İstiklal"deki gençler ve bir muhabirin ettikleri

00:004/07/2009, Cumartesi
G: 3/09/2019, Salı
Mediha Olgun Karaca - Cts.

''Gazeteciler bir numara küçük ayakkabı gibidir, arkadan vurur'' diyen Ayşe Arman az bile buyurmuş… Kapsam dar bir kere… Genişletmek lazım… Televizyoncular var ayrı yazılması gereken. Neye benzediklerini ben sonra yazacağım…. Önce işin aslını anlatayım…Kesin aldırmışlar… Televizyoncuların her türlü insani duygudan bu kadar ''yoksun'' olmasının başka bir nedeni olamaz… Bir operasyonla tüm bu duygularını aldırmış olmalılar… Sizin benim gibi sıradan insanlara benzemeseler, kesin bu dünyadan değiller

''Gazeteciler bir numara küçük ayakkabı gibidir, arkadan vurur'' diyen Ayşe Arman az bile buyurmuş… Kapsam dar bir kere… Genişletmek lazım… Televizyoncular var ayrı yazılması gereken. Neye benzediklerini ben sonra yazacağım…. Önce işin aslını anlatayım…

Kesin aldırmışlar… Televizyoncuların her türlü insani duygudan bu kadar ''yoksun'' olmasının başka bir nedeni olamaz… Bir operasyonla tüm bu duygularını aldırmış olmalılar… Sizin benim gibi sıradan insanlara benzemeseler, kesin bu dünyadan değiller diyeceğim ama yok…

Uzun zaman önce bıraktım haber bültenlerini izlemeyi… Söyledikleri hiçbir şeye inanmıyorum çünkü… İki yüzlü bir ''ilişki'' yaşamaktansa tümden terk etmeliyim deyip bıraktım haberimsi zevzeklikleri … Tek kelimesine inanmadığım insanları dinlemediğim gibi…

Dün nasıl olduysa bir kanal açık kalmış haber saatinde. Alt yazı geçip duruyorlar EMO gençliği, EMO gençliği diye… Bir alt yazıyla ağlarına dolamışlardı beni… Oyunlarına gelip izledim saçma-sapan-salak haberi… İzledikçe şoke oldum resmen, hala sinir oluyorum…

Bol bol görüntü almışlar İstiklal''den… Pearcingli, değişik saç kesimli, bol pantolonlu kızlar erkekler boy boy teşhir ediliyor, fonda bir ses anlatıyor EMO denilen şeyi… Japonya''da başlamışmış, Türkiye''de 2000''li yıllardan itibaren yaygınmışmış, boş boş bakarlarmışmış, hedefsizlermişmiş vs vs…Her türlü ''yorum'' var haberde, sadece EMO''nun ne demek olduğu yok.. Çek görüntüyü ver müziği metin nasılsa yazılır yani… ''Sen önce bir güzelleş şarkıyı nasılsa söylersin'' misali… Araştırma işini saymıyorum bile… Üstelik bunlar ''rutin'' kalitesizliği haber bültenlerinin… Söylemek istediğim başka…

Haber sürüyor sarışın bir hatun beliriyor erkanda… Muhabirmiş… Oysa haber daha çok kendi kendine yapılmış gibi, birileri oturmuş üfürmüş resmen, o üfürükle görüntüler dizilmiş… Çaba ''gani'' görüntü işinde… Ekrandaki kare aynen şöyle:

Önde sarışın hatun, elinde mikrofon… İstiklal''de bir yerde… Üç metre kadar arkasına beş genci oturtmuş sıra sıra … Kendisiyle gençlerin arasında mesafe bırakmaya özen göstermiş, çünkü ne dediğini duyabilirler…

Kız başlıyor konuşmaya, arkadaki zavallıların nasıl aşağılandıklarından haberleri bile yok… Muhabir kız, bu gençlerin ne denli ''salak'' olduğunu anlata anlata bitiremiyor… Kahroluyorum ekran başında ama yapacak bişey yok… Öyle gariban duruyor ki çocuklar, öylesine savunmasız, öylesine acıklı ki bu kare…

Onlardan biri sizin ya da benim çocuğum olabilirdi… Ya da o muhabir ''bozuntusunun'', ya da o habere izin veren, o kareleri görüp belki de tebrik eden ''yüksek'' zekalılardan birinin çocuğu… O zaman yaptırmazlardı o ayrı…

O teşhir ettikleri salak durumuna düşürdükleri çocukların EMO zırvalığından haberleri bile yok eminim. Çoğu bir dergide görmüş özenmiştir saç modeline… O da öyle abartı bir şey de yok ortada… Hani İlhan Mansız''ın saçları vardı hayli özenli… Onun gibi bir şey işte çocukların saçı…

Teessüf ediyorum bu haberi yapan, yayınlayan, okuyan herkese… Ve gençlere de bir tavsiyem var… Çocuklar; sakın ha sakın televizyoncu abla ve ağabeylerinize inanmayın… Onlar kum torbasına benzer, çaktırmadan döverler… Bence siz siz olun, elinde bir mikrofon ve bir kamera olan birilerini görünce, arkanıza bakmadan kaçın… Abla tavsiyesi…