Bu gelişmelerin İsrail ve Yunanistan’ı da aşan boyutları var. Uzun bir süredir izlediğimiz küresel güç kaymalarının, güç matematiğindeki değişimin Akdeniz, Türkiye, Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta Asya’da yol açtığı değişimler, Çin-ABD ekonomik savaşı ile çok hızlandı.
Jeopolitik fay hatlarında ardı ardına şok edici depremler yaşanıyor. Bunun sıcak çatışmalara dönüşme ihtimali çok fazla. Çünkü tarih boyunca bu hep böyle olmuştur. Birinci ve İkinci Dünya savaşının ana sebebi budur.
Böyle devam ederse ABD-Çin hesaplaşması, Tayvan’da, Asya Pasifik’te, bizim bölgemizde çok ciddi çatışmalara, harita değişikliklerine neden olabilir. İsrail’in bölgesel hesapları belli.
Yunanistan ve Rum Kesimi gibi zayıf ülkeler, kendilerine buradan yeni bir yol aramakta, İsrail gücünü kullanmakta, Türkiye’yi karşı başka ittifaklar halkası örgütlemektedir.
Yunanistan’ın en son, Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilanına hazırlık olarak görülen Deniz Mekânsal Planlama haritası ilan etmesi, Ege’yi Türkiye’ye tamamen kapatma girişimi, Meis adası üzerinden Türkiye’ye Akdeniz kapılarını bile kapatabileceğini düşünmesi, Rum Kesimi’nin askeri üsse dönüştürülüp KKTC’de olayları organize etmeden sonraki ikinci hamledir.
Bu tam bir İsrail aklıdır ve Türkiye’ye karşı misillemesidir. İsrail Suriye’de amacına ulaşamadı. Tehdit dili işe yaramadı. Türkiye’yi durduramadı. Şimdi Yunanistan’ı ön cepheye sürdü, Türkiye ile savaşa sürüklüyor. Ama İsrail, Atina’nın gücünün buna yetmeyeceğini bilmeli. Yunanistan, böyle aptalca bir devlet aklı yüzünden Ege’de adaları bir haftada kaybedebileceğini bilmeli. Çünkü bu böyledir.
Çin-ABD güç savaşının yalnız bıraktığı Avrupa, (AB) işte bu büyük hareketlilik içinde kendine yeni bir yol ararken, İsrail ve Yunanistan’ın önceliklerine çok dikkat etmesi gerekiyor.
Türkiye ile her alanda savunma ortaklıkları isteyecek hale gelen AB’nin, küresel güç oyununda yeniden sahne almak için en rahat çalışabileceği ülke Türkiye’dir.
Çin’den Orta Asya, Anadolu, Akdeniz ve Avrupa’ya uzanan Orta Koridor çalışmaları bu yüzden hızlandırıldı. AB özellikle bu alanda güç arayışına gridi.
En son Türk cumhuriyetleri ile masaya oturdu, ekonomik kaynak vaadinde bulundu. Ancak AB’nin ufuksuzluğu hem kendini hem Türk Cumhuriyetleri’ni büyük bir hataya sürükledi.
Bu ülkelerden “KKTC’nin tanınmaması”na yönelik taahhütler alınması, Türkiye’de çok derin bir hayal kırıklığına yol açtı.
Bu hal; AB’nin Çin-AB savaşının yol açacağı yeni güç yapılanmasında da “doğru yolu bulamayacağı” görüntüsünü netleştirdi. Türk Cumhuriyetleri, muhtemelen AB’nin gücünü ve parasını önceleyerek, AB’ye istediğini verdi. Oysa AB’nin gelecek tehditlerde hiçbir ülkeyi koruyacak gücü yok. AB’nin kendini bile koruyacak gücü yok.
Rusya tehdidi ve Çin tehlikesine karşı Orta Asya’da AB’yi alternatif güç kaynağı olarak ikame etmeyi denerlerse bence Türk Cumhuriyetleri büyük hayal kırıklığı yaşayacaktır.
Oysa bu ülkeler hem Türkiye ile güç dayanışmasını daha da artırabilir hem de AB ile yakınlığı güçlendirebilirdi, bu mümkündü. Hala da böyle olmalı.
Çünkü; ABD-Çin savaşı Orta Koridor’un çok hızlı bir şekilde güçlendirilmesini, acil harekete geçirilmesini zorunlu kılıyor. Çin’den Avrupa’ya yönelecek yeni koridor, hem Orta Asya’ya, hem Türkiye’ye, hem Avrupa’ya büyük fırsatlar ve zenginlikler sunuyor. Belki de 21. yüzyılın en büyük ticaret koridoru bu hat olacak.
Öyleyse bu hattın bölge içi, kuşak için çatışma alanlarına dokunmadan güçlendirilmesi lazım. Bu hattın Türkiye’siz olmayacağı açık. Türkiye’nin Orta Asya-Avrupa yakınlaşmasını desteklediği açık.
Bütün lojistik ve altyapısını yıllardır buna hazırlıyor. Türkiye bu kuşağı sadece ekonomik alan değil, bölgesel ortak güç alanı olarak görüyor. Ve bu bir Süper Kuşak inşasıdır!
Tuhaf bir şekilde bu olumsuzluklar Suriye’de yönetimin değişmesi ve Türkiye-İsrail restleşmesi ile başladı. Hem AB’nin hem Türk Cumhuriyetleri’nin İsrail konusunda Türkiye’ye mesafe koyduğu izleniyor. Bu soğukluk KKTC meselesinde, Orta Asya-AB pazarlıklarında kendini hissettirdi.
Bu da bize şunu düşündürür. İsrail’in Orta Koridor’u sabote etme imkanı var mı? Ya da zayıflatma, yavaşlatma, iç çatışmaları provoke edip ayrılıkları besleme durumu var mı?
Sanırım şuan bunun denemeleri yapılıyor. Ayrıca İsrail, Ege ve Akdeniz’den yürüttüğü “Türkiye’ye misilleme”nin Orta Asya ayağını da mı örgütlemeye çalışıyor? Yunanistan ve Rum Kesimi’ni kullandığı gibi AB’yi de Orta Asya’da Türkiye’ye karşı silah olarak mı kullanıyor?
Çok ciddi sorular bunlar. Cevapları da o kadar önemli. İsrail’in bütün bu bölgeleri formatlama gücü yok. Ama sabote etme gücü her zaman var.
Nitekim Orta Koridor, ABD’den çok Çin’in önceliğidir. Bu sabote etme halinde ABD’nin gücü mü kullanılıyor? Burada AB ve Türk Cumhuriyetleri üslendikleri bu rolle, merkezi özelliklerini kaybedip ikincil bir rol üslenmeye zorlanıyor gibi.
Oysa Türkiye, aktörlerin tamamına “merkezi” bir rol öneriyor. Bunun İsrail öncelikleri için heba edilmesi tarihi bir hata olacaktır.
Geniş bir çerçeve çizdim. İçerideki hareketlerin aslında nerelerden tetiklendiğini, kimlerin ajandasının ürünü olduğunu anlatmaya çalıştım.
Bu haliyle CHP’nin içeride üslendiği rol, İsrail’in bölgede üslendiği rolle aynı. Yunanistan’ın üslendiği rolle aynı. KKTC’de sokağa çıkanların İsrail’le bağlantıları, Yunanistan’la bağlantıları açık.
Orta Koridor’un tamamında Türkiye karşıtı bir oyun kurgulama girişimleri var. Türk Devletleri Teşkilatı’nı sabote etme girişimleri var. Türkiye-Orta Asya kapısını yeniden kapatma girişimleri var. Ege’yi, Akdeniz’i Türkiye’ye kapatma girişimleri var.
Ama kısa bir süre sonra bunun mümkün olmadığı görülecek. İsrail’in Türkiye’ye güç yetiremeyeceğinin, AB’nin Türkiye’ye karşı ikame güç olamayacağı görülecek.
Türk Cumhuriyetleri’nin, büyük tarihi fırsatı günübirlik hesaplarla heba etmemeleri gerekiyor. İsrail ve AB’nin taktik manevraları arasında kaybolmamaları gerekiyor.
Türkiye ile birlikte, Orta Kuşak için güç birliğini zedelememeleri gerekiyor. Çin’den Avrupa’ya Süper Kuşak fikrinin geleceğin ortak güç alanı olacağını iyi bilmeleri gerekiyor.
İşte CHP’yi bütün bunlar olurken içeride sahaya sürdüler. Dışarıda bunları örgütlerken kullanacakları terör örgütü kalmadığı için, terör örgütlerine yükledikleri misyonu içeride CHP’ye yüklediler.
Bu haliyle Türkiye içinde ve KKTC’de olan olayların siyasetle, Atatürk’le, laiklikle zerre alakası yok. Başka bir tehdit büyütülüyor. Herkes bunun hesabını ağır ödeyebilir.
Orta Kuşak inşa edilecek. Bütün bunlar aşılacak. Türk Cumhuriyetleri-Türkiye dayanışması çok daha güçlenecek. Bu uzun ve yorucu bir yoldur.
Tarih değişiyor. Güç haritaları değişiyor. Türkiye’nin merkezinde yer aldığı kuşak ilk kez bu kadar güç alanı oluyor. Bunu İsrail’in sabote etmesi mümkün değil. Böyle bir gücü yok ve artık hiç olmayacak.
Ama içeride de bölgede de, bu büyük dalgayı arkasına almayanlar tamamen bu yüzyılı kaybedecek.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.