|
Mehdiyet meselesi ve darbe-1

Mehdilikle ilgili rivâyetler Hadis kaynaklarında, “Eşrâtu's-sâ'a/Kıyâmet Alâmetleri” ile ilgili rivayetler meyanında yer almıştır. Bu hususta İbn Maceh, Ebu Davud, İmam Ahmed'in Müsned'i ve Tirmizi'deki hadis rivayetleri başta gelmektedir. Hatta, Ebu Nu'aym El-İsfahânî'nin (Vefatı: 430/1038-39) Hilye'sinde Mehdi ile ilgili birçok rivayet yer almıştır. (Ebu Nu'aym, Ahmed bin Abdillâh El-İsfahânî, Hilyetu'l-Evliyâ ve Tabakâtu'l-Asfiyâ, Cilt. 1-11, Dâru'l-Fikr, Beyrut-Lübnan, 1996) Beyhaki'nin Delâil'inde Mehdi ile ilgili bir bâb yer almaktadır. Mehdi ve şahsiyeti ile ilgili rivayetler, Hz. Peygamber'in (S.A.V) gelecek/istikbaldeki hadiselerle ve kıyâmet alâmetleri ile ilgili hususlar , Deccal ve İsa (a.s)'ın âhir zamanda zuhuru vs. meyanında zikredilmektedir. Ayrıca, bu husustaki rivayetleri havi günümüze değin birçok kitap, risâle bile kaleme alınmıştır. Bu konuda elimizde kopyası bulunan en eski yazma eser hicri 4. Yüzyıl başlarına ait Şâm Zâhiriye Kütüphanesinde bulunan yazma risâledir. (Risâletun Fi Alâmâti's-Sa'a).



Yıllar önce İmam Abdurrahman Celâleddin Es-Suyûtî'nin (Vefatı: 911/1505) bu husustaki iki risâlesini/kitabını (El-Arfu'l-Verdî Fi Ahbâri'l-Mehdî ve Kitabu'l-Keşf An Mucâvezeti Hazihi'l-Ummeti'l-Elf) Türkçe'ye çevirmiştim. İmam Es-Suyûtî El-Arfu'l-Verdî adlı eserinde, Mehdî ile ilgili Ebu Nu'aym'ın Hilyetu'l-Evliyâ'sında Mehdî ile ilgili hadis rivâyetlerini telhisan bir bir ele almış ve bir hayli ilâvelerde de bulunmuştur. Eserde bu konuda 257 rivâyet yer almıştır. ( Es-Suyûtî, Celâleddîn Abdirrahman, El-Arfu'l-Verdî Fi Ahbâri'l-Mehdî, Tahkîk: Ebu Ya'la El-Beyzâvî, Beyrut, Lübnan, 2006; Kitâbu'l-Keşf An Mucâvezeti Hazihi'l-Ummeti'l-Elf, Yazma, El-Mektebetu'l-Ezheriyye, Kahire). 16. Yüzyıl Şâfii fukahasının meşhurlarından “İbn Hacer El-Mekkî El-Heytemî (Vefatı: 973/1565-66) “El-Kavlu'l-Muhtasar Fi Alâmâti'l-Mehdiyyi'l-Muntazar” adlı eserinde Mehdiyet ile ilgili rivâyetlerin mânevi tevâtür derecesine vardığını ifade etmekte ve bunların hiçbir şekilde inkar edilemeyeceğini belirtmiştir. İbn Hacer, Mehdî'nin Hz. Fâtima (r.ah) ve Hz. Hasan (r.a) neslinden geleceğini isminin de Muhammed veya Ahmed olacağını, belli bir süre vefatına kadar dünyaya adaletle hükmedeceğini ve bu hususların tevatüre varan rivayetlerle sâbit olduğunu ifade etmiştir. (İbn Hacer El-Mekkî El-Heytemî El-Kavlu'l-Muhtasar Fi Alâmâti'l-Mehdiyyi'l-Muntazar, Yazma, El-Mektebetu'l-Ezheriyye, 4064/53323). 17. Yüzyıl Şâfiî-Kürt ulemâsından, Sâdât-ı Berzenciyye'den Muhammed bin Abdirresul Eş-Şehrezorî El-Berzencî de (Vefatı: 1103/1691) “El-İşâ'a Li Eşrâti's-Sâ'a” adlı eserinde Mehdilikle ilgili hadis rivayetlerinin Mânevi Tevâtür derecesine ulaştığını ifade etmektedir. ( Muhammed bin Abdirresûl El-Hüseynî Eş-Şehrezorî El-Berzencî, El-İşâ'a Li Eşrâti's-Sâ'a, Yazma, El-Mektebetu'l-Ezheriyye, 1667/924524; Tahkîk: Muvaffak Fevzî El-Cibr, 2. Baskı, Dâru'l-Hicre, Şam, 1995). Bu rivâyetlere göre, âhir zamanda Hz. Fatimatu'z-Zehrâ (r.ah) neslinden bir zât zuhur edip, dünyayı adaletle dolduracaktır. Bunun dışında Ali bin Sultan El-Kârî, Tefsir Sahibi Muhammed bin Ali Eş-Şevkânî gibi zatların bu hususta müstakil risâleleri mevcuttur. (Alî bin Sultan Muhammed El-Herevî El-Kârî, Risâle Fi Mehdiyyi Âl Resul, El-Mektebetu'z-Zâhiriyye; Muhammed bin Alî Eş-Şevkânî, Et-Tavzîh Fi Tevaturi Mâ Câe Fi'l-Muntazar Ve'd-Deccâl Ve'l-Mesîh) Mehdiyet/mehdilik konusu günümüze değin çok fazla tartışıla gelmiş. Özellike, Şia/İsna Aşeriye mezhebinin temel akaidini teşkil etmektedir. 12. İmam, İmam Muhammed Mehdi bin Hasan El-Askeri'nin vefat etmediği, Gaybubet-i Kübra'da olup, âhir zamanda zuhur edeceği hususu İsna Aşeriyenin temel akideleri arasındadır. Ehl-i Sünnet'e göreyse, Mehdilik hususu akideye/imana taalluk eden bir husus olmayıp, âhir zamanda zuhur edecek ve dünyayı adaletle dolduracak, Ehl-i Beyt neslinden bir zat olacağının hadislerde haber verilmesi suretinde olduğu kabul edilir. Bu haseble, Ehl-i Sünnet inancında ve fıkhında Mehdi'yi beklemekle alakalı bir vazife-i/farize-i diniye mevzu-i bahis değildir.



Mehdiyet meselesi ile ilgili rivayetlerde, Ehl-i Sünnetin ekserinin kavline göre, sahih ve hasen sahih rivayetler de mevcut olduğu kabul edilmektedir. Ancak, asıl itibarıyla ahir zamana ait, müstakbele ilişkin bu haberler akâide, kelâma taalluk eden bir husus olmayıp aslında istismara da açık olmamasına rağmen, tarihte çok fazla istismara maruz kalmıştır. Çeşitli zamanlarda, İslam dünyasında Mehdiyet hareketleri/ayaklanmaları eksik olmamıştır. Tarih kitaplarımız sahte mehdi hareketleriyle doludur. İbnu'l-Esîr'in “El-Kâmil Fi't-Târih”, Sıbt İbnu'l-Cevzî'nin “Mir'âtu'z-Zamân Fi Târihi'l-A'yân” adlı tarihlerinde bunun bir çok örneğine rastlanmaktadır. Osmanlı döneminde Osmanlı idaresi zaman zaman bu tür gailelerle uğraşmak durumunda kalmışlardır. Özellikle, Mühimme Defterlerine bakıldığında bunun ilginç örneklerine rastlamamak mümkün değil.



Bir kısım şahsiyetler, zaman zaman Mehdiyet ile ilgili rivayetleri kendi şahıslarına hamlederek Mehdiyet hatta Mesihlik davasında bulunmuşlardır. Bazıları gerçekten buna inanarak bu davada bulunmuşken, bazıları da art niyetle bu rivayetler üzerinden dinde tahrip hareketleri oluşturmuşlardır. Bu konuda hüsn-i zann ile başlayan Mehdiyet/Mesihlik hareketleri de sonradan büyük zararlara yol açmış, hüsranla neticelenmiştir.



Mehdiyet hareketine kalkışanların ve toplumda karşılık bulanların bir kısmı bu husustaki rivayetleri kendine hamletmek ile yetinirken, diğer bir kısmı bu hususta bir neticeye ulaşmaya matuf güç elde etmek/devşirmek için gizli ilimlere/havas ilimlerine sarılmışlardır. Hatta bu konuda Şeyh Ahmed El-Bûnî'nin Şemsu'l-Maârif kitabındaki Vefkleri bu yönde kullanmaya kalkışmışlardır. Bu konuda Gizli ilimlere/havas ilmine sarılanların çoğu zamanla ezoterizme, sihir/büyüye kayarak Dinin esas dairesinin, Şer'-i Şerif'in dışına çıkarak farklı zeminlere, İslâm'dan farklı inançlara kaymışlardır. Kendini Mehdi zannetme zaafı bazen o kadar uç noktalara vardırılır ki, bir kısım akıl hastalarında da bu vâkıa sıkça görülmektedir. Bir zaman Medine-i Münevvere'de mukim 20'yi aşkın Mehdi adayı/namzeti bulunmaktaydı. Hatta kendisinin Mehdiliğine bir şekilde kâil olup zuhur edeceklerine inanan bazıları, bu Mehdi adayları, Mehdî'nin Medine-i Münevvere'de zuhur edeceğine ilişkin rivayetleri esas alarak, ileride zuhur etmek için Medine-i Münevvere'ye hicret ederek orada mücâvir olurlardı.



Devam Edecek

#Mehdiyet
#Kıyâmet Alâmetleri
#Ehl-i Sünnet
8 yıl önce
Mehdiyet meselesi ve darbe-1
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi