|
Bin adam!

İddiaların tümünü, bütün isimleri, her şemayı abartılmış veya kasıtlı buluyorsunuz.

Başlık Ergenekon''sa hiçbir şeye inanmıyorsunuz.

Biliyorum.

Ne Danıştay saldırısı ırgalıyor sizi, ne o kâbus gibi üzerimize çöken bomba evler…

Ne nümayişler, ne Cumhuriyet Gazetesi önünde patlayan bombalar…

Ne ölme öldürme yeminleri, ne kursaktaki darbe hevesleri…

Çünkü siz sadece Susurluk karşıtısınız, Ergenekon değil!

İyi de…

Susurluk skandalının kilit isim Ayhan Çarkın''ın itiraflarına ne diyeceksiniz?

Çarkın tuttu, “Susurluk kazası Ergenekon''u aydınlatan bir lambadır” dedi.

Duydunuz…

Binden fazla adam öldürdüklerini söyledi.

Bin adam!

“Emirleri siyasiler verdi, biz tetiği çektik. Kafamıza göre cinayet işlemedik” dedi.

“Bu Ergenekon ahtapot gibi… Bir eli PKK''da, bir eli Hizbullah''da” dedi.

Daha da önemlisi…

“Ergenekon resmi çok eksik, aktörlerin çoğu dışarıda” dedi.

Daha ne desin!

Başka ne duymak istiyorsunuz!

''Bin adam'' itirafı kanınızı dondurmadı mı gerçekten?

Merak ediyorum…

Susurluk karşıtı, Ergenekon''a nasıl böyle ''kapı duvar'' olur?

O zaman ne olmuştu, şimdi değişen ne?

Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu cinayetleri hakkında bugün ne düşünüyorsunuz?

Cumhuriyet Gazetesi''ne atılan bombaların, o malum evlerde çıkan bombalarla aynı seriden olması içinizi ürpertmiyor mu?

Hrant Dink cinayetine bu kadar mı kayıtsızsınız?

Danıştay baskınını gerçekleştiren zanlının, Ergenekoncularla birlikte boy boy fotoğraflarına bir anlam yükleyemiyor musunuz?

Trabzon cinayetini, Malatya katliamını, ABD Başkonsolosluğu baskınını vicdanınızın hangi kefesinde tartıyorsunuz?

Tam da davanın başladığı gün, Güneydoğu sokaklarında olup bitenlere, kepenk kapattırma eylemlerine ne diyeceksiniz?

Evet, haklısınız.

Ben de iddianamede yer alan tüm isimlerin suçlu olmadığını düşünüyorum.

Bu aşamada kurunun yanında yaşın da yanabileceğini kabul ediyorum.

Mahkeme sonunda varsa adaletsizliğin ortadan kalkmasını diliyorum.

Ama hepsi bu…

Gözümüzün önünde cereyan edenler, ortaya saçılıp dökülenler Ergenekon''un zehirli bir ahtapot olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Ve o;

Önüne gelen her şeyi kırıp, geçiriyor.

Öldürmezse şayet zehirliyor.

Kanlı işlerine darbeli maskeler hazırlıyor.

İş, sanat, siyaset, ordu, akademi ayırt etmiyor.

Hrant''ın ensesinde bir kurşun, nöbetteki polisin kalbinde bir delik, Danıştay salonunda bir çığlık…

Çat orada, çat meydanda karşımıza çıkıyor.

Tetiğe basan el değişse de sistem hiç değişmiyor.

Binlerle ifade edilen faili meçhuller listesi hiç son bulmuyor.

''Vatan millet'' sloganıyla başlayıp, ''rant'' canavarına dönüşen büyük tehlike, artık sokaktaki vatandaşı da tehdit ediyor.

Aksini mi iddia ediyorsunuz?

Söyleyin o zaman, sizin kriteriniz ne?

Ergenekon''u hangi şartlarda, nasıl ciddiye alırsınız?

Yoksa siz hâlâ duruşma salonunun boyutlarında mısınız?

Ya da tuvaletin olmayan sabunun da havlusun da…

Yapmayın ama!

il y a 15 ans
Bin adam!
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi