AK Parti, kuruluşunun 21’nci yılını geride bıraktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 21 yılı şu ifadelerle özetledi: “Her anı, her günü mücadele ile geçti.”
AK Parti 28 Şubat despotizminin bütün şiddetiyle devam ettiği dönemde kuruldu.
Tayyip Erdoğan, bu despotizmin emrindeki yargı eliyle hapse atılmıştı. O faşist yargıçlar tarafından siyasi yasaklı hale getirilmişti. Din düşmanlığı konusunda öyle gözleri kararmıştı ki, “İrtica PKK’dan daha tehlikeli” diyerek terör örgütüne yol vermişlerdi.
Diyarbakır, Van, Mardin başta olmak üzere bölge belediyelerinin büyük çoğunluğunu Refah Partisi kazanmıştı. Onlara göre RP kazanacağına terör örgütünün uzantısı partinin kazanması ehvenişerdi.
İslâmî gördükleri her şeye savaş açılmıştı. Başörtüsü yasağı okullardan taşmış “Sokaklar kamusal alan mı değil mi” diye tartışmaya başlamışlardı.
Sokakta da başörtüsünü yasaklamaya ramak kalmıştı. Emniyet güçleri, teröristleri, mafya bozuntularını, hırsızları, kapkaççıları, torbacıları bırakmış, ara sokaklarda sarıklı, cübbeli, takkelilerin peşine düşmüştü.
Terör yuvaları yerine, çocuklarının Kur’ân öğrenmesi için çareler arayan Müslümanların evleri, yurtları basılıyordu. 8 yıllık kesintisiz eğitimde 5 yılını doldurmayan çocuğun Kur’ân öğrenmesi yasaktı.
İFTARDA İÇKİ SEFASI!
Yazmakla bitirilemeyecek despotluğun hüküm sürdüğü bir dönemde, baharın habercisi olan AK Parti, Erdoğan’ın liderliğinde kuruldu.
21 yılın her günü, her anı mücadeleyle geçti. Bugün “Dindarlarla problemim yok” veya “helalleşme” edebiyatı yapanların nasıl birer ruh hastası olduklarına ilişkin hiç unutamadığım bir anımı hatırlatmak istiyorum:
2004 yılı, Meclis’te içkinin serbest olduğu yıllar; Ramazan ayı; Meclis yemekhaneleri iftara dakikalar kala CHP’li vekiller tarafından işgal ediliyor, masalar çeşit çeşit içkilerle donatılıyordu. Oruç tutan vekiller iftar için yemekhaneye gittiğinde ya boş masa bulamıyor ya da meyhane ortamında orucunu açıyordu...
21 yılda yapılanları tek tek yazmak ne bir yazı ile ne de bir yazı dizisi ile anlatmak mümkün. 21 yılda Türkiye her alanda devrim yaşadı. Dış politikadan iç politikaya, sağlıktan eğitime, savunma sanayiinden terörle mücadeleye, tarımdan turizme... Büyük sıçramaların yaşanmadığı hiçbir alan yok.
FETÖ ve PKK seviciliği nedeniyle Türkiye’de demokrasi ve insan hakları konusunda ahkâm kesenler, Eski Türkiye’nin günahlarını örtbas edemezler. Türkiye bu 21 yılda demokrasi ve ifade özgürlüğü alanında da en parlak dönemini yaşadı. Bu 21 yıl zarfında vesayetçilerin baskı ve direnişlerine rağmen demokratikleşme konusunda devrim niteliğinde icraatlara imza atıldı.
TEK İCRAAT BU OLSA BİLE YETER
Türkiye, FETÖ ve PKK gibi dünyada eşi emsali olmayan terör örgütleri ile mücadele ederken bile en temel insan haklarından hiçbir şekilde taviz vermedi.
Bütün bunları bir tarafa bırakarak, Erdoğan’ın 21 yıldaki en büyük başarısı nedir, diye sorarsak, iki şey öne çıkıyor:
Birincisi ‘mış’ gibi de olsa CHP’nin dindarlara ve dini değerlere karşı olan nefretinin azalması. Gerçi taktıkları maske zaman zaman düşse de 2023’e kadar makyaj tazeleyerek bu durumu sürdürecekler gibi görünüyor. Ne diyor şarkı sözünde: “Yalandan da olsa, ne güzel güldün o akşam bana.” Evet, CHP’nin durumu aynen şarkıdaki söz gibi.
İkincisi ve en önemlisi, Fetullahçı terör örgütünün açığa çıkarılmasıdır. Tayyip Erdoğan’ın 21 yıllık icraatlarının hepsi eksi olsa, hiçbir ileri adımı olmasa bile sadece Fetullahçı teröristlerin varlığını ortaya çıkarıp, bir bir devletin kılcal damarlarından söküp atması, Kurtuluş Savaşı kadar önemli bir icraattır.
