|
Sessiz nutuk denemesi

Gocunuyorum, yaralıyım.

Gocunuyorsun, yaralısın.

Gocunuyor, yaralı.

Gocunuyoruz, yaralıyız.

Gocunuyorsunuz, yaralısınız.

Gocunuyorlar, yaralılar.

Gocunmuyorum; yaralı olmadığım için değil, duyarsız olduğum için.

Gocunmuyorsun; yaralı olmadığından değil, duyarsız olduğundan.

Gocunmuyor; yaralı olmayışından değil, duyarsız oluşundan.

Gocunmuyoruz; yaralı olmadığımız için değil, duyarsız olduğumuz için.

Gocunmuyorsunuz; yaralı olmadığınızdan değil, duyarsız olduğunuzdan.

Gocunmuyorlar; yaralı olmayışlarından değil, duyarsız oluşlarından.

Eskiden bu ülkenin kimi insanları "buluttan" nem kapar imiş.

Küçük bir anket yaptım; şimdikilerin çoğu, "havadan" nem kapar olmuş.,

Alımlı, alıcı, algılayıcı olmak varken, alınganlığı alışkanlık hâline getirmek ne kötü! Sürekli bir yerlerden saldırıya uğrayacağı kuşkusu içinde yaşayan alıngan, acınası bir zavallıdan başka nedir ki? Şımarık ve güvensiz çocuklarla güçten düşmüş yaşlılarda, bir de aklını aşka kaptırmış delikanlılarda hoş durabilen bir kötü alışkanlıktır alınganlık.

Olgunluk yoluna çoktan girmiş olmaları gereken kişilerin, alınganlığı duyarlık sanmaları ne hazin; kaskatı benlik kayasını onur doruğu diye yutmaya, yutturmaya kalkışmaları ne elîm!

Bu satırlarda îmâ edilen-ler kim-ler acaba tecessüslerine kapılmak da, "Başkaları değil, benim o!" denince inanıp rahatlamak da, inanmayıp "Hadi canım sen de!" demek de ne gülünç! Kendimizi ya da falanları filânları, insanlık durumlarının herhangi birinden âzâde sanmak, ne büyük aldanış!

Varlığımızı ve tüm varlıkları anlamlı kılan hakikatin toprağına karışmak, onunla karılmak, onda kök salıp boy atmak; suyuna kapılmak ve katılmak, o suyla katılıklarımızı eritmek, doymak ve arınmak; havasında soluk alıp vermeyi bayram bilmek, kanatlanmak; ateşinde aydınlanmak, pişmek ve pişirmek varken, o toprağı benlik kafesinde kurutmak, o suyu nefsaniyet çukurunda çürütmek, o havayı kibir balonunda kokutmak, o ateşi öfke ocağında küle çevirmek ne felâket!

"Gözünün üstünde kaşın var!" mı dedi biri sana; teşekkür et ona, bu gerçeğin güzelliğini paylaş onunla, "Seninki gibiymiş demek, benim de yüzüm ey kardeş!" de, gerekirse kirpiklere dâir ince uzun bir söyleşi aç. Sen onun gözündeki çöpü ya da merteği gider, o senin gözündeki çöpü ya da merteği gidersin; en küçük bir çapak bile kalmasın gözlerinizde; aynı ufka keskin bakışlarla bakan, bütün yönleri aynı ışıkla kollayan iki çift gözünüz olsun böylece.

"Allah''tan kork!" mu dedi biri sana; hemen bir hakaret sayma bunu, "O''ndan başka korkulmaya değer kim var, ne olabilir?" deyin birlikte de, Allah''tan korkmanın yollarına ve yordamlarına dâir gönüllerinizi genişletip güvenle dolduran bir muhabbete dalın, korkularınızın sevgiden beslenip beslenmediğine bir bakın güzelce; sevgiyle berkitin korkunuzu, korkuyla sağlamlaştırın sevginizi.

Dört yanımız tuzaklarla kuşatılmış olsa da, hakikate ivazsız garazsız bağlılığın tüm tuzakları boşa çıkaracak bir kudret olduğunu bir bilebilsek, "Lâ havle"nin sırrına bir erebilsek, Allah''ın kudretine sahip olmaya değil, mazhar ve tecellîgâh olmaya muhtaç olduğumuzu bir anlayabilsek...

23 yıl önce
Sessiz nutuk denemesi
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset