Tartışmayı önce ABD’nin emekli ve aktif generalleri üzerinden başlatabiliriz. Çünkü Amerikalılar şu sırada bunu yapıyorlar… (‘U.S. Generals Have Been Wrong On Ukraine. We Shouldn’t Be Shocked’, 02/07, D. Davis, 19fortyfive.)
Son olarak, daha 2017’ye kadar Almanya’daki Amerikan ordusunun komutanı olan emekli Korg. Frederick B. Hodges’un New York Times’a (21/06), "Ukrayna kuvvetlerinin yakında Rusya’nın ilerlemesini durduracağını, yaz sonuna kadar kaybettiklerini geri almaya başlayacağını, Ukrayna lojistik durumunun her hafta daha iyi hale gelirken, Rus lojistiğinin bozulacağı"nı iddia etmesi bardağı taşırmış görünüyor…
Gerçekten de öyle; Ukrayna savaşı boyunca emekli general/amirallerin söylediklerini dinleyen, Ukrayna’nın savaşı kazandığına inanabilirdi…
Elbette savaş bitmiş değil ve yönü değişebilir. Gidişatını etkileyebilecek sıra dışı olaylar yaşanabilir. Kimse bunları kestirebilecek bilgilere sahip değil ve olamaz da. Ama son durum, hayatın akışı, sahada Rusya’nın kazandığını anlatıyor…
***
“Bu tutarsız iddialar, politika yapıcıları ve Amerikan kamuoyunu, Ukrayna’yı Rusya’ya karşı savaşı sürdürmeye teşvik etmeye bizi inandırıyor. ABD de, Kiev’e kendisini savunması için kritik silahlar, politik, moral destek sağlamaya devam ediyor”…
Amerikan halkının savaşa inandırılması!..
Pentagon ve NATO’daki Amerikan generalleri ile emekli yıldızlar, Rus askeri dinamikleri, psikolojisi, yenilgisi üzerine düzinelerce palavra dillendirdiler ve bunların içinde yüksek rütbeli askeri istihbarat yetkililerinin Kongre oturumlarında bizzat senatörlere söyledikleri var. Örneğin, Rus askerlerinin komutanlarının emirlerine isyan ederek kaçtıkları gibi.
Bugün iddiaların ezici çoğunluğunun gerçeği yansıtmadığını, gerçeği bozduğunu görebiliyoruz…
***
Peki.. Aynı zaman diliminde televizyon ekranlarına kurulan haritalar üzerinden günlerce hemen aynı yorumları Türk kamuoyuna aktaran emekli generaller?
Kuşkusuz hepsi için yazmıyorum. Bu doğru da olmaz. Onların Amerikalı meslektaşları gibi gerçeği çarpıttmak istediklerini de düşünmüyorum…
Bunun dışında, savaşın Batı’nın ve ABD’nin yeniden yükselişine imkân sağlayacağına, kendi müktesebatları içine yerleşik Batı tortularının etkisiyle birleşerek iç siyasete etki edebileceğini düşünenler de mevcuttu. Kimi “akademisyen ve emekli diplomatların” bunu yaptığına şahit olduk. Ama onlardan bahsetmiyoruz. Bahsetsek, üslubumuz bu olmazdı.
NATO’nun stratejik konsepti ‘dengenizi’ bozar…
Rusya ve Çin’i ‘düşman’ sırasına sokan NATO stratejik belgesi, ABD Kasım seçimlerinin ve Ukrayna savaşının sonucuna göre aylar içinde işlevsiz kalabilir…
Vaad edilen tonlarca para ortada olmadığı gibi, ABD başta bu ülkelerin hepsi ağır iç ekonomik tehditler yaşıyorlar.
Hele Avrupa ülkeleri, Rusya’ya düşman olmaktan zaten mutsuzlar ama bir de Çin’le ilişkilerin bozulacağı korkusundan kâbus görüyorlar.
Bu yüzden Ankara tekrar tekrar, ‘denge politikalarını sürdüreceğiz’ açıklaması yapıyor. ‘Kendi yolumuzdan gideriz’ demektir.
Ha, bir de.. Hâlâ NATO anlaşmasının ‘ruhuna’ atıf yapanlar var…
“Anlaşmanın tarafları, demokrasi, bireysel özgürlük ve hukukun üstünlüğü ilkeleri temelinde bütün halkların özgürlüklerini, ortak miraslarını ve uygarlıklarını korumakta kararlıdırlar” diye…
Oysa NATO, yani ABD, tam da bu değerleri iğfal ederek bütün halkların canına okudu.