|
Kırım"daki olaylar, dünü bugünü -1

Son dönemde, Kırım yarımadasının bağlı olduğu eski Sovyet cumhuriyetlerinden Ukrayna ile Rusya arasında öteden beri var olan kriz, Ukrayna"daki halk hareketine dayalı yönetim değişikliği ile tekrar tırmanışa geçti. Esasen, 45 milyon nüfusu, 603.000 km2 yüzölçümü, Karadeniz"deki stratejik limanları, Kırım yarımadası, en önemlisi Orta Asya ve Rusya"dan Avrupa"ya uzanan enerji nakil hatlarının tam bağlantı noktası üzerinde olması ile Ukrayna hayati derecedeki stratejik konuma sahiptir. Bu yüzden, bağımsızlığını elde ettiği 1991"den bu yana AB ile Rusya arasında rekabet ve gerilim kaynağı olarak gelgitler yaşamaktadır. "Turuncu Devrim" adı verilen bir halk hareketi ile AB yanlısı hükümetler kurulmuş, ardından seçimlerle tekrar Rus yanlısı başkanlar işbaşına gelmiş, en son yine halk hareketi ile AB yanlısı bir başkan ve hükümet idareyi ele geçirmiştir. Ancak Rusların, özellikle Kırım Özerk Bölgesinde %58"lik çoğunluğu teşkil etmeleri, bağımsızlık için alınan referandum kararından dolayı kriz, çok farklı boyutlara taşınmıştır.

Rusya, zaten anlaşmalarla elinde tuttuğu Sivastopol limanını ve diğer limanları ele geçirme, daha uzun süre ile elinde tutma ve enerji nakil hatlarının güzergahını kontrol altında tutmaya devam ederek AB"ye karşı kozlarını güçlendirmeyi hedeflemektedir. AB ise, Karadeniz"in kuzeyinin kontrolünü ve Avrupa"ya taşınan enerji nakil hatları güzergahı üzerindeki Rus tekel ve nüfuzunu azaltmayı amaçlamaktadır. Rusya ile AB arasındaki gerilim ve çekişme Ukrayna"daki istikrarsızlık ve kargaşalığın ana kaynağını teşkil etmektedir. Burada da, Sovyetler Birliği manzumesi içinde, 1954"te Kruşçev yönetimince Ukrayna"ya bağlanan Kırım; özellikle stratejik limanlarıyla, 1991"de Sovyetler dağıldıktan sonra kilit noktayı teşkil etmektedir. Kırım"da nüfusun çoğunluğunu Rusların oluşturması, Rusya"nın kontrolündeki Sivastopol limanı ve bölgenin özerk olması Rusların müdahalelerini kolaylaştıran bir zemin olarak durmaktadır. Üstelik, 1783"te Rus Çariçesi tarafından Kırım Hanlığı"nın sona erdirilip ilhak edilmesinden itibaren 1954"e kadar Kırım fiilen Rusya"ya bağlıydı.

Kırım, tarihte limanları ve kaleleriyle, Deşt-i Kıpçak olarak nitelendirilen bölgenin Karadeniz"in içlerine uzanan en önemli stratejik parçasını teşkil etmiştir. 13. yüzyıl başlarındaki Moğol istilalarına kadar Orta Asya"dan Tuna"ya kadar uzanan bölgede Kıpçaklar egemen olmuş, Moğol istilası ile bölgedeki Kıpçak egemenliği dağıtılmış, Cengiz Han"ın oğullarından Cuci Han"ın oğlu Batu Han tarafından buralarda (Cuci Ulusu) Altın Ordu Devleti kurulmuştur. Buradan dağılan bir kısım Kıpçaklar Mısır"a giderek Sultan Baybars"la birlikte Kıpçak Memlüklüleri hanedanını kurdular. Altın Ordu Devleti; Orta Asya"nın batısı, Sibirya, Moskova, Kiev Knezliği, Kırım ve çevresini kapsayan büyük bir devletti. Batu Han"''ın 1256"da ölümünden sonra yerine geçen Berke Han; İran, Anadolu ve Irak"ta hakim olan kuzeni Hülagu ile rekabete girişir. Onun kendi hakimiyet alanlarına nüfuz etmesine izin vermez, Kıpçak asıllı Melik Zahiruddîn Baybars"ın başında olduğu Mısır Memlüklü Devleti ile ilişki kurar. Elçiler ve tüccarlar aracılığıyla bu ilişki gelişir. 1262 yılına geldiğinde İslâm"ı kabul ederek Müslüman olur. Bundan sonra, Altın Ordu Devletinde Müslümanlık yayılma gösterir. Özellikle, Kafkasya"dan Dobruca"ya uzanan sahil bölgelerinde İslâmiyet iyice yayılarak yer eder. Payitaht olarak Berke Saray şehrini kuran Berke Han, 1266"da vefat eder.

Berke Han"ın Müslüman olmasının ardından Kırım ve Deşt-i Kıpçak"ta Müslümanlığın yayılmasında en büyük rolü ünlü mutasavvıf Sarı Saltuk oynar. Bu tarihlerden sonra Altın Ordu Devleti, gücünü sürdürür ve Mısır başta olmak üzere diğer İslam beldeleri ile ciddi ticari, ilmi ve siyasi ilişkiler geliştirir.

Altın Ordu Devleti, kısa zamanda ilim ve ticaret merkezi halini alır, Akkirman, Kefe vs. bölgelerde önemli din alimleri yetişir. Osmanlı döneminde ise, Sultan II. Murad devrinde Edirne"ye gelen Şerefuddin bin Kemaleddin Kırımî, Şeyh Alaaddin Ali El-Kefevi El-Halveti"den başlayarak, Kırım"dan çok sayıda tanınmış din alimi ve mutasavvıf yetişir. Timur"un Anadolu ve Kafkasya"ya seferler yaptığı dönemlere gelindiğinde Altınordu Devleti hanedanı içinde taht kavgaları baş gösterir. Bundan istifade ederek buraya sefer düzenleyen Timur, Altın Ordu Devleti"nin güney"deki topraklarını işgal eder ve bu devleti dağıtır. Moskova dahil devletin kuzey bölgeleri zamanla kopar. Devlet, Kırım Hanlığı şekline gelerek küçülür. 15. yüzyıl sonlarına gelindiğinde; gerek hanlık içindeki taht kavgaları, gerekse kuzeyden gelen saldırılar bu hanlığı iyice zayıflatır. Bu dönemde Osmanlılar, Sadrazam Gedik Ahmed Paşa idaresinde deniz seferleri düzenler. Gedik Ahmed Paşa 880/1475 tarihinde Kırım seferine memur edilir. Burada Timur"un seferlerinin oluşturduğu kargaşada, Cenevizlilerin eline geçen Kefe, Azak ve Menkup kalelerini zabteder. Hatta Cenevizlilerle işbirliği yapan Kırım Giray hanını Menkup"te esir ederek İstanbul"a getirir. Kırım Fatihi ünvanını alır. (bkz.Osmanlı"da İlk Arnavut Sadrazam, Gedik Ahmed Paşa Müfid Yüksel, http://mufidyuksel.com/) Kırım Hanı Hacı Giray"ın vefatı üzerine yerine geçen oğlu Benli Giray"a karşı amca ve biraderleri muhalefet edip mücadeleye kalkarlar. Benli/Mengli Giray, mağluben Menkup kalesine kaçarak Cenevizlilere ilticâ eder. Osmanlı"nın maksadı, cenub sahilini elde ettiği Karadeniz"in şimal sahilini de alarak bu denizi kendi gölü haline getirmekti. Gedik Ahmed Paşa, Cenevizlilere sezdirmeden gizlice tadârik yaparak ansızın Kırım yarımadasına hareket edip bazı kaleleri zapt eder. Bu mühim iskeleler vasıtasıyla Cenevizliler ticaret yapıyorlardı. Menkup kalesinde esir edilen Benli Giray, İstanbul"a getirilerek Harem-i Hümayun"a alındı. Bilahare Kırım umerasından biri İstanbul"a gelip Mengli/Benli Giray Han"ın Kırım tahtına oturmasını padişahtan istirham eder. Bu suretle Benli Giray Han Osmanlı Devletinin himayesi altında 890/1485 tarihinde Kırım Hanı olmuştur.

Bu dönemden itibaren Kırım Osmanlıların himayesine geçer, ta ki 1774 Küçük Kaynarca Anlaşması"na kadar.

Devam edeceğiz.

10 yıl önce
Kırım"daki olaylar, dünü bugünü -1
6,6 mı 6,9 mu? İzmir depreminin gerçek büyüklüğü hangisi?
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…