|
Nemrutlar yakar Neronlar bakar

Çatışma için büyük komplolara gerek yok artık. Büyük savaş gemilerine, kıtalararası füzelere ve uzayda dolaşan savaş gemilerine hiç mi hiç gerek yok. Çünkü çok daha basit insan reflekslerine dayanarak her türden çatışmalar sahnelenebiliyor. Birbirini katletmek için çok basit psikolojilerden yola çıkıyor insanlar. Artık ne medeniyet çatışması gibi büyük teorilere, ne de yıldız savaşları gibi büyük teknoloji projelerine gerek var.

Kan, ırk ve inanç üzerinden insanları kavgaya tutuşturmak çok daha kolay. Dünyanın herhangi bir yerinde kan ve inanç etrafında seferber edilen kalabalıklar kavga için birbirleriyle yarışıyorlar. Bunun en son örneğinin "iğrenç bir film" ile ortaya konduğunu görüyoruz.

Kur"an yakarak ve karikatürler çizerek Müslümanların en kutsal varlığına saldıranlar, bu defa da film çekerek bunu daha geniş bir biçimde gerçekleştirmeye çalışıyorlar.

Neyin peşinde bu ahmak insanlar?

Rahip Therry Jones adlı utanmazın biri, küçük bir kıvılcımla, Müslümanlığın reflekslerine hitap ediyor. Onları sokağa döküyor. Müslümanların etrafı nasıl yakıp yıktıklarını dünyanın gözüne sokuyor. Kan ve ölüm sloganlarıyla sokaklara koşan kalabalıkları gösteriyor Batı kamuoyuna. Güya kendi açısından Müslümanların masumiyetsizliğinin tanıklığına çağırıyor tüm dünyayı. Amacına ulaşıyor.

Bütün Batı dünyasına, Siyonizm"in her gün Müslümanları katleden varlığını meşrulaştıran bir imkan veriyor. Esed gibi diktatörlerin katliamlar üzerine kurulu rejimini "masum olmayan Müslümanlık" imgesi üzerinden meşrulaştırıyor. Müslümanlığın masumiyetsizliği imgesi etrafında bütünleşen bir kamuoyu oluşuyor. Cehennem, ölüm ve kan diye bağıran kalabalıklardan fışkıran korkulardan beslenen İslamifobia yeniden üretiliyor.

Mısır"dan Keşmir"e, Suriye"den Yemen"e, Sudan"dan Katar"a kadar bütün İslam dünyasında ayaklanan kitleler etrafı ateşe veriyorlar. Öfkelerden fışkıran sloganlarda Amerikalılar ve Avrupalılar cehennem ve ölüme çağrılıyor.

Ateşe, kana ve öfkeye boğulan kalabalıklar Batılılara ait lokantaları, okulları, konsoloslukları yakıyorlar. Tam bir çılgınlığa tutulma durumu.

Ve neyin peşinde kan ve ateşle cevap verenler?

Etrafı yakıp yıkarak İslam"ı kurtardığını sananlar, büyük bir dalalet içindeler. Çünkü İslam"ın saygınlığını, saygısız yöntemlere başvurarak kurtaramayız.

Öncelikle Batı dünyasının düşünce özgürlüğü adı altında Müslümanların kutsallarına saldırma çabasından vazgeçmesi gerekir. Kur"an yakmak, Peygamberimiz"in karikatürünü çizmek ve iğrenç filmler yapmak düşünce özgürlüğü değildir. Kimse düşünce özgürlüğü adı altında Müslümanlığın kutsallarına saldırma hakkına sahip değil. Sınırları zorlayarak sınır tanımaz bir aymazlığa varmanın anlamı yok.

Batılıların kendi kutsallarının sınırlarını ters yüz eden adetleri ve tavırları olabilir. Ancak bu tutumları bütün diğer dinler için de öngörmeleri büyük bir kötülük. Hz. İsa ile sevişen (haşa) Madonna"nın klibinin serbestçe yayınlanmasını, Müslümanlar açısından bir düşünce özgürlüğü olarak yorumlamak mümkün değil. Olsa olsa utanmaz bir saygısızlıktır bu. Ahlak anlayışı ile hakaret aynı kalıplar içinde yer bulamaz. Kendi kutsallarıyla alay eden bir toplum, başkalarının kutsallıklarıyla alay etme hakkını kendinde bulamaz.

Dünyayı bir filmle ateşe bulayanlar, insanlığı ateşe atmaktadırlar. Ateşe atılanlar ve ateşe atanlar aynı sahnede birleşiyorlar. Morris Sadek ve Terry Jones Kahire"nin, Hartum"un, Bingazi"nin sokaklarında kendilerini seyrediyorlar. Belki de arsızca kahkahalar atarak eğleniyorlar eserleriyle. İslam dünyasını yeniden çılgınlığa sürüklemenin keyfini çıkarıyorlar. Batı"da ve Ortadoğu"da kendilerine yeni dostlar ve yeni ittifaklar bulmanın tadını çıkarıyorlar.

Kaybeden hepimiz, içinde insan öznelliği taşıyan bütün varlıklar.

12 yıl önce
Nemrutlar yakar Neronlar bakar
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset