|
Bu gemi limana sağlam varmaz, Aliağa’ya çekilmeli

Türk siyasetine damga vuran, yıllarca konuşulacak bir seçim dönemini geride bıraktık. 14 ve 28 Mayıs seçimleri, 77 yıllık çok partili hayatımız açısından da yeni bir dönemin başlangıcı. Türk siyasetinde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

1950 seçimleri, Türk demokrasisi için ilk adımdı. Tek Parti iktidarına son verildi. CHP o tarihten sonra bir daha tek başına iktidar yüzü görmedi. Darbe ve muhtıralara rağmen, CHP ancak iktidar ortaklığı elde edebildi.

14 ve 28 Mayıs seçimleri bu itibarla yeni bir dönemin başlangıcı olacak. Bütün iç-dış destek ve iş birliklerine karşın CHP’nin bu ülkede tek başına iktidar olamayacağı net bir şekilde ortaya çıktı. Şimdilerde CHP iktidarı için mücadele eden sağ, muhafazakâr yapılar ayıplarını örtme gayretine girdi.


CHP’NİN KUYRUĞU OLACAKLARI AYNI AKIBET BEKLİYOR!

CHP’nin kıyamet kopsa yüzde 25’i geçemeyeceği, dolayısıyla bugünkü Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde CHP’nin iktidar alternatifi olamayacağı gün gibi belli oldu. CHP’nin kuyruğuna takılanların, siyaseten tasfiye olmaları dışında hiçbir şansları yok. Dolayısıyla bundan sonra da CHP’nin kuyruğu olacakları, aynı akıbet bekliyor. CHP ile iş birliğinin sonu siyasi mezarlıktır.

CHP, bir bakıma kendisiyle iş tutanları uçurumdan yuvarlayarak kötülük yaparken, aynı zamanda Türk siyasetinde yeni arayışların önünü açarak demokrasi için önemli bir hizmet de yapmış oldu.

Her seçimden sonra en fazla tartışılan veya en fazla tartışmanın yaşandığı parti CHP’dir. Bu seçimler neticesinde de CHP’de kazanlar kaynıyor. Bu, beklenen bir şeydi zaten. Ama bu kez tartışma ve çatışmaların çok farklı yönlere kayacağı ve çok farklı neticelere sebep olacağı muhakkaktır.

1950 seçimlerinden sonra CHP’nin bir daha tek başına iktidar olamayacağı neticesi ortaya çıkmıştı. Yine bir 14 Mayıs sonrası yapılan seçimlerinde CHP’nin iktidar ortağı dahi olamayacağı durumu ortaya çıktı.

CHP’nin başına bir kaset kumpasıyla gelen ve girdiği her seçimi kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu, bu partinin başından ayrılmamak için bilinen bütün siyasi dalavereleri hayata geçirmeye başladı. 2018 yılında, Kemal Bey yaklaşan yerel seçimleri bahane ederek netice aldı. Bakalım bu kez de yaklaşan 2024 yerel seçimlerinin arkasına sığınarak koltuğunu koruyabilecek mi?


HERKES KARNINDAN KONUŞUYOR

CHP’de ne taraflar belirginleşiyor ne saflar netleşiyor ne de kim kimin yanında olduğunu açık yüreklilikle söyleyebiliyor. Herkes karnından konuşuyor. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Seçimi kazanacaklarına öylesine inandırılmışlar ki, bir kaçış planı yapmamışlar. Sandıklar açılınca gözlerine ışık tutulmuş tavşana döndüler.

Kemal Kılıçdaroğlu, seçim yenilgisini bir türlü kabul etmediği gibi, sonucu bir başarı olarak görüyor. Onun için “Ben bu geminin kaptanıyım” diyerek meydan okuyor.

Siyasi hayatının sonuna yaklaşan Ekrem İmamoğlu da, seçim başarısızlığını fırsat bilerek CHP Genel Başkanlığı’nı son bir çıkış noktası olarak görüyor. Sanki seçim başarısızlığında katkısı yokmuş gibi “Değişim” adı altında bir fırsat arayışına kalkıştı.

İmamoğlu’nun “Değişim” talebine karşılık Kılıçdaroğlu da, “Değişimin önünü sonuna kadar açacağım. Gemiyi limana sağlam götürmek yine kaptanın görevidir. Kaptan olarak gemiyi limana sağlam götüreceğimi herkes bilsin’’ karşılık vererek meydan okudu.

Oysa CHP gemisinin sağlam bir şekilde limana varması artık mümkün değil. Kaptanın yapacağı en iyi şey, gemiyi Aliağa söküm merkezine çekmek olacak. Bu arada asbest tehlikesine dikkat edilmeli. Zira o gemide çok kirli işler yapıldı.

#politika
#CHP
#Hüseyin Likoğlu
1 yıl önce
Bu gemi limana sağlam varmaz, Aliağa’ya çekilmeli
‘Brüksel şoku’ uyandıracak mı, uyuşturacak mı?
Ve gelecek geldi: Sadece “alo” diyecektik değil mi?
Vatana hizmet tertibinden maaşa bağlanan şâirimiz
Netanyahu soykırımı Batı Şeria’ya taşırıyor
Çorum kampımız da rüya gibi geçti “beşinci mevsim” gibi… (2)