|
İhracat ve ekonomik büyüme

İhracat birçok ülke ekonomisi için en önemli büyüme kaynaklarından biri konumundadır. 1980’li yıllarda dünyada başlayan ekonomik serbestleşme ve ihracat ile ekonomik büyümenin gerçekleştirilmesi özellikle Uzak Doğu bölgesinde Asya kaplanlarının ortaya çıkmasını sağladı.
Asya Kaplanları olarak bilinen bu ülkeler,
Tayvan, Singapur, Hong Kong ve Güney Kore, 1960-1990 yılları arasında gerçekleştirdikleri yüksek büyüme oranları ve hızlı endüstrileşmeleriyle gerçekleştirdikleri
ihracatları ile bilinirler.
İhracatın
ekonomik büyümeyi
hızlandırdığı
bu ülkelerde
yüksek
GSYİH’ye ulaşılması ve
yüksek miktarda
dış ticaret fazlası elde edilmesi gibi konularda önemli başarı hikayeleri yazıldı.
Bu ekonomik başarıların arkasında yatan en önemli sebepler, gelişmiş ülkelerle gerçekleştirmiş oldukları ticaret hacmi ve bu ülkelere yaptıkları ihracat miktarıdır.
Bu ekonomik ve ticari etkileşimler sayesinde bahsi geçen ülkeler kişi başı gelir açısından Dünya Bankasının yaptığı sıralamada “yüksek gelirli ekonomiler” grubunda yer aldılar.

Dünya Bankası kişi başı geliri 12,695 doların üzerinde olan ülkeleri yüksek gelirli ülke, yani zengin ülke olarak sınıflandırıyor.

TÜRKİYE’DE İHRACAT
Türkiye’de 1980’li yıllarda başlayan ihracata dayalı ekonomik büyüme hikayesi Uzak Doğu ülkelerinden farklı devam etse de
ihracatın ekonomik büyümenin
en önemli itici güçlerinden birisi olduğu apaçık ortadadır.
Birçok dönemde iç talepte meydana gelen daralmaların dış taleple, yani ihracat ile telafi edildiği ve ihracatın ekonomik büyümeye önemli katkılar yaptığını gördük.
Türkiye uyguladığı serbest ticaret politikaları ve sağladığı
önemli
ihracat teşvikleri ile son
12 aylık dönem itibarıyla ihracatını 212 milyar dolar
üzerine çıkartan
ülkelerden birisi.

Diğer yandan, en son açıklanan verilere göre, 2021 yılı Ocak-Eylül döneminde gerçekleşen ihracat miktarı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 35,9 artarak 160,9 milyar dolara yükselmiş.

TEKNOKENTLER VE YÜKSEK TEKNOLOJİK ÜRÜNLER
İhracat artışının yanında ihracatın niteliği de
önemli bir konuma sahiptir.
İhracatın
niteliğinin, yani yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünlerinin ihracatı içindeki payının artması,
ihracatın daha yüksek rakamlara çıkmasına yardımcı olacağı gibi GSYİH’nin artışına ve dolayısıyla kişi başı
gelirin artmasına önemli miktarda katkı yapacaktır.
Bugün kişi başı gelir bakımından en yüksek grupta yer alan ülkelerin
yüksek teknolojili
ürün ihracatı yapan ve yüksek Ar-Ge harcaması yapan ülkeler olması tesadüf değildir.
TÜİK tarafından açıklanan Eylül ayı
Dış Ticaret İstatistikleri’ne göre
2021 yılı Ocak-Eylül döneminde, imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı yüzde 94,6 olurken,
yine bu dönemde yüksek teknolojili ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 3,0 seviyesinde gerçekleşmiş.
Bu rakamlara göre,
Türkiye’de yüksek teknolojili
ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı, kişi başı geliri yüksek olan yüksek gelirli ülkelere kıyasla düşük seviyelerde.
Bu nedenle i
hracatın niteliğini arttıran çalışmalar, başta son yıllardaki Teknokent sayısındaki artışın devam ettirilmesi ve Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki payının arttırılması
ihracatın niteliğini arttırıcı önemli adımlar olacaktır.
#Dünya Bankası
#Tayvan
#Singapur
2 years ago
İhracat ve ekonomik büyüme
Kara dinlilerle milletin savaşı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?