|
İki komedi bir dram üzerinden erkek zihniyeti

Tüketimi artırmak, ekonomiyi canlandırmak, acil numaraların ezberlenmesini sağlamak, tüketici hakları, e devlet hakkında bilgi vermek için dizi senaryolarına müracaat edenler; anlatılan hikâyelerin zihinlerde nasıl bir dezenformasyona sebep olduğunun farkında mı?

Kadın cinayetlerinde görülen artış, yeni cinayet haberleriyle birlikte gündemdeki sıcaklığını muhafaza ediyor. Karısından boşanma lafını duyan erkekler ya benimsin ya kara toprağın misali silaha sarıldıkça; devlet yeterli korumayı sağlayamamakla eleştiriliyor.

Erkeklerin kadınlar üzerinde kurdukları tahakkümün iki komedi bir dram üzerinden fotoğrafıdır aşağıdaki satırlar.

Sezona çok hızlı giriş yapan, ilk bölümden itibaren beklenmeyen bir şekilde izleyicide bağımlılık oluşturan; 1960''lı yıllarda geçen hikâyesini üçgen ilişkilerin içine hapsediyor Öyle Bir Geçer Zaman ki. Dizide Osman hariç bütün karakterler üçgen bir ilişkinin içinde hayat bulma çabasında. En öne çıkan da, hikâyeye yön veren Ali Kaptan. Dört çocuktan sonra ''ben hiç aşık olmadım'' diye annesinin omzunda ağlarken, annesiyle birlikte seyirciden de onay ve şefkat dilendi Ali Kaptan. Gelenekseli temsil eden karısını; modern kadının temsilcisi Carolin''le aldatırken; karısını ve çocuklarını kapı dışarı ederken; vazgeçen ve arzu edilen erkek kontenjanındaydı. Cemile''nin her şeye ve şarta rağmen çocuklarının anası olmanın yanında, eski sıfatını çok da kullanma gereği duymadan karısı olarak kalacağına inancı tamdı. Ta ki Balıkçı devreye girene kadar. Gizemli geçmişi ve servetiyle devreye giren Balıkçı, Ali Kaptan''ın kıskançlık damarını kabartmaya yetti. Terk ettiği kadını, terk edilmiş bir kadın olmaktan kurtaran Balıkçı''yı öldürmeye teşebbüse kadar gitti kıskançlık. Vazgeçtiği kadının, kendini beklediğine olan inancı, vazgeçildiğini anladığı an sarsıldı.

İbrahim Tatlıses suikastından sonra hastaneye boncuk misali dizilen; resmi eş yoğun bakım katında, kamuoyunda kabul gören hayat arkadaşı bir alt katta taziyeleri kabul ederken; ilk ve son hayat arkadaşı kafeteryada gözyaşı dökerken; en skandal şekilde başlayan ve biten, telefonun ucunda gizli ziyaretlere imza atarken; bazı erkekler kendi hayatını gözden geçirdi. Hayatındaki kadınların bu kadar medeni bir şekilde bir araya gelip gelmeyeceğini sorguladı. İki medeni insan gibi, erkek egemen zihniyetin son eseri olarak bir sitcoma hayat veriyor. 40''lı yaşlarını süren Nuri azgın teke sendromuna yakalanıp, gönlünü 20''li yaşlarının başındaki kıza kaptırıp, her iki tarafı da medenice idare ederken; her şey yolundaydı. Genç olan evlilik diye tutturunca yaşlısını boşamak kaçınılmaz oldu. Hayatlarındaki her şey yolundayken, evlilik yıldönümlerini kutlamak için dışarıya çıktıklarını zannederken, 20 yıl sonra, sen daha iyilerine layıksın diyen kocanın kendisini aldattığını anladı ve gitti. İlk bölümde anlatılan bu durumdan sonra asıl hikaye Alaçatı''yı terk eden eski eşin dönmesiyle başlıyor. Eski ve yeninin koca çekişmesi şeklinde akan olaylarda; ana omurgayı Nuri''nin eski eşini kıskanması oluşturuyor. Neden sorularını içine gömerek gözü yaşlı terk edilen kadın, başka bir hayata yelken açma ihtimali belirdiği an kıymete biniyor. Eski eşi kıskanma, etrafında erkek sinek görmeye tahammül edememe durumu, komik unsurlar eşliğinde getiriliyor ekrana. Küçük çocuğun minik Polat görünümünde, elini boğazına paralel yaptığı jestlerin, işin biter tehditlerinin kahkahayla izlenmesi bekleniyor.

Paylaşılamayan/vazgeçilemeyen erkek klişesi; sitcomdur, görüntü masumdur, gayet temiz bir Türkçe kullanılmaktadır ne zararı olacak canım denilerek çoluk çocuk seyredilen Yahşi Cazibe''de ayyuka çıkıyor. Efendim hikaye malum, Azeri vatandaşı Cazibe Türkiye''de kalabilmek, TC vatandaşı olabilmek için anlaşmalı bir evlilik yapıyor. Karşı dairede oturan komiser Peker sebebiyle aynı evde oturmaları zorunlu kılınıyor senaryoya göre. Sahte evlilik medeni bir ilişki içinde süre giderken; ikili arasında aşk tohumları yeşermeye başlıyor. Öyle ki zil çalmasa tohum meyve bile verecek! Kıbrıs eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş''ın, senariste, o zil çalmasın artık diyecek kadar beklenti yükseltiliyor.

Erkek egemen zihnin şaheseri senaryoya göre, evde geleneksel, güzel yemek, temizlik yapan, erkeğe her şekil ve şartta anlayış gösteren bir kadın; dışarıda ise sarışın, aptal, modern bir kadın var. Evdeki kadın öteki kadından haberdar ama sineye çekmekte. Öteki kadın, evdeki kadının hizmetçi olduğuna inanıyor her ne hikmetse. Anlaşmalı evlilik yolsuzluk yapmanın, yasadışı bir işin örneği. Değil mi ki taraflardan biri bu evlilik karşılığı para alıyor diğeri de hak etmediği bir şeye hak kazanıyor. Fakat diyelim ki komiser Peker Pekmez baskısıyla aynı evde yaşamak durumunda kaldılar, zamanla aralarında bir sevgi koridoru oluştu, aşka dönüştü. O zaman sürekli aptal yerine konulan, gerçekten de aptal olan Simge''nin mağdur edilmemesi, Kemal tarafından terk edilmesi gerekmiyor mu? Gerekiyor ama terk edemez Kemal. Çünkü Simge Kemal''in patronunun kızı. Patronun böyle bir ilişkiden haberi yokken, kızının terk edildiğini duyması Kemal''in işinden olması demek. İki kadın bir erkek, erkeğin her iki kadından da vazgeçememesi ve kıskanması, her ikisinin hayatında da söz sahibi olması. Bu hikâye ömrünü tamamlayana daha doğrusu reyting kılıcına maruz kalıncaya kadar devam edecek böyle.

13 yıl önce
İki komedi bir dram üzerinden erkek zihniyeti
Vakit nakit midir? - 1
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir