|
Katil doğanlar
Mustafa Karaalioğlu, “söylediğinin” muhtemelen farkında değildi, ama Murat Yetkin, “yaptığının” fazlasıyla farkındaydı. 20 Temmuz'da yaşanan Suruç saldırısının tartışıldığı NTV yayınında, Yetkin, Karaalioğlu'na IŞİD göndermesinde bulunarak, “IŞİD'i kınayamıyorsun” tacizini yapmış ve Mustafa Karaalioğlu'ndan şu cevabı almıştı;

“Hayatım, katili ve terörü kınamakla geçti, katili kayırmakla değil ”.

Türkiye'nin ve Türk medyasının yaşadığı bütün serüveninin tek cümlelik hülasası olan bu motto, Murat Yetkin'in tüm ayarlarını bozmuş, içine düştüğü yerden çıkmak için hayli bocalamıştı. Bugüne dek, Amerikan Dışişleri sözcülerinin her durumda taşımayı başardıkları “soğukkanlılığa” benzer bir soğukluğu, daima taşımayı bir yaşam biçimi haline getiren Yetkin gitmiş, “ortaya” Kadri Gürsel – Levent Gültekin karışımı bir saldırgan profili çıkmıştı. Bu profil yeni bir durum değil aslında. Türkiye, bu sevimsiz serkeşliği, bu soğukkanlı saldırganlığı, bu pişkin had bilmezliği bir süredir, ekranlarda, gazetelerde, dergilerde, bilbordlarda, meydanlarda izliyor, izlemeye devam ediyor.

Bu serkeş ve saldırgan had bilmezlik sendromunun bir ismi de var: Cici çocukluk.

Cici çocuk olmanın tek bir şartı var; her şeyi IŞİD'leştir ve meşruiyet devşir. IŞİD'leştir ve saldır. IŞİD'leştir ve “direnişe geç”.

6 Ekim 2014'te Mehmet Öcalan'ın, dolayısıyla Abdullah Öcalan'ın dediği gibi, “direnişe geç”.

Direnişe geç, yani, PKK'nın dağda, şehirde ve medyada kullandığı tüm silah unsurlarıyla saldır, daima saldır, alçakça saldır. 6 – 8 Ekim olaylarındaki refleksi, dili, tarzı ve eylemselliğin şiddetini zamana yay.

Bir şey daha yap. IŞİD'leştir. Ve gerisini Aydın Doğan'a bırak.

Hürriyet, “öğrenci evinde melemen yapan Demirtaş”, CNN Türk, “sıhhi tesisatçılık yapan Demirtaş” haberini yapar, olur biter.

Terör, katliam, saldırı, tuzaklama, tarama, linç, molotof, tehdit, provokasyon…

“Sazınla” silahını, silahınla sazını sakla. “Barış”la savaşı, savaşla barışı sakla.

Tam da burada, 1 Kasım'a günler kala, sazın ve savaşın, barış ve savaşın arasında, PKK'nın, DHKP/C'nin tüm “eylemselliklerini” bir kamu spotu mesuliyetiyle yayınlayan Doğan gurubu televizyon ve gazetelerinin CAMLARINDAN görünmeyen günlere de bakalım mı?

İstanbul Gaziosmanpaşa'da 22 Temmuz'da, DAEŞ üyesi olduğu iddiasıyla öldürülen 45 yaşındaki esnaf Mürsel Gül,

Sarıkamış'ta 30 Temmuz'da yük trenine düzenlenen terör saldırısının ardından rayların onarımını yapan 64 yaşındaki demiryolu işçisi Necdet İnanç,

Cizre'de, 6 Ağustos'ta PKK'lılar tarafından yola döşenen patlayıcı sebebiyle hayatını kaybeden 31 yaşındaki sürücü Sahip Akil,

Doğubayazıt'ta 7 Ağustos'ta yoldan geçen otobüsün taranmasıyla ölen İran uyruklu muavin,

Erzurum Şenkaya'da, 17 Ağustos'ta yoldan geçen aracın taranmasıyla ölen Garip Bektaş,

Erzincan Kemah'ta 27 Ağustos'ta yoldan geçen aracın taranmasıyla ölen 64 yaşındaki Makbule Vural

Cizre'de, 27 Ağustos'ta Garnizon Komutanlığına roketatar ve uzun namlulu silahlarla düzenlenen saldırıda ölen, Dicle Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi personeli Mesut Sanrı ve sağlık görevlisi Eyüp Ergen. Yine aynı saldırıda ölen 10 yaşındaki Emin Yanaş ve 7 yaşındaki Baran Çağlı.

Diyarbakır Silvan'da, 30 Ağustos'ta PKK'lılar tarafından yola yerleştirilen patlayıcının infilak ettirilmesi sonucu ölen 13 yaşındaki Fırat Simpıl…

Esnaf, ambulans sürücüsü, doktor, kadın, çocuk…

PKK'nın katlettiği onlarca sivil, 'Barış' için öldürülmeyince bir Eşbaşkan gülümsemesi herşeyin üzerini örtebiliyor.

Eşbaşkan gülümsemesi önemli, önemli çünkü, düzenli olarak her gün, her mikrofon gördüğünde, “katil devlet”, “özür diliyorum yanlış söyledim, katil değil, seri katil devlet” cümlesini kurmak için elbette Eşbaşkan gülümsemesi gerekir.

Bilen bilir, bu gülümseme Micky ve Mallory gülümsemesidir. Tarantino ve Oliver Stone imzalı KATİL DOĞANLAR filminin Micky ve Mallory'si, katlettikçe popülerleşmiş, medya starı olmuş, gazete ve televizyonların çiçek çocukları olarak gülümseyen fotoğrafları her yeri kaplamıştır.

Eşbaşkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ muhtemelen bu sebeple çok mutlular.

Çünkü, ne Micky ne de Mallory bu kadar “kayırılmamıştı”.
#Selahattin Demirtaş
#Figen Yüksekdağ
#Tarantino
#Oliver Stone
#Micky
#Mallory
8 yıl önce
Katil doğanlar
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı