|
Türkiye Doğu Akdeniz’deki güç yapılanmalarını dağıttı. Daha ne sürprizler göreceğiz..

Türkiye Doğu Akdeniz’deki bütün güç yapılanmalarını dağıttı. Kendisine karşı kurulan ittifakları zayıflattı. Fransa’yı Avrupa Birliği içinde yalnızlaştırdı. Yunanistan’ı ve Kıbrıs Rum Kesimi’ni çaresiz bıraktı.

Askeri caydırıcılığını en etkili anlamda kullandı. Jeopolitik kararlılığından asla taviz vermedi. Karşısında oluşturulan cepheden korkmadı. Devam etti.

Ve şimdi aynı kararlılığı diplomatik maharetlerinde kullanıyor. Türkiye’nin varlığı ve duruşu ile AB’nin aslında tam bir bütün olmadığını, parçalandığını, her ülkenin kendi ulusal politikalarına yöneldiğini gördük.

“Türkiye Duruşu” AB bölünmesinin de işaretlerini ortaya çıkardı.

Yalnızlık değil, güç yükselişi. Türkiye bu eksende tartışılır.

“Türkiye yalnız kaldı” diyenlerin, Doğu Akdeniz krizi patladığından bu yana olanları gözden geçirmesi yeterli.

Türkiye ile ilgili tartışma alanımız “yalnızlık” değil, “güç yükselişi” olmalı. Buradan bakarsak, Akdeniz’de de bütün bölgede de aslında kimlerin yalnız olduğunu ve yalnız kalacağını hesaplayabiliriz.

“Zor oyunu bozar”, “Sahada olmayan masada hiçtir”, “Gücün caydırıcılığını keşfedemeyen kaybeder”, “Kendine inanmayan yok olur”, “Dünyadaki çözülmeyi algılamayan bir gelecek kuramaz”, “İddian yoksa sen de yoksun”, “Elini nereye kadar uzatabiliyorsan o kadar varsın”…

Türkiye Ekseni, Türkiye Duruşu! Devler liginde mücadele ederiz. Çünkü Türkiye dev bir güç oldu!

İçeride ve bölgede “Türkiye Ekseni”, dünya genelinde “Türkiye Duruşu” budur. Dünya bu iki geçeği önümüzdeki yıllarda daha belirgin bir şekilde hissedecektir.

Türkiye, dünyanın devleriyle kafa kafaya tokuşuyor. Onları tartıyor, zorluyor, kendi varlığı için hareket alanı oluşturuyor, küresel iktidarın merkez güçlerini belli yerlerde kenara çekip kendisi yerleşiyor.

Çünkü kendisi de devleşiyor!

Akıl dolu, ince hesaplanmış, güçlü iddialarla donanmış!

İki dünya savaşını kazanan, küresel düzenini tek yanlı şekillendiren, ekonomisini ve siyasi güç haritasını dizayn eden ülkeler, Türkiye’nin bu çıkışını, cesaretini, zorlayıcılığını büyük bir şaşkınlıkla hazmetmeye çalışıyor.

Türkiye’nin duruşu ve varlığı; akıl dolu, ince hesaplanmış, derin birikimler içeren, çok güçlü iddialarla donanmış bir çıkıştır.

Çok dikkatli izliyorum; hiçbir hareketin boş olmadığını, iyi hazırlanmış ve birkaç adım sonrasının hesaplanmış olduğunu, bu çıkışların yol açtığı krizlerin bile bir kazanç olarak hesabının yapılmış olduğunu görüyorum.

Krizler bile Türkiye’ye güç veriyor.

Barış ve ortaklıklar ne kadar güç sağlıyorsa, kriz ve çatışmalar da o kadar güç kazandırıyor. Bugüne kadar her kriz Türkiye’nin gücünü artırmış, onu daha da karşı konulmaz hale getirmiştir.

Böyle olunca da, özellikle Batı, Atlantik dünyası, “eski” müttefiklerinin bu kadar baskın bir biçimde öne çıkmasından ciddi oranda rahatsızlık duydular.

ABD ve Avrupa’nın merkez ülkeleri, bir zamanlar Türkiye’ye ayar veren ülkeler, şimdi onunla barışmak, ortak olmak zorunda kalıyorlar. Çünkü tehdit ve şantajlar dönemi geçti. Bunlarla bir yere varamayacaklarını en son Doğu Akdeniz’de bir kez daha gördüler.

Türkiye şoku yaşıyorlar! Hazırlıksız yakalandılar…

Aslında hazırlıksız yakalandılar. Bu kadarını beklemiyorlardı. Böyle kararlı bir siyasi duruş ve hareket öngörmüyorlardı. 20. yüzyıl boyunca uyguladıkları yöntemle onu bir kez daha durduracaklarına inanmışlardı. Bugün başaramadıklarını görmek, bir “Türkiye şoku” yaşanmasına yol açtı.

Daha düne kadar Anadolu’da bile rahat bırakmadıkları, her fırsatta tehdit ve şantajla varlığını hedef aldıkları, terörle ve ekonomik saldırılarla bunaltıp bir ayarda tuttukları, iç siyasi istikrarsızlıklarla zorladıkları, zaaf alanlarını kaşıyıp tedirginlik ve korkuya mahkûm ettikleri Türkiye, şimdi küresel ölçekte bütün olaylara müdahil oluyor.

Üstelik bunu 15 Temmuz’dan sonra o kadar hızlandırdı ki, Batı dünyası şaşkına döndü.

Şimdi hepsi Erdoğan’la görüşme fırsatı kolluyor.

Böyle bir güç yükselişini beklemiyorlardı. Çünkü bugünün dünyasında hiçbir ülke; bu kadar kısa sürede, bu kadar kararlı, bu kadar kapsamlı, bu kadar güçlü iddialarla donanmış bir yükselişe bu kadar kısa zamanda ulaşamadı. Dünya buna alışık değildi.

Doğu Akdeniz krizinde şimdi herkes Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşüyor ya da görüşmeye çalışıyor. Türkiye şimdi diplomatik caydırıcılığını kullanıyor. Aslında kararlılığını daha da pekiştiriyor, Ege’deki anlaşmazlıkları masaya sürülecek şekilde olgunlaştırıyor.

Hiçbiri Türkiye ile savaşı göze alamaz.

Fransa ya da Yunanistan, BAE ya da S. Arabistan cephesi, İsrail ya da bir başka ülke, hiçbirinin Akdeniz’de, Ege’de Türkiye ile savaşı göze alabilecek durumu yok.

Dünya; devletlerin varlığını tehdit eden, bugüne kadar hiç tanık olmadığımız türden bir değişim geçiriyor. Ulus üstü yapılar zaten dağıldı. Birçok ülkede merkez iktidar alanları dağılıyor. Kitleler, yeni tür hayata yürüyor ve birçok ülke buna hazır değil.

Türkiye; böyle bir iklime kendini hazırlayabilen az sayıda ülkeden biri. Ve kimlerin hangi krizleri göze alabileceğini de ölçebilen bir ülke.

Biz bu yola yeni başladık. Daha ne sürprizler olacak!

Yola daha yeni başladık. Diplomasi döneminden sonra Doğu Akdeniz ve Ege’de bizleri yeni sürprizler bekliyor. Sadece Karadeniz ve Akdeniz’deki doğal gaz ve petrol sürprizlerinden söz etmiyorum.

Türkiye Ekseni dışında kalan bölge ülkeleri, hele de bu eksene karşı cepheye sürülen ülkeler çok büyük zararlara dayanabilecekler mi?

Biz yarınları konuşuyor, onu bugünden kuruyoruz.

#Türkiye
#Doğu Akdeniz
#Recep Tayyip Erdoğan
4 yıl önce
Türkiye Doğu Akdeniz’deki güç yapılanmalarını dağıttı. Daha ne sürprizler göreceğiz..
Kara dinlilerle milletin savaşı
Farklı Kurumlarda Çalışan Personel Becayiş Yapabilir mi?
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti