|
Kum saati...

Sıcak iki haftaya giriyoruz.. Hızlı ve uzun paragraflara ihtiyacımız olacak...

Kısa geçmişi, Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları toplantısında Almanya-Fransa-İtalya’nın, Libya’ya her yönden her türlü silah-mühimmat girişlerinin durdurulması için varılan Birleşmiş Milletler kararının gediksiz uygulanması, aksi halde AB’nin de yaptırımlar uygulayabileceği tehdidinden başlatabiliriz...

Hoş, ‘kime uygulayacaklar’ iyi sorudur. S. Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır hatta Rusya’ya mı? Ortaklarına yaptırım mı getirecekler? Onlara yapamadıklarını bize nasıl hayata geçirecekler? Diklenmelerinin karşılığı yok ama yakın tarihli çıkış noktası burasıydı diyelim.. Benzer zamanlı Tobruk parlamentosunun Sisi’yi Libya’ya daveti ve ülkedeki kimi aşiretlerin Kahire’yi ziyaretleri de var...

Libya hükümeti ve onu destekleyen tüm güçlerin sahada, özellikle Sirte’ye yönelik bir askerî harekâta hazırlandığı ve bunun için muhkem yığınaklar yaptığı, “hücum”un an mesesi olduğuna ilişkin tüm gelişmeler zaten cepte...

Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Katar ziyareti ve Emir ile görüşmesinin ardından hem Malta hem Libya bakanlarını Ankara’da kabulü, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun iki günlük Afrika ziyareti (Togo, Nijer, Ekvator Ginesi) başlatması, BAE’nin, Mısır ile Etiyopya arasında gittikçe çetrefilli hale dönüşen ‘Su-Baraj’ krizine vaziyet etme/destek verme karşılığında Libya’ya asker göndermesi için yaptığı baskı, yine Abu Dabi’ye yaklaşık 50 kişilik üst düzey Mısır heyetini-asker/diplomat/siyasetçi-davet ederek onları aynı doğrultuda “ağırlaması”, Fransa Devlet Başkanı Macron’un ABD Başkanı Trump ile bir temas gerçekleştirmesi ve bunu Twitter hesabından, “Dostum Trump’la harika bir Libya görüşmesi gerçekleştirdik” diyerek duyurması, hemen ardından darbeci Sisi ile Başkan Trump arasında bir başka görüşmenin yapılması, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın, “bizim Mısır’la karşı karşıya gelme gibi bir düşüncemiz yok” açıklaması, Cezayir Cumhurbaşkanı’nın, “kabilelerin silahlandırılması gerçekten çok tehlikelidir. Yeni bir Somali olur ki, hiçbir çözüm olmaz” sözleri, ve nihayet Kahire parlamentosunun Sisi’ye, Libya’ya asker göndermesi için yetki veren kararı onaması...

Bu barut.

Şimdi, göz bebeklerinizi mümkün olduğunca büyütün...

Azerbaycan-Ermenistan krizi hatta savaşı! Türkiye’nin, ‘Aklınızı başınıza toplayın, Azerbaycan ne diyorsa o’ mealindeki açıklaması. Çin-İran stratejik anlaşması ve bunun Tahran meclisi tarafından onaylanması. İran’ın Ermenistan’daki rolü! Azerbaycan’ın İran’daki rolü! Krizin, bu rol ve ‘varlığa’ etkisi. İran’da seri patlamalar. Irak ve İran Dışişleri Bakanlarının buluşması. Suriye’de daha doğrusu Şam’da seçimler yapılırken, İsrail’in Şam’ı bombalaması ve diğer bölgelerde de İran varlıklarına saldırılar. Bakü-Erivan arasında çatışmalar sürerken, Sırbistan’dan Ermenistan’a silah yardımı. Ermenistan: ‘Mingeçevir Barajı’nı vururuz’. Azerbaycan: ‘Metzamor Nükleer Santrali’ni vururuz’. Kafkasya krizi. Gürcistan-Karadeniz-Kırım-Balkanlar-Ukrayna hattı. ABD’nin, daha sonra “Türkiye’yi kastetmedim” diyerek masaya sürdüğü, “Türk Akım ve Kuzey Akım ortakları bu projelerden çekilsinler ya da sonuçlarına katlansınlar” tehdidi. Yani bir başka boyutuyla Avrupa Enerji güvenliğini tehdit eden iki olay birden. Tatbikat için Karadeniz’e geçen Amerikan ve Fransız savaş gemileri. Suudi Arabistan Kralı’nın hastaneye kaldırılması. Kuveyt Emiri’nin de sağlık sorunları nedeniyle yine müşahede altına alınması...

Bu da ateş!

Geneli, Libya giydirin.

Geneli, Libya-Akdeniz krizine indirdiğinizde...

Sahanın da masanın da yandığını görürsünüz...

Akışta tek eksik parça ya da az bilinen diyelim, Türkiye-Rusya!..

Kremlin’in bu kadar gelişme içinde en tehlikeli emirlerden birini verdiğini söylemek gerekiyor...

Putin’in sabahın üçünde Savunma Bakanı Şoygu’yu arayarak, “şu an yapılacak” diye verdiği, Batı basınının, “snap-ani ve massive-büyük/çaplı” ifadeleriyle duyurduğu emir, aslında tüm haritaları kapsıyor...

“Rusya’nın Güneybatısı” için 150 bin asker, 414 savaş uçağı ve 106 savaş gemisi, 35 kara,17 deniz üssüyle, Karadeniz ve Hazar’ı merkeze alarak Kafkasların tamamına basan bir tatbikat!..

Ancak Libya özelinde durum, yani Ankara-Moskova hattı, bu satırlar yazılırken başlamamış ama dün iki ülkenin Dışişleri Bakan Yardımcıları ve teknik heyetleriyle Ankara’da gerçekleşen toplantıya sıkışmış halde. UMH’nin de toplantıya katılacağı söyleniyordu. Hatırlanacaktır, 13-14 Haziran’da bu heyetler ilerleme sağlayamadığı için Bakanlara devredilecek dosya tıkanmış, masadan kalkılmıştı. İşte bu görüşmeler devamı olacak. Bakanlar görüşürse anlayacağız ki ilerleme sağlanmıştır ve hatta yeni bir tablo vardır...

Yine anlaşamazlarsa başka masa var demektir. Onun üzerindeki dosyalara bakacağız.

Sahada stresin yükselmesi ve Trablus hükümetinin hava sahasını 15 gün süreyle kapatmış olması kum saatinin çevrildiğini, içindeki kuma ayak basılmaz hale geldiğini gösteriyor...

Sayısız seri gelişmelerin ortasında Türkiye ne yapacak?

Diğerleri bizi de kendileri gibi sanıyorlar.. Oysa şimdiye öğrenmeliydiler. Türkiye’nin dış politikası dünyanın en sade, yalın aklıdır. Bu yüzden hata oranı da çok düşüktür...

Hepsi şudur; “Geçmişinde sömürge ve katliam lekesi olmayan nadir devletlerden biriyiz. Bu gururla kimsenin hakkına göz dikmeyen ancak kendi hakkını da söke söke alan bir ülke olarak hareket etmeye devam edeceğiz”...

Bu.

Hâlâ, “Libya’da ne yapacağız, Azerbaycan-Ermenistan krizinde, Akdeniz’de, Suriye’de Irak’ta, vs. ne yapılacak” diye sorulur mu?

Soruyorsanız, ona da cevap verildi işte; “Son zamanlardaki bazı gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Kimse heveslenmesin, ona da prim vermeyeceğiz”...

#Libya
#Sisi
#Mısır
#Hafter
#Ermenistan
#Azerbaycan
4 yıl önce
Kum saati...
2024 yılında memurlara ödenecek dil kursu yardımı yüzde 84,21 oranında arttırıldı
Kara dinlilerle milletin savaşı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’