|
Kültür Bakanlığı

AK Parti hükümetlerinin Kültür Bakanlığı konusunda çok talihli bir performansı olmadı ya da olamadı. Güldal Akşit'in ve Yalçın Topçu'nun kısa bakanlıklarını dışarıda tutarak hatırlayalım: Erkan Mumcu, Atilla Koç, Ertuğrul Günay ve Ömer Çelik… Erkan Mumcu ve Ertuğrul Günay, AK Parti'nin çelik-çekirdek tabanını bakanlıktan uzak tutan performanslarıyla aklımızdalar. Zaten bu iki ismin bin türlü siyasal ajandaları olduğunu da anlamış olduk süreç içerisinde. Atilla Koç, 'gayretli bir ağabey' idi elbette. Lakin o gayreti istenilen, arzu edilen bir bakanlık performansı ortaya koymasına yetmedi. Ömer Çelik ismine gelince… Doğrusu herkes çok umutlanmıştı bu ismin bakan olmasıyla. Artık Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 'kültür' kısmına da sıranın geleceğini varsaymıştı. Oldukça iyi niyetli hamleler geldi gelmesine, ancak 'işte budur' diyebileceğimiz bir atak hali göremediğimizi de söylemek gerekir. Belki bakanlığın 'turizm' işini çok daha fazla önemsemesi gerektiğinden, belki de Çelik'in diğer önemli meşguliyetlerinden dolayı 'tıkır tıkır işleyen' bir bakanlığa ulaşamadık.



Şimdi, nasıl derler, 'yerli ve milli' olduğundan hiç şüphe duymadığımız, entelektüel düzeyi yüksek, 'bakanlığın kültür tarafı çok önemli' diyen bir bakanımız oldu malum: Mahir Ünal.



Gerçi Ünal bakan olur olmaz Rus turist krizini kucağında buldu, Sultanahmet bombasının turizm sektöründe açtığı yaraları sarabilmek için acilen işler yapması gerekti falan; ama ortaya koyduğu niyet ve vizyon, umutlanmamızı sağlıyor. Nasıl derler: Bekleyelim, görelim.



Şu konuda fikrim çok net: Bu yeni dönemde Kültür Bakanlığı'nın 'fark oluşturabileceği' en önemli mesele dünyadaki Türkiye imajını değiştirecek/düzeltecek hamleleri planlayıp hayata geçirmesidir. Yani, aktif bir lobi faaliyeti planlamasıdır.



Biliyorum. 'Dışişleri Bakanlığı, elçilikler, Yunus Emre Enstitüsü v.b var ya' diyenleriniz olacak. Ben, ülkenin algısını topyekun değiştirecek bir hamleden söz ediyorum. Dolayısıyla bu iş, doğrudan sıcak siyasetle ilgilenen Dışişleri Bakanlığı ve elçiliklerimizle olabilecek gibi durmuyor. Yunus Emre Enstitüsü'nün mevcut yapısı da güçlü bir lobicilik yapmaya elvermiyor.



Peki, Kültür Bakanlığı ne yapacak, nasıl yapacak da dünyadaki Türkiye algısını değiştirecek. Cevap basit: Dünyadaki gazetecilere, düşünürlere, yazarlara, sanatçılara erişim sağlayabilecek her türlü projeyi hayata geçirecek.



Mesela uluslararası katılımlı festivaller, düşünce günleri, çeviri atölyeleri, paneller düzenleyecek ya da düzenlenmesine ön ayak olacak. Aktif bir erişim planıyla, 'ülkesinde kamuoyu oluşturabilecek' her insanı bilgilendirecek, etkileyecek bir iletişim stratejisi geliştirecek. Yurt dışında ise, o ülkenin hatırı sayılır entelektüel kadrosu ile Türkiye'nin hatırı sayılır entelektüel kadrosunu buluşturabilecek her türlü fırsatı oluşturacak. Ve bunları da 'yasak savma' babından değil, dünyanın en önemli işi olarak görüp yapacak.



Mesela bir hatta birkaç 'yazar evi' oluşturacak. Uluslararası önemli yazarların kitaplarını çalışmak için buralarda ağırlanmasını sağlayacak. Hatta gerekirse onlara 'yazarlık bursu' verecek. Yabancı medya ve entelijansiyaya Türkiye turları yaptıracak.



'Lobi' dediğimiz şey, en ciddi şekilde böyle oluşturulabilir. 'Türkiye dostu' olan her aydın, her gazeteci, her düşünür ileriye doğru yapılmış müthiş birer yatırıma dönüşecektir.



Sonra… Sonra yapılacak iş çok. Mesela bir yılı 'Yunus Emre Çevirileri Yılı' ilan edip Yunus'un 60 dilde yayınlanması sağlanabilir. Her çeviri için birer tanıtım stratejisi geliştirilebilir.



Mesela dünya piyasası için 'Modern Türk Şiiri', 'Modern Türk Resmi', 'Modern Türk Öyküsü' ve benzeri antolojiler hazırlanabilir. Bu antolojiler 'büyük yayın hareketleri' olarak dünyaya lanse edilebilir.



Öyle uyduruk 'Türk İslam sanatları sergileri' ile olmaz. Bütün batı başkentlerini dolaşacak birinci sınıf bir sergi hazırlanabilir. Bu sergi vasıtasıyla gidilen ülkenin bütün sanat çevreleri ile irtibat kurulabilir. Çok dilli bir 'kimdir-nedir' portalı oluşturabilir ve bu portalda Türkiye ile ilgili her türlü bilgi yer alabilir.



Örnekleri çoğaltmak mümkün, ancak maksat galiba anlaşıldı.



Doğrusu, Mahir Ünal ve ekibinin böylesi bir işin üstesinden gelebileceğinden kuşku duymuyorum. Böylesi bir hareketlenmenin Türkiye için ne büyük önem arz ettiğinden de…



Çok küçük dokunuşlarla düzelebilecek bir algımız var dünyada. Bu yeni dönemde bu fırsatı kaçırmamak bence çok mühim…



Nasıl derler: Bekleyelim, görelim.


#AK Parti hükümetleri
#Kültür Bakanlığı
#Yunus Emre Çevirileri Yılı
#Modern Türk Öyküsü
#Modern Türk Resmi
#Erkan Mumcu
#Atilla Koç
#Ertuğrul Günay
#Türk İslam sanatları sergileri
8 yıl önce
Kültür Bakanlığı
Kara dinlilerle milletin savaşı
Temmuz sonrasında mahalli idarelerdeki memurların ilave ödemeleri arttı
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından