|
Muallim Nâcî"nin kusuru

Bir mevlid kandilini daha geride bıraktık. Aslında, Peygamber Efendimiz''in sağlığında da, râşid halîfeler döneminde de, mevlid kandili kutlanmıyordu. Ancak Müslümanlar, Fâtımîler döneminden başlayarak, berat, regaib, miraç ve kadir gecesinin yanına mevlid kandilini de eklemekte bir beis görmediler. Allah''ın son elçisi için naatler yazan şairler, mevlidler de kaleme aldılar. Süleyman Çelebi''nin mevlidi, Müslüman Türk âleminde pek sevildi. Onun eserinden belli bölümlerin okunması "mevlid okumak, okutmak" bir gelenek hâlini aldı. Mevlid geleneği, sadece mevlid kandilinde değil, öteki kandillerde, hattâ başka vesilelerle de icrâ edilir oldu. Bu durum, Müslümanların âdetleri, ibadetlerin önüne geçirmiş olmaları gibi bir tehlikeyi de beraberinde getirdi.

Mevlid gecesi, naat okumak istedim.

Muallim Nâci''nin Şiirleri adlı kitabı karıştırırken bir dipnota rastladım: "Vezin hatalı" yazıyordu. Çok şaşırdım. Muallim Nâci ki, dil ve vezin hususunda çok hassas bir şairdir, nasıl vezin hatası yapar? dedim.

Yâdigâr-ı Nâci''nin başında yer alan Na''t-ı Şerif III''ün sekizinci beytiydi bu:

Onun eserinde âsâr-ı bekâ hissetmesem derdim

Bekânın nâmı vardır âlem-i bâkî de fânîdir

Kitabı yayıma hazırlayanlar, bu beytin ilk dizesinde veznin hatalı olduğuna dair not düşmüşler. Şiirin vezni dört "mefâîlün"den ibaret ve bu okuyuşa göre vezin hatalı görünüyor. Fakat, Nâci merhum, o dizeyi aşağıdaki gibi ve hatasız yazmış olmalı:

Onun isrinde âsâr-ı beka hissetmesem derdim

Bekanın nâmı vardır âlem-i bâkî de fânîdir

Yani, "Peygamber''in izinde (nişanında, çizgisinde) kalıcılığın, sonsuzluğun belirtilerini hissetmiş olmasaydım eğer, sonsuzluğun sadece adı vardır der, sonsuz âlemin (öte dünyanın) da geçici olduğunu söylerdim. (Tuhaftır, kitabın sözlük bölümünde "isr" kelimesi de var; "iz, eser; gidiş"!)

Sondan bir önceki beyitte "a''lâ-yı illiyyin" yerine "i''lâ-yı illiyyin" yazıldığını görüp şaştım. Esfel-i sâfilîn ile a''lâ-yı illiyyîn bilinmeden Muallim Nâci okunabilir mi?

Hele, na''t-ı şerîfin son beytini okuyunca, büsbütün canım sıkıldı.

Li-ömrün nassı hakkıyçün reh-i aşkında can vermek

Hayât-ı câvidânîdir hayât-ı câvidânîdir

Bu beytin ilk dizesinde "vezin" tutturulmuş amma "lâfız" da, "mânâ" da alt üst olmuş. "Leamruk" (Le-''amruk) tabiri, ki İskender Pala''nın Divan Şiiri Sözlüğü''ne bakılmakla bile öğrenilebilir, burada "Li-ömrün" gibi tuhaf bir kılığa girmiş. Hicr sûresinin 72. yetinde geçen "le''amruk" ibâresi, "Senin hayatına and olsun" anlamında bir nas (metin) olup Cenâb-ı Hakk''ın, elçisine verdiği değerin bir nişanesidir; Şeyh Galip başta olmak üzere pek çok şâir, şiirlerinde buna işaret etmişlerdir.

Na''t-ı Şerîf III''ü başından başlayarak okuyayım dedim, ilk beyitte kafam karıştı. Keşke, Millî Eğitim Bakanlığı, bu kitapları neşrederken orijinallerini de koysa, demekten kendimi alamadım.

23 yıl önce
Muallim Nâcî"nin kusuru
Temmuz sonrasında statüye göre ödenen ölüm yardımı tutarları arttı
O yazı işe yaramadı mı Ekrem Bey
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti