|
Suruç’ta yükselen tansiyon ve DAİŞ
Pazartesi günü Suruç'ta meydana gelen ve 32 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan patlama, nereden gelirse gelsin bir provokasyon eylemi olduğu aşikar. Bununla, Suriye'deki çatışmalar güneydeki illerimizden başlayarak ülke içine taşınmak ve ülkeye belki de söndürülemeyecek bir yangın bırakılmak istenmektedir. Birkaç yıldır süregelen çözüm süreci çok büyük oranda HDPKK çizgisine yaramış olmasına rağmen, bu çizgi gün geçtikçe uzlaşmayı/barışı arama yerine daha da radikalleşip keskinleşmekte, gerilime zirve yaptırmaya çalışmaktadırlar. Oysa ki, ilk defa bu dönemde, geçmişe nazaran çok daha fazla bir serbestçe örgütlenme imkanına sahip olup güçlendikleri gibi, 80 milletvekili ile parlamentoda temsil imkanına da sahip oldular. Bu seviyeye gelmelerine de yol açan en önemli faktör Kürt sorununa ilişkin tüm tablonun, resmin tüm parçalarının bunlarla müzakere edilmiş olmasıydı. Son 4-5 yılda yaşanan en ciddi stratejik hata/sıkıntı da buradaydı. Müzakere edilen tek muhatap haline getirilmiş olmaları başta siyasi kanatta bir “güç zehirlenmesine” yol açmış gözüküyor. HDP'nin barajı aşıp çok sayıda milletvekili ile Meclise girerek siyaset zeminine çekilerek, gerilimin azalıp normalleşmeye doğru yol alacağına ilişkin öngörü ve önerilerin hiç de sağlıklı olmadığı yaşanan hadiselerle görülmüştür. Zira, HDP şemsiyesindeki siyasi kanadın, Batı Avrupa diasporasındaki şahin odaklar ile Kandil'in kontrolünden pek dışarı çıkamadığı, sivil-siyasal insiyatif sergileyemediği müşahede edilmektedir.

Burada, tansiyonun yükseltilmesine en fazla fırsat veren olguların başında DAiŞ/IŞİD gelmektedir. Kuzey Suriye'de, geçen yıl Kobani'de meydana gelen çatışmalarda IŞİD'ın baş rolde olması, algı kırılma ve operasyonlarına müsait bir zemin oluşturdu. Daha önceki bir kısım makalelerde IŞİD/DAİŞ ile ilgili uzunca değerlendirmelerde bulunmuştuk. O yüzden burada tekrarına lüzum görmemekteyiz. Ancak, sorunun neredeyse çıkmaza girmesine sebep başlıca amillerden olan IŞİD faktörü bu yöndeki olumsuz fonksiyonunu bütün hızı ile icraya devam etmektedir. Kilis'te olan olaylar da bunun bariz bir göstergesi. Türkiye'nin F-16 uçaklarıyla gerçekleştirdiği hava operasyonları ile cevap verdiği olayların Seyri de önemli. Azez –Cerablus hattında oluşturulmaya çalışılan sınır-ötesi güvenlik hattının; Batı, PYD ve IŞİD kıskacındaki bölgede nasıl bir etki oluşturacağı önümüzdeki günlerde/aylarda belirginleşecek.

Geçenlerde, BM'de IŞİD ile ilgili toplantıda Arjantin'in bayan Devlet Başkanı Cristina Fernandez'in konuşması bir hayli dikkat çekiciydi. C. Fernandez bu konuşmasında ABD'ye, Obama'nın huzurunda çok ağır ithamlarda bulundu. Kısaca Fernandez “Suriye'de Arap Baharı'nı başlatıp önce, Devrimci diyerek Esed'e karşı muhalifleri desteklediniz, şimdi ise bunları Radikal terörist olarak nitelendirip savaş açıyorsunuz. El-Kâide'yi gerekçe göstererek önce Afganistan, sonra da Irak'ı işgal ettiniz. Şimdi bu iki ülke çok ağır şartlar içerisinde boğuşuyor. Burada IŞİD/DAEŞ'e karşı bir BM/UN kararı çıkarmak üzere toplandık. Oysa IŞİD/DAEŞ'in bazı BM/UN Güvenlik Konseyi üyesi ülkelerin gözetiminde dostları tarafından kurulup beslendiğini herkes görüyor. IŞİD/DAEŞ ve El-Kâide'nin elindeki silahların izini kim sürebilir. Süper güçler dost ve düşman kavramını çok kolay bir şekilde değiştirebiliyor. Bir süre sonra, teröristler dost, dostlar terörist olabiliyor. Orta Doğu'da bir terörizm canavarını siz oluşturdunuz. Ve bu canavar artık kontrolünüzden çıktı. “ diyordu. Arjantin Devlet Başkanı'nın bu açık/sansürsüz konuşması ABD başta olmak üzere büyük devletlerin öteden beri Orta Doğu'daki politikalarını özetleyip resmetmekteydi. Sykes-Picot'un oluşturduğu statükonun sona erdirilmesine haritaların yeniden şekillendirilmesine karar veren güçler bölgeyi çok daha kanlı bir sürece götürüyor. Bu bağlamda, “Üst Akıl” tarafından ortaya çıkarılan bir kanlı örgütün üstlendiği işlev varlığı kadar korkutucu. Irak'ta Kürt bölgesini, Suriye'de de PYD ve Kobani'yi hedef alarak ilerleyen DAEŞ/IŞİD, Kürtlerle diğer tüm Müslüman halkları kanlı bıçaklı hale getirecek eylemlere imza atıyor. Üstelik bunu bünyesinde bulundurduğu çok sayıdaki Kürt militanla gerçekleştiriyor. DAEŞ/IŞİD, bölgede İslam aleyhinde çok yönlü bir fonksiyon icrâ etmektedir. DAEŞ'in Hârici/Tekfirci-Selefi itikâdi temelleri bunun en başlıca elverişli zeminini oluşturmaktadır. Hârici gelenek ve Soğuk Savaş dönemi ideolojik şiddet anlayışının bileşkesinden tevarüs ettiği şiddet eylemleri ile Dünya kamuoyunda İslam'a karşı olumsuz bir imajın yayılmasına hizmet etmektedir. Diğer taraftan, Seküler Kürt militan grupları (PYD/PKK, YPG) ile sözde İslâm adına karşı karşıya gelerek, bu militan-seküler, Din karşıtı grupların İslâm ve Müslümanlar aleyhindeki propagandalarına bol bir malzeme sunmaktadırlar. Ayrıca; IŞİD PYD/PKK'nın olası karşıt eylemlerine, özellikle dindar Kürtlere yönelik, Kürt kamuoyu nezdinde meşruiyet algısı oluşturmaya hizmet etmektedir. Bu şekilde HDPKK/PYD çizgisi Kürt kamuoyunda baskısını artırıp alan hakimiyetini gün geçtikçe güçlendirme imkanı bulmaktadır. Yanı sıra, PKK/KCK'nın, Kandil'in çözüm sürecinin bittiğini ilan etmesinin başlıca malzemesi/bahanesi oldu. IŞİD, Orta Doğu'da İslâm'a karşı korkunç bir algı operasyonunun en önemli aracı olarak kullanılmaktadır. Bu algının neden olduğu/olacağı çatışma ortamı ve dökülen/dökülecek kanlar daha büyük bir belirsizliğe/kaosa işaret olarak değerlendirebiliriz. Bir yandan, Rojava ve tüm Kuzey Suriye'de PYD'ye alan hakimiyeti sağlamak, hedeflenen koridoru tamamen açmak diğer yandan Kandil'in de tazyiki ile kademeli olarak Irak Kürdistan'ında Barzani yönetimini zayıflatmayı hatta sonlandırmayı amaçlamaktadırlar. Muhtemelen, Türkiye'nin de bu kaosun içine güney illerinden başlayarak çekilip, ülkenin iyice istikrarsızlaştırılması hedeflenmektedir. Böyle bir durumda Türkiye'nin atacağı stratejik/siyasi adımlar, manevralar hayati önem kazanmaktadır.
#Suruç saldırısı
#ışid
#Orta Doğu
9 years ago
Suruç’ta yükselen tansiyon ve DAİŞ
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle