|
Haremeyn-i Şerîfeyn"in geleceği ve Kudüs-1

Haremeyn-i Şerîfeyn ve Kudüs mevkilerinden dolayı mukaddes olarak bildiğimiz beldelerdir. Müslüman olarak hepimizin kalbinde hususi mevkileri vardır. İslam toplumunun İman, İbâdet ve medeniyetinde en önemli/merkezi mevkiyi işgal ederler. Hacc ve Umre ibâdeti/Haremeyn"den dolayı Mekke ve Medine; Mescid-i Aksa, El-Kubbetu"s-sahra ve Harem-i Şerîften dolayı da, Kudüs, bir de bunlara Necef , Kerbela ve Şam"ı da katarsak bu şehirlerin sayısı artar. Kemaleddin Kamu her ne kadar bu coğrafyanın insanını İslam dininden, Hz. Peygamber (SAV) "den, Ümmet"ten koparmak için " Ka"be Arabın olsun, Çankaya bize yeter " hezeyanını savursa da bu değişmez ve değişmeyecektir. Her mü"min için bunlar mukaddes mevkilerini korumaya, Mü"minlerin kıblesi olmaya devam edecektir. Hiçbir ateist güç odağı bizlerin bu beldelerle olan iman ve medeniyet bağımızı koparamaz. Bu mukaddes beldeler/mekanlar bizim için her türlü vatan toprağından çok daha azizdir.

Ancak, bu yazıda asıl vurgulamak istediğim konu bu değil, Yazı girişinde ifade ettiğim hususlar zaten herkesçe malumdur. Burada ele alacağım sorun bu şehirlerin bugünkü, topografik, cofrafi, fiziki ve mimari/tarihi dokusuna ait yönleridir. Adı geçen mukaddes beldelerimiz, Hz. İbrahim (a.s) ve Hz. Resul-i Ekrem"den İslam"ın ruhuna/tarihine ilişkin birçok maddi-mânevî-hatırayı canlı olarak barındıran ve tarihimizdeki bazı olayları çağrıştıran unsurlarla doluydu. Mekke-i Mükerreme"de Mescid-i Harâm, Kabe-i Muazzama, Cemerât, Mina, müzdelife, Arafat, Mescid-i Hayf, Mekke"nin eski evleri , Hz. İbrahim (AS) ve Peygamberimiz (SAV) "e ve ashâb-ı kirama, Hulefâ-yı Râşidîn"e, Ehl-i Beyt-i Resul"e ait bir çok hatıra, birçok unsurlar, yapı, kale ve binalarla diğer bazı mukaddes yerler (Cennetu"I- Mualla mezarlığı ve Hz. Hatice"nin türbesi başta olmak üzere diğer türbeler) ve emanetler mevcut bulunmaktaydı. Medine-i Münevvere"de de aynı şekilde Ravza-i Mutahhara (Hz. Peygamber"in (SAV) türbesi ve Mescid-i Nebevi) ve çevresi, hurmalıklar (Fedek hurmalığı dahil) Medine kalesi, Hz. Resul-i Ekrem"in (S.A.V) babasının kabr-i şerifleri, Cennetu"I- Bakî" mezarlığı, Hz. Osman, Hz. Fâtima, Hz. İmam Hasan, Hz. İmam Ca"fer Es-Sâdık ve sair İslam büyüklerinin ,Hz. Hamza ve diğer Uhud şehitlerinin türbeleri, evleri, mekân/mevkîleri bulunmaktaydı. Bu yapı ve mekanlar geçmişteki olayları tazeliğiyle yansıtabilecek, zihinlerde neredeyse canlı tutabilecek şekildeydi . İslam tarihi boyunca Hârre Vak"ası, Haccac-ı Zâlim, ve Kırmıtilerin saldırıları gibi bazı olaylar hariç genellikle bu şehirler önemli ölçüde tarihlerini, hatıralarını koruyabilmişlerdi, ta ki, son on yıllara kadar.

1925"ten sonra Hz. Peygamber"in (SAV) türbesi hariç tüm türbe ve kabirler ortadan kaldırılır. Bir çok ev, İmaret , Medrese, Tekke vs. Yapılar yıkılıp yağmalanır. Hz. Peygamber (SAV) ve Ashaba ait bir çok kutsal emanet ve hatıra da şirk ve putperestlik denerek yok edilir. Hz. Hatice, Hz. Hamza, Hz. Osman ve Hz. Hasan başta olmak üzere bir çok islam büyüğünün kabir ve türbeleri, İslam eserleri yok edilir. Böylece, mâziden gelen Hicâzdaki tarih, sanat ve kültür eserlerimiz de yağmalanıp ortadan kaldırılır. Zamanla Mekke ve Medine"nin silueti değişmeye başlar. Tarihimize ait hatıralar birbir yok olur.60"lı-70"li yıllardan başlayarak , petrolün verdiği zenginliğin de etkisiyle. Mekke ve Medine modern bir kent görünümü almaya başlar. Bu süreç 80"li ve 90"lı ve 2000"li yıllarda oldukça hızlanır. Mekke ve Medine"de Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi çevresinde çok katlı ,yüksek , modern -beton binalar, gökdelenler peşpeşe yer alır. Bu çerçevede değişen görünüme bağlı olarak tarhi eserler , Hz. İbrahim ve Hz. İsmail"den (AS) başlayarak , özellikle Hz. Peygamber (SAV) dönemine ait hatıralar da bir bir silinir. Osmanlı döneminde bu hatıraları canlı tutmaya matuf kubbeli eski mimarideki eserler yok edilerek , zevksiz beton yapılara dönüştürülür. Safa ve Merve tepeleri büyük ölçüde traşlanarak etrafları betonlaştırılır. Mimar Sinan yapısı olan revakların çevrelerine sözde genişletme adına yapılan, beton revak çevresi bu eski yapıyı boğar. Mimar Sinan yapısı revkların ise. Büyük bölümü son bir yıl içinde yıktırılmıştır.Cemerât, Mina, Müzdelife ve Arafat da aynı akibete uğrar modern asfalt yollar, çok katlı , yüksek oteller ,benzin istasyonları, beton yapılar eskinin yerini alır. Mescid-i Hayf gibi son derece, mükemmel bir mimari yapıya sahip olan tarihi cami genişletme adı altında yıkılmış olup , ABD"deki kafe-barlara benzeyen çirkin bir yapıya dönüştürülmüştür. Haz. Peygamber"in (S.A.V) Vedâ Haccı"nda Vakfe duâsı yaptığı Arafat tepesindeki mahal şirk gerekçesi ile betonla sıvanmıştır. Mekke"de Ka"be binasının kendisiyle, Hira dağı ve mağarası dışında geçmişi hatırlatan hiçbir unsur bırakılmamıştır. Safâ Tepesinin devamı olan Ebu Kubeys Tepesi"ndeki Kraliyet sarayı, Mescid-i Haram"ın hemen yakınına peşpeşe dikilen Yüksek katlı, beton otellerle Mekke şehri görüntü olarak tüm kudsiyetini yitirmiş olup, manzara olarak Dallas, Detroit, Chikago gibi bir Amerikan kenlerinden farksız hale gelmiştir. Kuşbakışı bakıldığında Panoramada Ka"be gözükmezse Şehrin Arabistan"da mı olduğu yoksa ABD"de mi olduğu farkedilmeyecektir. Kabe-i Muazzama"ya zumlanan , Mescid-i Haram"ı Taksim meydanı gibi tepeden gören , son derece lüks döşenmiş 20-30 katlı bu otel binaları, Özellikle yıkılan Ecyâd kalesinin yerine inşâ edilen Zemzem Tower ve modern zaman anlayışını simgeleyen/betimleyen Saat Kulesi Mescid-i Haram, Ka"be-i Muazzama ve çevresini tamamen gölgede bırakmıştır. Mescid-i Harâm"a yönelik yeni uygulanan genişletme projesi ise, Mescid-i Harâm"ı âdeta bilim-kurgu filmlerindeki uzay üssü görünümüne sokmaktadır.Sadece bununla kalınmamakta, Mekke-i Mükerreme"deki tepeler bir bir düzlenerek ortadan kaldırılmaktadır. Tabii olarak var olan yüzlerce tepe düzlenerek, şehrin coğrafi/fiziki yapısı da kökten değiştirilmektedir. Özellikle Safâ Tepesi"nin devamı olan Ebu Kubeys Tepesi, bir bölümü üzerine Kral Hâlid bin Abdilazîz döneminde saray inşâ edilmiş, diğer kala kısmı da, geçen yıl düzlenerek ortadan kaldırılmış, tepenin altına tüneller inşâ edilmiştir. Mescid-i Harâma kadar uzanan tüneller bütün yapıları tehdit edecek boyutlara ulaşmıştır.Mekke-i bu kadar tahribâta maruz bırakılırken, Cidde"deki bir kısım tarihi mekanlar korunmakta, Suûdî hânedanının, Tosun Paşa/İbrahim Paşa harekatları öncesindeki, eski merkezi olan Dir"iyye harâbeleri ise restore edilerek müze-şehir haline getirilmiştir.

Devam edecek..

٪d سنوات قبل
Haremeyn-i Şerîfeyn"in geleceği ve Kudüs-1
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler