
Sümbül getirmiş'' dedi pembeye boyadığı dudaklarının alaycı gülümsemesine engel olmaya çalışarak… Simsiyah düz siyah saçlarına inat, pırlanta gibi parlayan gözleri, elleriyle birlikte masaya düşmüştü çiçekleri bırakmak için… Daha çok atmıştı güzelim sümbülleri… İyi ki bunları görmedi arkadaşım… O kadar uzun süre araba kullanmıştı ki yanımıza gelebilmek için… Çiçeklerimizi elimize tutuşturup lavaboya koşmuştu hemen… ''Ama elleriyle toplamış'' dedim ''Tufanbeyli''den''.. ''Aman canım sen de'' diye omuz silkti Sinem… Masadaki çiçekleri elinin tersiyle itip, ''Bunlar ne ya.. Ot getirmiş resmen.. İnek miyim ben. İlla çiçek istiyorsa orkide falan getirir insan… Haksız mıyım şekerim?'' dedi baygın baygın…
''Ben sümbülleri severim aslında'' dedim mırıldanarak…Beyaz keten pantolonunun üzerine çok yakıştığını düşündüğüm pembe bluzunun kolunu düzeltti önce; sol eliyle saçının alnına düşen parçasını geriye itip şuh bir kahkaha attı Sinem: ''Ay bilmez miyim senin ne kadar köylü olduğunu… Bırak kızım bu işleri… Orkideleri sev bence… Sümbülleri ancak dağlılar sever…'' Kırıldığımı hatırlamıyorum o gün Sinem''e… Tek isteğim arkadaşımın bir an önce yanımıza gelmesiydi… ''Kızlar kusura bakmayın beklettim sizi'' dedi her zamanki şirinliğiyle sandalyenin kıyısına yanaşırken arkadaşım… Bakımlı ve parlak saçları tane tane dökülmüştü yay gibi kaşların üzerine… Yılların yükü en çok da onları etkilemişti içten içe; zamanla azalan saçları onun yakışıklılığını zerre kadar etkilememişti yine de. O da kaldırıp onları arkaya doğru fırlattı saçlarını Sinem''den daha erkeksi bir şekilde doğal olarak… Bunca işinin arasında şehir şehir köy köy gezerken nasıl bu kadar bakımlı olabildiğine hep şaşırmışımdır zaten... ''Eee ne içiyoruz? '' dedi Işık… Keyfi kaçmıştı Sinem''in çiçeklerden. ''Ben bir şey içmem'' dedi somurtarak…Bir sorun olduğunu sezebilecek kadar zekiydi arkadaşım. Anlamamazlıktan gelmeyi tercih etti.. Tavuklu salatasını iştahla yerken neler yaptığını anlattı bir aydır: Önce Hatay''a gittik kendini medyum sanan bir adamın foyasını ortaya çıkarmak için… Bir hafta onun yanındaydık… Zırvalık işte… Birkaç küçük iş daha vardı oralarda… Bizim o taraflardaydı asıl iş, Tufanbeyli''de… Orada iki haftamız gitti. Dönüşte de bu çiçekleri topladım size… Beğendiniz mi? ''Hııı'' dedi Sinem bana göz kırparak Işık''a döndü: ''Çok beğendim!…Ne bu Allah aşkına? Başka bir şey bulamadın mı? ''Neyse ki takılmadı arkadaşım Sinem''in densizliğine, güldü geçti… ''Kalkalım mı'' dedi bana dönüp…''olur'' dedim: ''Siz bilirsiniz…''Zarif arkadaşım tek tek ikimizi de evlerimize bıraktı o gün. 15 kilometre kadar yol gitmiştik ki sümbülleri almadığımızı fark ettim. ''Aaa'' dedim: ''Çiçekleri unuttuk..'' ''Dönmemizi ister misin'' dedi arkadaşım. ''İyi olur. Lütfen'' dedim. Aksini yapmak kabalık olurdu doğrusu…Beni eve bıraktıklarında saat gecenin 11''ini geçiyordu. O günden sonra arkadaşımı da görmedim uzun süre… Telefonla konuştuk yine o Anadolu yollarındayken… Hala sümbüller arkadaşımı hatırlatıyor bana.. Hiçbiri onun elleriyle topladığı sümbüller kadar güzel kokmuyor…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.