|
Arap ülkeleri ve Filistin meselesinin geldiği nokta

Önceki yazılarda belirttiğim üzere, bölgede İngiliz Mandası dönemi ile İsrail"in 1948"de kuruluşunun ardından Arap-İsrail savaşları sürece damgasını vurdu. Sorun salt bir Filistin meselesi olmanın ötesinde, uzun zaman Arap-İsrail meselesi olarak görülüp değerlendirildi. Ancak, savaşlarda sürekli yenilen tarafın Arap ülkeleri olması, İsrail"in savaşlarda galip çıkması bu konudaki konseptlerde, yaklaşımlarda köklü bir değişimin oluşmasına yol açtı.

1977"de Mısır lideri Enver Sedat"ın İsrail"e ziyarette bulunup, 1979"da Camp-David andlaşması ile neticelenmesi İsrail"in bölgede elini bir hayli rahatlattı. Ancak, 1970 "Kara Eylül" olayı ile Ürdün"den kovulan Filistinlilerin Lübnan"a, özellikle Güney Lübnan"a, yerleşmesi, 1975 yılı nisanında Lübnan"da başlayan iç savaş ve bu savaşın gelişiminde Filistinlilerin rolü İsrail"i tedirgin eder. El-Fetih"in bir eylemini bahane eden İsrail 1978 nisanında Güney Lübnan"a saldırır ve Liani Nehri"ne kadar ilerleyerek bu bölgeyi de işgal eder. İsrail 1982"de ise bu sefer bir diplomatının öldürülmesini gerekçe göstererek Lübnan"daki Filistin mevzilerine karşı çok geniş çaplı bir harekata girişir. 1978"de Maruni-Falanjist milislerin desteğini alarak Güney Lübnan"ı işgal eden İsrail bu defa, Beyrut"a kadar ilerler ve Beyrut"taki FKÖ karargâhını kuşatır. Yasir Arafat ve arkadaşları uzun süre bu kuşatma altında kalırlar. Sonunda İsrail"in dediği olur. Yasir Arafat 8000 civarında Filistinli milisi ile birlikte Tunus"a gitmeğe mecbur edilir. Yasir Arafat ve milislerinin Tunus"a gitmesinin ardından İsrail tekrar Güney Lübnan"a çekilir. 1964"te El-Fetih"i ve FKÖ"yü Kudüs"te kuran Yasir Arafat ve örgüt mensupları, 18 yıl sonra, 1982"de kendilerini ta Tunus"ta, El-Mağribu"l-Arabî"de bulurlar. Böylelikle 1967"den itibaren gelişen süreçte, 1964"te Filistin"in kalbinde kurulmuş olan Filistin Kurtuluş Örgütü, Arap ülkelerinin vesayeti ve bu ülkelerin İsrail karşısındaki başarısızlıkları yüzünden, sorunun merkez bölgesi olan Filistin"den üç aşamalı olarak bir hayli uzaklaştırılmış olurlar. 1967 savaşında, Ürdün"ün Kudüs ve Batı Şeri"a"yı kaybetmesinden dolayı Ürdün"ün kalan topraklarına sığınmak durumunda kalan Yasir Arafat ve örgütü, 1970 Eylülünde, Ürdün Kralı tarafından Kanlı bir operasyon ile bu ülkeden de kovulurlar. Ürdün"den Lübnan"a geçiş yapmış olan FKÖ/El-Fetih 1982"de buradan da çıkarılarak Tunus gibi uzak bir ülkede soluğu alırlar.

Yaşanan bu deneyim Filistinlilerde koca Arap ülkelerine karşı derin bir hayal kırıklığı ve güvensizlik duygusu oluşturur. Onlarca Arap ülkesinin Filistin sorununu çözmek, İsrail"i geriletmek bir yana, sürekli İsrail"in elini güçlendirip Filistinlileri daha da zorda bıraktığı kanaatine ulaşan Yasir Arafat ve FKÖ, Arap ülkelerinin vesayetinin dışında, olayı artık salt bir Filistin meselesi olarak değerlendirip kendi başlarının çaresine bakma arayışına girerler. Ve bu sorunu tekrar Filistin topraklarına taşıma kararına varılarak 1987"de İsrail işgali altındaki topraklarda intifada başlatılır. Batı Şeri"a ve Gazze"de Filistinli genç ve çocukların gösteri ve taş atmaları ile başgösteren intifada kısa sürede yaygınlık kazanır. Ancak bu İntifada aynı zamanda bölgede FKÖ dışında alternatif örgütlenmelerin de ön plana çıkmasını beraberinde getirir. 1980 yılında Müslüman Kardeşler hareketinin bir uzantısı olarak Lübnan/Reşâdiye"de kurulan Hamas hareketi sosyal faaliyetleri ve geniş örgütlenmesi ile bu bölgelerde kısa zamanda kök salar.

İntifada ile sorun Arap-İsrail meselesi olmaktan çıkarak, yeniden Filistin-İsrail meselesine dönüşür. Bununla Filistin meselesi yeniden Filistin topraklarına taşınmış olur. Diğer yandan ise, Tunus"a taşınmış olan FKÖ"nün anavatana olan coğrafi uzaklığı Filistin"deki etkisini önemli ölçüde zayıflatır, İntifada genişledikçe Hamas ön plana çıkar.

1980"li yıllardaki "Fahd" Planı"nın da Filistin meselesine derman olamayacağını, İsrail işgalini meşrulaştırma dışında hiçbir işlevinin olmayacağını farkeden Yasir Arafat, Filistin meselesini tek başına, İsrail ile başbaşa kalarak çözmeye karar verip, 1993"te İsrail"le masaya oturarak Oslo sürecini başlatır. Oslo süreci önce Gazze-Eriha planı, daha sonra Şermuşşeyh Andlaşması ile sonuçlanır. Bu süreç 2000 yılında Ariel Sharon"un Harem-i Şerif"i ziyareti ile sabote edilir. İntifada tekrar başlar. Ancak, Gazze ve Batı Şeri"a"nın önemli bir bölümü, bugün Hamas ile FKÖ arasında bölünmüş olsa da, Filistin özerk idaresinde kalır.

Son dönemde İsrail"in Gazze"ye yönelik saldırıları ve Hamas"ın kararlı direnişi Hamas"ı Filistin sorununda avantajlı hale getirip ön plana çıkarır. Ancak Hamas hala stratejik ve politik manevra kabiliyeti ve Din alimleri, siyasi uzman ve diplomatik kadrolar konusunda bir hayli zayıf durumda..

11 yıl önce
Arap ülkeleri ve Filistin meselesinin geldiği nokta
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset