon ile mücadele için kullanılan faiz artırım kararlarının nasıl bir seyir izleyeceğinin hem
AB’nin yanıbaşında devam eden Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle devam eden belirsizlik hem de bu savaşın başta gıda ürünlerinde ve enerji fiyatlarında neden olduğu artışlar ve tedarik zincirindeki meydana gelen kırılganlıklara
bağlı olduğunu da söylemek lazım.
AB ülkeleri ve Rusya arasında devam eden ekonomik yaptırımlar ve planlanan ilave yaptırımlar nedeniyle belirsizliklerin ve kırılganlıkların daha da derinleşeceği beklenmektedir.
ENFLASYON- DURGUNLUK İKİLEMİ
Enflasyon satın alma gücünü zayıflatırken, durgunluk da ekonomik aktivitenin yavaşlaması dolayısıyla ekonomik büyümenin düşmesine belki de
daralmaya neden olmaktadır.
Dolayısıyla, enflasyon ve ekonomik durgunluğun hem ekonomik olarak hem de sosyal açıdan istenilen bir durum olmadığı açıktır.
Enflasyonun bir çok makro ekonomik göstergeyi olumsuz etkilemesi nedeniyle enflasyon ile mücadelenin öncelenmesi, belki orta ve uzun dönemde enflasyon ile mücadelede başarı sağlayabilir.
Ancak, özellikle salgının neden olduğu durgunluk ile beraber artan faiz oranlarının neden olabileceği ilave durgunluk hem ekonomik aktiviteyi yavaşlatma hem de neden olabileceği işsizlik ve yoksulluk
itibariyle öne çıkan önemli sosyal sorunlar olmaktadır.
Bütün dünyada bir çok ülkenin uyguladığı faiz artış kararlarının neden olabileceği ekonomik ve sosyal sorunların çözümü için de yeni sosyal politikalara ihtiyaç bulunmaktadır.
Bu nedenle, tüm dünyada salgının neden olduğu ya da olacağı ekonomik sorunların telafisi için öne çıkan sosyal politikalar başta da sosyal yardımlar, olası
sosyal risklerin azaltılması için kritik öneme sahiptir.
