Malûm, Moore, Birleşik Krallık’ın eski Türkiye Büyükelçisi. MI6’in başına geçişi, Türkiye olası etkisi hayli konuşulmuştu. Moore’un başka görüşmeleri de oldu mu? Mesela, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan’la görüşme imkânı buldu mu?
İçerik de kimlerle görüşüldüğü de bu tür ziyaretlerin en merak edilen konularıdır. Görüşmelerin resmî duyurularında genellikle birden çok başlık paylaşılır ama gerçekte bir ana başlığa daha çok zaman ayrılır…
TÜRKİYE-AZERBAYCAN EKSENİNİN ‘AL-BENİ’Sİ!..
Ziyaretin gerçekleştiği gün İngiliz Financial Times Gazetesi, “Kafkasya’daki ateşkes, Türkiye’yi Rusya’nın arka bahçesinde bir güç olarak pekiştirdi” başlıklı bir haber yayınladı.
Fakat bu jeopolitiğin ‘albenisi/çekiciliği’ üzerine de yazmak gerekiyor. Çünkü bu, herhangi bir oyuncu tarafından göz ardı edilebilecek bir eksen değil…
Son anlaşma Rusya’nın bölgedeki etkisi, İngilizlerin deyişiyle “hakemliğinin” gücü hakkında fikir veriyor ama yeni jeopolitiği anlamak adına daha fazla bilgiye ihtiyaçları var. Biri, Türkiye-Azerbaycan ilişkisinin “katlanan gücü” hakkında, ikincisi Rusya ile bu ikilinin “işbirliğinin” mimarisi hakkında…
Yine İngiliz matbuatına bakarsanız, Türkiye, Orta Asya’da Rusya’nın 1989’dan beri korumaya çalıştığı dengeyi bozdu ve Ortadoğu’daki Rus hareketliliğine cevap verdi. Bu tam doğru değil. Ankara ve Moskova’nın, örneğin Suriye ve Libya’da gırtlak gırtlağa geldiği çok zaman oldu ama bu kırıcı anlar kontrol edilip, yönetilebildi.
Hatta şimdi de, Azerbaycan-Rusya-Ermenistan üçlü anlaşmasıyla birlikte Suriye’de gelişen kimi olaylar, Türkiye ile Rusya arasında bir “paket uzlaşı” var mı merakını uyandırıyor…
BİDEN FAKTÖRÜ: ABD’NİN TRANSATLANTİĞİ YENİDEN İNŞASI…
Öyle veya böyle, Kafkasya’da yaşanan krizin galipleri ve mağlupları belli. Ermenistan kaybetti. Azerbaycan kazandı. Rusya etkisini gösterdi ve Azerbaycan’la ilişkilerini koruduğu için kazandı. Türkiye’nin de kazandığını söylüyorlar ama “ne kadar”ı anlatamıyorlar…
Bununla birlikte, İngiltere üzerinden Batı’nın Kafkasya ve Orta Asya’ya bakışını takip ederken, Biden’lı ABD’nin nasıl etki yaratacağını da ilave etmek gerekiyor…
Eldeki verilere bakıldığında, Biden’ın, Avrupa, NATO, yani transatlantik işbirliğini tazeleyeceği, yamayıp güçlendireceği kabul ediliyor. Bu da Rusya’nın daha çok hedefe konulacağı anlamına geliyor. Özellikle, Ukrayna, Belarus, Gürcistan, Kırgızistan, Moldova, vb. üzerinden…
Böylesi halde Kafkasya ve Orta Asya tablosunda ortaya çıkan Türkiye-Azerbaycan ekseninin “çekiciliği” ile buna yönelik potansiyel tehdit ve riskler de artıyor…
Türkiye’nin kazandığını söylediğimiz, ‘stratejik puan’lardan biri bu. Yeni eksen çok yönlü, kullanışlı, herhangi bir eğilime entegre olmaya veya sigortasını attırmaya müsait. Hem Doğu-Batı hem Kuzey-Güney yönünde iç-içe geçmiş iki büyük çemberi kontrol ediyor. “Albenisi” buradan geliyor…
Efsanevi İngiliz istihbarat servisinin Türkiye ziyareti bu konjonktürün “çekiciliğine” kapılmış olabilir mi? Biden’ın kazanması ile ortaya çıkan yeni durumla paralel/uyumlu “değişmez Rusya düşmanlığının” girişimi olabilir mi?
Şimdilik bilmiyoruz. Görüntü, Biden dönemiyle uyumlu olabileceği gibi, Londra’nın özgün adımlarından biri olma ihtimalini de barındırıyor. Çünkü İngiltere seçimlerden çok önce Çin, İpek Yolu, Orta Asya, Kafkasya’ya ilgisini artırmıştı. Aynı zamanda, Brexit sonrası ABD ile ticareti baştan kurmayı çok istiyorlar.
Bakalım İngiltere ve Türkiye’nin, ‘güvenlik ve dış politika alanındaki işbirliği’ arayışları nasıl sonuçlanacak?..