|
Deprem ve yine irtica yaygarası

Deprem, "kağıttan kaplan"ı tüm çıplaklığı ile gözler önüne serince, herkes kendisine ait olan parçayı koruma telaşına düştü. Depremin "ilahi bir ikaz" oluşunu ifade edenlerin, zaman zaman maksadı aşan sözler sarfettikleri bir gerçek. Depremden bu yana kendisine ancak dün ulaşabildiğim bir dostum, İstanbul''daki havayı şöyle özetledi. "İnanır mısın, burada insanların başı yerden kalkmıyor. Herkes sessiz ve başı önünde geziyor." Yani kim ne derse desin, insanlar zaten derin bir muhasebe içinde. Haftasonunu deprem bölgesinde geçiren bir güzel insan ise şunları aktardı bize. "Burada yaşananlar gazetelere, ekranlara yansıyanlardan çok farklı. İnsanlar müthiş bir dayanışma içinde. Hayat devam ediyor ve herkes bu tablodan kendi nasibine düşeni alıyor. İnanın, kendimi oradan dönünce sanki umre''ye gidip gelmiş gibi hissettim."

Peki bunların üstüne, kendilerine yönelmesi muhtemel soruların önüne şimdiden barikatlar kurmaya çalışanların tavrına ne demeli? "Depremi şeriat propagandasına dönüştürdüler" yaygarasını koparanların, Türkiye''yi neredeyse 40 yıldır yöneten "inşaat mafyası"nın ve onun üzerine oturan "sistem"in ürünü olmadığını kim iddia edebilir.

Tüm bunların üstüne bir de cehalet ki, dizboyu. Marifeti büyük fotoğraf basmaktan ibaret gazetenin üçüncü sayfasında inanılmaz bir polisiye hikaye. "ALLAH''TAN KORKUN" manşetiyle verilen haberde birbirinden ilginç fotoğraflar ve akıl almaz bir anlatım. Özeti, Darıca''dan hareket eden bir feribotta, dört şeriatçının "Said-i Nursi''nin kitaplarını ve bildirilerini dağıttıkları" ve "halkın onları linç etmek istediği."

Büyük fotoğrafta elde tutulan kitap, belli ki enkaz altından çıkarılmış. Dolayısıyla öyle birilerinin dağıtmak için getirdiği bir kitap olmadığı ortada. İkincisi kitap, öyle fotoğraf altında iddia edildiği gibi Said-i Nursi''ye değil. Yine fotoğrafta açıkçı görülüyor ki, enkaz altından çıkarılan kitap, Zaman Gazetesi tarafından promosyon olarak verilen İslam Fıkhı Ansiklopedisi. Haberle ilgili diğer fotoğrafların anlatılan olayla ilgili doğrudan delil teşkil edecek hiçbir yanı yok. Bir tek bildiri olarak sözü edilen metin var ki, o da Said-i Nursi''nin deprem konusunda söylediklerini ihtiva eden bir sayfanın fotokopisi. Onun da dağıtılıp dağıtılmadığı belli değil, ama yine farzedin ki dağıtılmış olsa, o metinde ne tür bir "zehir saçıldığı"nı anlamak mümkün değil.

Oysa, olup bitenin maddi zincirini takip etmek isteyenler için, cevap bekleyen çok soru var. İnşaat sektörünün gerçek yüzünü deprem ortaya çıkardı. Peki bu kirli çarkın diğer ayaklarını tanımak için hangi depremler beklenecek. Mesela kara paranın can damarı olan turizmi ya da ülkeyi ucuz işgücü pazarına dönüştüren tekstil sektörünü gerçek yüzüyle görmek için ne tür sarsıntılar beklemek gerekiyor? Ya da zaman zaman "Marmara" üzerinden tuhaf tezler üretenlerin, bu olup bitene söyleyeceği birkaç çift söz olmalı değil mi?


25 yıl önce
Deprem ve yine irtica yaygarası
Genel Müdürlerin Makam Aracı Olur mu? Yada Makam Aracı Saltanatında Son Durum Nedir ?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir