|
Başika'da 15 Temmuz makamında okunan selalar

Tarihin hızına yetişemiyoruz.



Bazen 100 yıl önce çizilmiş sınırlardaki kan, bazen 90 yıl önce imzalanan bir anlaşma, bazen 3 ay önce yazılan bir destan. Bugünün Türkiyesi'nde adeta her yeni gün tarih üretiyoruz. Sadece 5 yıl önce yaşanan olaylar, çatışmalar, gerilimler, süreçler bir anda olguya dönüşüyor ve hem kişisel tarihimizde, hem ülkemizin hem de bölgemizin tarihinde yeni aşamalara, evrelere ve dünyalara açılıyoruz. Öte yandan, ne kadar açılırsak açılalım ve hatta, üzerine konuşmak ne kadar kalıplaşmış ve sıradanlaşmış olursa olsun, yine bütün yollar, 100 yıl öncesinin kavramlarına, savaşlarına ve düzenine dönüyor. Yıl 2016. Musul'a düzenlenen “operasyon” sonrası, ilk uluslararası buluşma neden Fransa'nın ev sahipliğinde düzenleniyor mesela? 25 Ekim'de Paris'te, Türkiye'nin, Amerika'nın, İngiltere'nin ve başka bazı ülkelerin olacağı “masanın” ayakları, hiç şüphesiz ki Sykes Picot'da kurulan masadan kalma parçalardan oluşacaktır. James Barr, ülkemizde henüz yayınlanan Kırmızı Kitap'ta, sayfalarca anlatır bunu. İngiltere, Fransa, Amerika, bölgedeki Araplar ve “Osmanlı” arasındaki binbir plan, kurgu, saldırı, savaş ve tuzak, çöllerde, tren raylarında, masalarda, Gazze sahillerinde, Musul kıyılarında, adı geçen ülkelerin başkentlerinde, gazetelerinde, 90 yıl önce, 100 yıl önce nasıl bir rüzgarla konuşuluyor, tartışılıyorsa bugün de aynı rüzgarla konuşulmaya devam ediyor. Devam ediyoruz ve edeceğiz. Yani, bu bölgede açılan hiçbir hesap açık kalmıyor, dahası hiçbir hesap kapanmıyor, kapatılmıyor. James Barr, İngiliz ve Fransızlar'ın, günler, haftalar süren anlaşmazlıkları sürerken, yaşlı bir generalin kurduğu cümleyi paylaşır; “

Bu şeytani müttefiklerimizle dost kalmak zorundayız

”. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın, “

sahada da masada olacağız

” ilanına belki de tam olarak burdan bakmak gerekiyor. “Müttefiklerimizin”, sahada da masada da ne yaptıklarının farkındayız.



Söz farkındalıktan açılmışken, bu farkındalığı belirginleştirmek için bir şeyler deneyelim!



Biraz geriye gidelim. Henüz “tarih” olmayan bir tarihe. Birkaç ay öncesine Ağustos'un son günleri.



IŞİD'in iki numarası olarak tarif edilen ve aynı zamanda sözcüsü olan Ebu Muhammed Adnani

” Halep'te öldürüldü. “IŞİD'in iki numarası” ve “sözcüsü” evet. Burdan, biraz daha geriye gidelim. Wikipedi'nin “politik aktivist” olarak tanımladığı, “

Abdullah Öcalan, Cemil Bayık, Haydar Kaytan, ve Duran Kalkan'la birlikte PKK'yı kuran, bugün hayatta kalan 5 kurucudan biri

” olan, hayatının büyük kısmını Kandil'de “politik aktivist”lik(!) yaparak geçiren Sakine Cansız, 9 Ocak 2013'te Paris'te öldürüldü. Cansız'la birlikte, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'ın “

Öldürülen üç kişiden biri sık sık bizimle görüşmeye geldiği için hem benim hem de birçok siyasi aktörün tanıdığı bir isim

” dediği, “

PKK'nın Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilcisi Fidan Doğan

” da aynı suikastle Paris'e gömüldü. Yine, Hollande, 2015 Şubat ayında, yani Kobani tiyatrosundan iki gün sonra, YPG'nin kadın komutanı Nesrin Abdullah'ı, terörist üniforması ile birlikte Elysee Sarayı'nda ağırladı…



Bir an düşünsenize, Türkiye'de, “IŞİD üniformaları kuşanmış” bir teröristle, bırakın Cumhurbaşkanı'nı, Başbakan'ı, herhangi bir TC vatandaşının, herhangi bir yerde, herhangi bir sebeple, birlikte görülmesinin nasıl bir ürkütücü ve küresel ve olağanüstü provokatif sonuçları olurdu?



İşte, 25 Ekim'de, bu Paris'te konuşulacak Musul. Musul, El Bab, Münbiç… Elysee Sarayı'ndaki teröristin omzundaki Amerikan armaları da olacak Paris'teki masada. Tel Abyad'daki PKK üslerinde dalgalanan Amerikan bayraklarının gölgesine sığınan İngiliz bayrakları da.



Kesin olan şu, tarihin hızına yetişemiyoruz evet. Fakat, şunu unutuyorlar. Yüzyılın, iki yüzyılın kapanmayan bütün hesapları ile gelenler için, Türkiye'nin yenibaştan yazdığı bir tarih var artık. Bu tarihi, hiçbir zaman unutmayacaklar. 15 Temmuz'u unutamayacaklar.


#Başika
#Musul
#Irak
7 yıl önce
Başika'da 15 Temmuz makamında okunan selalar
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti