|
Ticaret savaşlarının biteceğini ummak (!)

Ticaret savaşları çok yakından takip ettiğim bir konu. Bu köşeyi takip edenlerin hatırlayacağı üzere uzunca bir süreden bu yana ticaret savaşları ile ilgili görüşlerimi somut örnekler üzerinden izah etmeye gayret ediyorum. Bu konuya ilişkin tüm yazılarımdaki hareket noktam şu; Çin’in “Kuşak ve Yol İnisiyatifi” ile yapmayı planladıklarının ABD için oluşturduğu riskler devam ettiği sürece ticaret savaşları devam edecektir.



TİCARET SAVAŞLARINA KISA BİR BAKIŞ

Tarihteki tüm savaşların ekonomik nedenleri vardı. Bir keresinde Kilise, Haçlı Seferleri için İspanya’dan asker isteyince İspanya Kralı “benim bu işten maddi çıkarım ne olacak?” diye sormuştu. Çoğu zaman ülkelerin farklı gerekçeleri ön plana çıkararak savaşın esas nedenini gizlediğini savaş bittikten sonraki paylaşım süreçlerinde gördük. Mesela I. ve II. Dünya Savaşı böyleydi. Kimi zaman ticaret yollarına, ticaret şehirlerine, kimi zaman da zengin kaynaklara erişmek için ülkeler birbirleri ile savaştılar. Tarih sayfaları kritik limanlara erişmek için yapılan savaşlarla dolu. Ancak bu nedenler hep arka planda kaldı ve yıllar sonra tarihçiler bir kısmını yazdılar. Oysa bugün durum çok farklı. Artık ülkeler doğrudan ekonomik gerekçelerini ilan edip, doğrudan ticaret savaşlarına girişiyorlar. Burada amaç sadece kaynaklara sahip olmak ve ticareti yönetmek değil. Söz konusu kaynaklar ve ticaret neticesinde oluşacak katma değerin kendi aleyhlerine kullanılmasını engellemek.

“EKONOMİ GÜVENLİĞİ, ULUSAL GÜVENLİKTİR”

Trump bir “küreselci” karşıtı. Bunun iyi mi yoksa kötü mü olduğunda karar vermek zor. Zira küreselcilerin planları işledikçe eşitsizliklerin arttığını, ülkelerin sömürüldüğünü, çok uluslu şirketlerin kar patlamaları ile yerel sanayileri ortadan kaldırdığını görüyoruz. Öte yandan Trump’ın da küreselcilerle savaşırken izlediği politikalar dünyanın geri kalanına ciddi ekonomik ve sosyolojik zararlar veriyor.

Trump hükümeti göreve geldikten sonra, Aralık 2017’de ABD’nin Ulusal Güvenlik Stratejisi’ni yayınladığında en çok dikkat çektiği konu “ekonomi güvenliği” oldu. Hatta strateji belgesinin ikinci bölümü şu cümle ile başlıyordu; “Ekonomi güvenliği, ulusal güvenliktir.” O günden bugüne atılan adımlar, yaptırımlar, tehditler ve tweetler Trump’ın bu konuda ne kadar kararlı olduğunu da gösterdi. Hızlı bir şekilde Çin ile ticaret savaşlarına girişti. Ardından TTIP ve TPP gibi çok taraflı ticaret anlaşmalarından çekildi. Suudi Arabistan’ı ekonomik ablukaya aldı. İran’ı hapsetti. Venezuela’da darbeye destek veriyor. Tarifler üzerinden dünya ticaretini kontrol etmeye niyetleniyor.

YAZILI ANLAŞMA OLSA BİLE SAHADA MÜCADELE DEVAM EDECEK

ABD’nin Çin ile giriştiği ticaret savaşı sadece ekonomik değil aynı zamanda stratejik. ABD, Çin’in “Kuşak ve Yol İnisiyatifi” konusunda çok karamsar. Haklılık payı olduğu bazı örnekleri de ön plana çıkararak aslında Çin’in bu proje kapsamında yeni bir istilaya(!) hazırlandığını söylüyor. Dahası ABD ekonomisinin en büyük rakibi Çin’in bu proje ile hem ekonomik hem de askeri olarak güçleneceğini öngörüyor. Sahi görünürde ticaret için inşa edilen limanlara neden bir gün savaş gemileri yanaşmasın? Özetle konu sadece tarifeler, yaptırımlar ve anlaşmaların çok ötesinde bir nedene sahip. O halde böylesi bir ortamda ABD ile Çin’in ticaret savaşları konusunda anlaşacağını beklenmek oldukça iyimser bir görüş. Hatta yazılı bir anlaşma sağlansa bile ABD’nin özellikle sahadaki mücadelesini derinleştireceğini öngörmemiz gerekiyor.

#ABD
#Çin
5 yıl önce
Ticaret savaşlarının biteceğini ummak (!)
Memurun derece yükselmesinin maaşına etkisi
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...