|
Kargaburnu…

Atina’yla gerginliklerimizi sıklıkla, ‘kanıksanan’ Türk-Yunan geriliminin farklı biçimlerde tekrarı olarak görürüz. Refleks körelten bir durumdur bu…

Dedeağaç’a Amerikan yığınağı başladığı günlerde, ulusal güvenlik hassasiyetinin parçası olarak, ‘Türkiye’ye yönelik bir askeri vaziyet mi var’ merakı ortaya çıkmıştı. Normaldir. Ama daha çok Rusya içindi. Şimdi somut tezahürlerini Ukrayna ve Doğu Avrupa’da görüyoruz…

Fakat Dedeağaç’ın Yunanistan özelinden daha tatsız bir oyunun açılış hamlesi olduğunu fark etmek gerekiyordu;
‘Batı’nın sınırı çiziliyordu’…
Bugüne gelindiğinde, bir seri yaşanmışlığın aynı sınırı Yunanistan lehine pekiştiren Batı adımlarını görüyoruz.
Sorun Yunan lehine olması değil, Batı planı olması…

***

Kısa süre önce Yunanistan’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilecek NATO tatbikatına TSK da katılacaktı ama fark edildi ki, hedefe Türkiye konulmuş…

İkaza rağmen ‘oyun’ değiştirilmedi ve Türkiye NATO tatbikatından çekildi!
Hem NATO’nun hedefinde olup hem NATO’da bulunamazdınız…

Biliyoruz, Yunanistan artık Amerikan üssüdür ama münhasıran ‘Girit-Suda’ artık F-35’lerin yeni üssü. Aynı zamanda Yunan hükümeti Dedeağaç’ta ABD ile yaptığı anlaşmayı 10 yıl daha uzatmak istiyor ve halkına bunu Türk tehdidi üzerinden satıyor.

Dedeağaç, Avrupa’ya enerji pompalayan liman haline de getirilecek. Büyük LNG üssü kuruluyor. Rum Kesimi de rahatlatılıyor; ABD’nin silah ambargosu vardı, kaldırılıyor. Adadaki İngiliz üslerinin kısmi arazileri de yapılanmaya açılıyor…

Örnekleri kolay çoğaltırız da, özü şu; bunlar Yunan aklı değil. Zaten akıl kuracak halleri de bırakılmadı. Balkanlar, Doğu Avrupa ve Akdeniz’e yönelik bir Batı cephesi bu.

Geçtiğimiz perşembe sevgili Fahri Erenel paşa, Akıl Odası’nda enfes bir başlık attı;
“Rusya’yı askeri, Çin’i ekonomik olarak Akdeniz’de ezme planıdır bu”.
Evet, öyle. Batı’nın sınırı dedik zaten de.. Türkiye sınırın ne tarafında?..

***

Gelelim kargaburnu’nun alt çenesine…

Dişlerine de diyebiliriz, kesiyor; ABD’nin Suriye’deki PKK varlığına askeri, ekonomik, siyasi yatırımı ortada ve hiç azalmıyor, hep artıyor…

Zirvesine hafta içi ulaşıldı; ‘PKK’nın yuvalandığı bölgelere ekonomik muafiyet getirdi. Buraya yatırım yapan-yapacak şirketler Suriye’ye uygulanan yaptırımlardan gayrı tutulacaklar. Ayrıca, DAEŞ’le sözde mücadele koalisyonunun üyelerinden toplanılarak PKK’ya verilen 45 milyon dolar da 350 milyona çıkarılacak.

Para, silah biliyoruz ama artık farklı bir aşamadır ve yine anımsayınız; 16 Nisan’da CENTCOM komutanı bizzat PYD elebaşını ziyaret etmişti, hadi onu geçtik, asıl, Pentagon’un 27 Nisan’da duyurulan 2023 mali yılı belgelerine göre, ABD bordrosundan maaşa bağlanan PKK’lı sayısı 16 binden, 3 bin 500 ilave ile 19 bin 500’e çıkartılmıştı. Bunlara alışılamaz ve fena el yükseltmektir…

Arkasından, Ukrayna’daki harekâtını desteklemek için Rusya’nın Suriye’den asker çekmeye başladığı haberleri geliyor ve İran’ın Rusya’nın boşalttığı üsleri/yeri alacağı, Kuzey Irak’ta da Türk mevcudiyetine saldırıları başlıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri Kuzey Irak’a giriyor!..

Tüm bunlar,
Türkiye’de yaşanan Suriyeli sığınmacılar
tartışmalarından, zamanlamasından bağımsız olabilir mi?..

***

Bu ay içinde ABD ve İsrail ile önemli randevularımız var. 18 Mayıs’ta Dışişleri Bakanı Sayın Çavuşoğlu Washington’a gidiyor. 24 Mayıs’ta da İsrail’e…

Yunanistan Başbakanı Miçotakis de 16 Mayıs’ta Amerika’da olacak ve Başkan Biden’la görüşecek. Kongre’ye de hitap edeceği söyleniyor. Herhalde cümlenin tamamına gerek yok.

Keza, dün Bakan Çavuşoğlu, Suriye’deki PKK varlığına yönelik yeni ABD adımlarını değerlendirdi; “Amerika’nın (Suriye yaptırımlarındaki muafiyetleri) PKK’yı YPG’yi meşrulaştırma çabası olarak görüyoruz”…

Elbette öyle. De.. Bu kararların altındaki imza, aynı zamanda Ukrayna’nın 2013-14’ten beri canına okuyan politikaların da uygulayıcısı, Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşarı Victoria Nuland’a ait. Yeni Türkiye’deydi. Söyledik mi? Geçtik, bu ziyarette söyleyecek miyiz? Yoksa, ‘F-16 parçalarını verecekler galiba’ diye avunacak mıyız?..

Esasen söylenmiş olsa da fark etmiyor. ABD, Türkiye’yi görmezden gelmeyi sürdürüyor ve daha kötüsü bu belli bir planın parçası. Ancak mecbur kaldıklarında/sıkıştıklarında arıyorlar; Rusya ve Ukrayna’nın Türkiye’de buluştuğu, İstanbul uzlaşısının elle tutular hale geldiği zaman aradı Biden.

“Türkler, Zelenski’yi ikna ediyor, Ruslarla barışacaklar” korkusundan.” Ukrayna heyeti Kiev’e döndükten sonra İstanbul metni yırtılıp, atıldı. Zerre şüpheniz olmasın, Amerika ve İngiltere yırttırdı. Moskova’nın ikide bir, “İstanbul uzlaşısı ne oldu” diye açıklama yapmasının sebebi o. Kimin bozduğu görülsün için altını tekrarlayarak çiziyorlar…

***

Türkiye, Suriye ve ABD-PKK ilişkisi konusunda karar vermek zorunda değil! Amerika karar vermek zorunda.
Ankara’nın yapması gereken, ‘kararınız neyse şimdi söyleyin’ demek. Bu aynı zamanda, ‘hazırız” anlamına gelir!

Bu satırlar bağlanırken Cumhurbaşkanı dedi ki, bir; ‘Irak’ın kuzeyinde ne yaptıysak Suriye’de de yaparız’!

Budur.

İki, ‘İsveç ve Finlandiya (NATO üyeliği) için olumlu düşünce içinde değiliz’.

Bu da, ‘planı görüyoruz’ demektir.

‘Ukrayna savaşı yüzünden Türkiye’nin Batı’daki imajı düzeliyor’ zırvasını parlatanlar, Washington’un PKK tercihini yapması karşısında neden susuyorlar biliyor musunuz?

Çünkü Amerika’nın 2023 seçimlerindeki tercihini biliyorlar da ondan!..

#Yunanistan
#Dedeağaç
#NATO
2 yıl önce
Kargaburnu…
Muhafazakâr ve demokrat kimliğin yeniden inşası…
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim