|
Militan Protestanlık ve Libya"daki olaylar-1

Batı"da özellikle son dönemlerde İslâm ve İslam"ın mukaddes değerlerine ve inançlarımıza sık sık hakaret ve saldırılar gündeme gelmektedir. Karikatür krizi, Kur"ân-ı Kerim"in yakılması olayı derken, Hz. Peygamber"e (S.A.V) hakaret içeren film ile yine çok ciddi gerilim söz konusu olduğu gibi Libya"daki konsolosluk saldırısından başlayarak kanlı olaylar birbirini izledi. Olayın ABD başkanlık seçimleri ile olan ilgisi üzerinde bir hayli duruldu ki, gerçekten de bu anlamda ciddi bir bağlantı sözkonusudur. ''Arap Baharı'' olarak nitelenen olaylar zincirinin özellikle Suriye"de geldği nokta uluslararası büyük bir krize dönüşme eğilimi göstermesi bunun ABD seçimlerine yansıması, Obama ile Neokon olarak adlandırılan ekip arasındaki gerilimlerin tümü bununla ilintilidir.

Ancak burada en fazla dikkat çeken husus, bu defaki hakaret ve saldırı olayında bir kısım Protestanlaşmış Mısırlı Kıpti kökenlilerin oynadığı roldür. Mısır"da Kıptiler öteden beri İskenderiye Patrikliği olarak müstakil bir Ortodoks kilisesine sahip olup Hz. Peygamber"in (S.A.V) İskenderiye"deki Kıpti Reisi Mukavkıs"a gönderdiği mektuptan beri Mısır"da Kıptillerle Müslümanlar arasında bugüne uzanan bir barış ortamı sözkonusudur. Kadim Kıptî kilisesi gerek Hz. Peygamber (S.A.V) gerekse Hz. Ömer devrinde Hristiyan topluluklara verilen ahidnâme/emannâmelere dayalı olarak varlığını ciddi olarak günümüze değin sürdürmüştür.

Ancak son birkaç asırdır Batı Avrup"anın yükselişi ile önceleri Katolik kilisesinin, sonraları Protestan kiliselerinin Doğu Hristiyanlarına, Ortodoks-Kadîm Hristiyan topluluklarına yönelik müdahaleleri önemli rahatsızlıklara yol açmış, islam dünyası içindeki gayr-i müslim toplulukların ve Müslümanların çok fazla sıkıntı ve acılar çekmesine sebebiyet vermiştir

Zaten 18. yüzyıldan itibaren Osmanlı ve İslam âleminde yaşayan Hristiyan tebaa (Ehl-i Zimmet) Batı dünyasına iyice açılmıştı. Beyrut; İstanbul, İzmir, Selânik, Atina, Kahire gibi merkezlerde açılan misyoner okulları, batılı ülke sefaretleri, Hristiyan tebaanın Batı"ya açılan pencereleriydi. Aynı dönemler, Katolik ve Protestan misyonerlerin Hristiyan tebaa üzerinde bir hayli etkisini artırdığı dönem oldu. Hatta protestan ve katolik misyonerlerin çalışmaları zaman zaman Hristiyan tebaa arasında ciddi sürtüşmelere de neden olmaktaydı. Örneğin, Ermeni nüfus içinde katolikliğe geçenlerin sayılarının 18. Yüzyıl sonlarında artış göstermesi Ortodoks Ermeni Patrikliği"ni bir hayli rahatsız etmiş, sürtüşmeler zamanla Osmanlı hükümetine intikal etmişti. Hatta, Ortodoks Ermeni Patrikliğinin isteği doğrultusunda, bir kısım Katolik Ermeniler İstanbul"dan sürgüne gönderilir. Katolik nüfustaki bu çoğalma ve düvel-i muazzamanın baskısı sonucunda, Osmanlı hükümeti, Ermeni Katolik Kilisesinin ve Cemaatinin varlığını 1830"da resmen kabul eder. (Beydilli, Kemal, Recognition of The Armenian Catholic Community And The Church In The Reign of Mahmud II., Harvard University Press,1995; J. Tcholakian, Mgr. Hovhannes, L"Eglise Armenienne Catholique En Turquie, Istanbul 1998). Seyyah kılığında Osmanlı topraklarını dolaşan özellikle İngiliz ve ABD"li Protestan misyonerler, Ermeni ve Asurî-Süryanî toplulukları üzerinde çalışmalar sergilerler. (Kinneir, John Macdonald, Journey Through Asia Minor, Armenia And Koordistan, London 1818; Smith, Eli, Researches in Armenia Including A journey hrough Asia Minor, And into Georgia And Persia With A visit To The Nestorian And Chaldean Christians of Oormiah And Salmas, Boston, New York 1833 ;Curzon, Robert, Armenia, A Year At Erzeroom And The Frontiers of Russia, Turkey And Persia, New York 1854; Southgate,Horatio, Narrative of A Tour Through Armenia, Kurdistan, Persia And Mesopotamia, vol. I-II,1840;Ainsworth, William Francis, Travels And Researches In Asia Minor, Mesopotamia, Chaldea And Armenia, Vol.I-II, London 1842; Layard, Austen Henry, Nineveh And Its Remains, A Narrative of Expedition To Assyria, London 1873; Layard, Discoveries among The Ruins of Nineveh And Babylon with Travels in Armenia, Kurdistan And The desert, New York 1875 ) Bu çalışmalar kadim kiliselere sahip olan Asurî-Süryanî toplulukları içinde de sürtüşmelere neden olur. (Perly, Dr. David Barşawm, Asurlar Ve Misyonerler, Çeviren: Şükran Yurdagül, Bet-Prasa&Bet-Proso Nsibin, Södertalje,1992)

Yukarıda belirttiğimiz gibi Osmanlı döneminde önceleri katoliklerin, 19. yüzyılda da Protestan misyonerlerinin yoğun faaliyetleri görülür. Yabancı misyonlara ait okullar bu faaliyetlerin merkezleri konumunda olur. Önceleri İtalyan, Venedik, Ceneviz, Fransız ve İngiliz sonraları ise Amerikan okulları misyoner faaliyetlerinin üssü olur. İlk dönemlerde, Osmanlı sınırları içinde yaşayan, Sırp, Bulgar, Rum, Ermenî, Süryani, Asurî, Kıbtî gibi kadim hristiyan azınlık toplululukları üzerinde faaliyet gösteren bu okullar ve misyonerler zamanla 19. yüzyıl sonunda, Anadolu"daki Alevi- Bektaşî kardeşlerimize yönelip bu kesimi protestanlaştırmaya çalışırlar. Alevî-Bektaşîleri protestanlaştırma çalışmaları siyasi krizlere de neden olur. Osmanlı arşiv belgelerinde buna dair vesikalar mevcuttur.

12 yıl önce
Militan Protestanlık ve Libya"daki olaylar-1
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’