|
Zor bir dönemeç

Türkiye çok zor bir dönemecin eşiğinde. Son birkaç yıldır gelişen olaylar, Ortadoğu ülkelerinde Arap Baharı ile gelinen trajik nokta kolaylıkla aşılamayacak sorunlar yumağının içinde olunduğunu aşikar bir surette göstermektedir. Birkaç aydır içeride operasyonlarla tırmanan krizle birlikte sorunların çözümünün gittikçe zorlaştığı görülmektedir.

Adeta bıçak sırtı bir konumdayız. Hadiselerin seyri iyice belirsizliğe doğru yol alıyor. Gerçekten eski askeri vesayetin yerini başka bir vesayet mi dolduruyor? Ortada yargı sistemi üzerinden eskisinden daha tehlikeli bir vesayetin oluştuğu ve bunun siyaseti tümü ile esir alacağı ileri sürülüyor. Diğer tarafta ise, Türkiye"nin Suriye başta olmak üzere son yıllardaki Ortadoğu politikasının tümü ile tıkanma noktaları oluşturduğu ve uzun vadede ülke ve bölge çıkarlarını tehdit edici boyutlara ulaştığı iddia edilmektedir. Bu anlamda gerçek olan, ciddi bir gerilimin var olduğu ve kavganın boyutunun çok daha ötelere taşınacağı... Karşılıklı güvensizlikle başlayan kriz, zamanla tarafların birbirlerince imha edileceği kaygısına dönüşerek tırmanışa geçti. Özellikle sosyal medya, kavganın kızıştırılma arenası olarak kullanıldı. Ve artık uluslar arası güç odaklarının da buna gittikçe dahil olması ile başkaca vahim bir boyut kazandı.

Burada, haklılık veya haksızlık zaviyesinden ziyade, krizin olası sonuçları üzerinde düşünmekte fayda var. Zira, olay, haklılık-haksızlık boyutunu aşmış durumda. Ülkenin ve coğrafyanın geleceğine yönelik olası olumsuz etkileri düşünüldüğünde korkunç bir tablonun önümüze çıkacağı ihtimali bile ürkütücü. Ümmetin/Müslümanların kendi içindeki sorunları çözme kabiliyetinin nerede ise birkaç asırdır önemli ölçüde kaybolmuş olduğu ve sürekli sorunların uluslararasılaştırılıp, olaylar iyice abartılıp büyütülerek çözümünün zorlaştırıldığı hususu ümmetin sürekli tekrarlanan bir gerçeği. Kavga eden güç odaklarının gelişen olayları abartıp büyüterek, ecnebileri davet edercesine sorunlara dahil etmeleri alışkanlık arz etmiştir.

Son olaylarda, önceki yazıda değindiğimiz, operasyonlarda dış güçlerin etkisi, başbakan Tayyip Erdoğan"ın hedef alınması konusu bir yana bırakılacak olursa, ülke içinde de hiç de iyi niyet taşımayan bir kısım çevrelerin öteden beri bu kavgaya zemin hazırladıklarının iyice farkına varabiliyoruz. Eski hesaplar peşindeki bazı grupların, olayların tırmandırılmasında paylarının olduğu açık. Bu konuda geleceği öngörmeden, birtakım eski hesaplar üzerinden hareketle reflekslerin gösterildiğini gözlemliyoruz.

Siyaseti bertaraf edebilecek, ülkeyi kaosa sürükleyebilecek bir vesayet/tehdit olduğu takdirde bunun zararlarından emin olmak için tedbirlerin alınması, kararlılıkla üzerine gidilmesi gerekir tabiî ki. Ancak, öncelikle böyle bir yeni vesayetin oluşup oluşmadığının doğru tesbit edilmesi, önem taşımaktadır. Aksi takdirde, ülkede ve ümmet içinde çeşitli toplum kesimlerinde ciddi ve uzun süreli bunalımlara yol açması da kaçınılmaz. Bunların sorumluluk ve vebali de ağır olur. Ülke/ümmet içinde kaos ve hatta kan dökülmesine sebebiyet verecek politika ve tutumlardan olabildiğince kaçınmak sorumluluk bilincine sahip tüm kesimlerin görevi olmalıdır.

Yukarıda belirttiğim gibi, son süreçte gelişen olaylarda, esneklik payı üzerinde düşünülmesi de icab eder. Krizin karşılıklı infaz operasyonları şekline dönüştürülmesi tüm bölgede altından kalkılamayacak ağır faturaların oluşmasına yol açacaktır.

Siyaseti, bürokratik askeri-vesayet dahil siyaset dışı bir takım güç odaklarının, vesayet ve müdahalelerinden masûn hale getirmek ve bundan taviz vermemek son derece önemli ve gerekli. Ancak, vakıanın çok farklı boyutlara taşınarak karşılıklı, büyük çaplı infaz kampanyalarına dönüşmesi altından kalkılamayacak çok daha büyük bunalımlara yol açar.

10 yıl önce
Zor bir dönemeç
Bitti m’ola Şam ilinin hurması
İki Vehhabiliğin savaşı ve Körfez tiyatrosu
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar