|
Diyemezsin ki diyesin

Bazı insanlar var aşçı olsalar ellerinden bir kap yemek yememek için açlıktan ölmeye razı olursunuz.

Havalıdırlar; hem çok bilirler, hem onlardan başka bilen yoktur. Ateşi onlar bulmuştur, tencerenin keşfi onlara aittir, yağı ilk kızartan onlardır, ilk hıyarı onlar doğramıştır, sanırsınız ki yemek diye bir şey onlardan önce yoktur. Kendilerini insanlığa bir lütuf gibi görür, lokantalarının kapısından giren kişilerin Allah’ın seçilmiş kulları olduğuna inanırlar. Başka yerde yemek yemeye kalkanlar kaliteden, lezzetten anlamaz bedbahtlar sürüsüdür. Diğer bütün lokantalar kirlidir, diğer bütün yemekler bayat, diğer bütün aşçılar üçkağıtçı. Bir onlar vardır dünyada bir de onlara perestiş eden, onlara muhtaç, zavallı karnı açlar güruhu.

Acınızdan ölürsünüz de bu kendini beğenmişliğe su taşımamak için kapılarından girmezsiniz.

Bazı tipler var, şoför olsalar sırf yüzlerini görmemek için gideceğiniz yere yürüyerek gidersiniz.

Direksiyon onların elinde anlam kazanır, vites onlar eline alınca işlevini hatırlar, sinyal onlar verebilsin diye yaratılmıştır, basan onlar değilse ne gaz gazdır ne firen bir işe yarar. Gazlarlar, gazla çalışırlar. Yolcuların hürmeti ve iltifatlarıyla yaşarlar. Ters yöne girecek olsalar yolculardan birisi karşı yönden gelenlere söver, diğeri tabelayı yanlış yapanlara, öbürü şehri böyle çizen mimarlara. Alkışlandıkça havaya girerler, alkışlarının kuvvetine göre koltukları pay ederler yolcularına. Muavin koltuğunda oturan az alkışlarsa arkayı dörtlemeye gönderilir, ayakta iki büklüm olan sağlam şak şakçıysa ön koltuğa terfi eder.

Ayaklarınız şişer yürümekten, dizlerinizde derman kalmaz da bu çirkefi görmemek için binmezsiniz arabalarına.

Bazı cinsler var, şarkıcı olsalar ve siz onların sesinden bir şarkı dinlemediğiniz için ölecek olsanız, dinlemez, nasip buraya kadarmış der, ölümü göze alırsınız.

Ne Mozart’ı beğenirler, ne Itrî’ye kıymet verirler, ne Merâgî mûsikîden anlar nazarlarında, ne Bethooven’ın notadan haberi vardır. Sallarlar; bestecilere, güftecilere, sazendelere, hanendelere, hızlarını alamayıp dinleyicilere. Başkalarını yok ederek var olacaklarını zannederler; başkalarını kötüleyerek iyi olamayacaklarını bilmezler. Seslerini put, müziği puthane eylemişlerdir de farkında değildirler. Her şeyi müzikle tartar, sesle biçerler. Filanca büyük liderdir desen ama enstrüman çalamıyor der aşağılarlar. Falanca doktor kansere deva buldu desen ama sesi detone der başarısını hiç etmeye kalkarlar. Falancanın ümmete çok hizmeti var desen, hor görür, kaç albümü var ki diye sorarlar. Müzik kendilerini dinlemenin değil başkalarını dövmenin aracıdır bunlar için.

İkrah eder, müzikten soğur, ölümü göze alır, dinlemezsiniz bunlardan tek bir şarkı bile.

Bazı insanlar var, aşçı olsalar lokantalarına uğramayacağız, şoför olsalar arabalarına binmeyeceğiz, şarkıcı olsalar müziklerini dinlemeyeceğiz ama bu işler benden sorulur, ben âlimim, ölçüyü ben koyarım, kimin ne olduğuna ben karar veririm diye ortaya çıktıklarında ne yapacağımızı bilemiyor, ne diyeceğimizi kestiremiyoruz.

Aşçı olsalar diyeceğiz ki, senden önce de yemek pişiyordu senden sonra da pişecek, haddini bil. Öyle lokantalar var ki kapısındaki herhangi bir dilenci mutfağa girip, önlüğü bir taksa, sen aşçılığından utanır, dükkânı kapatırdın. Lezzet nedir bilmeyenlere yemek satmaya devam et ama yemeğin ne olduğunu bilenlerin yanında tatsız, tuzsuz, komik bir şey olduğunun farkına var!

Şoför olsalar diyeceğiz ki sen bu yolcuların ve yolcu taklidi yapan trolcüklerin alkışlarına bakıp da kendini yolun sahibi sayma! Yolcuların gazına gelip insanları yolundan etme. Seni yola çıkaranlar, bir tek insan yola gelsin diye ömürlerini vermişken, sen kendi halinde yolda yürümeye çalışanlara kulp takarak, takoz olarak ömrünü geçirme!

Şarkıcı olsalar diyeceğiz ki şarkını söyle, müziğine kıymet ver, ama müziğe tapma, Allah var! Müzik eğlenmenin, fark etmenin, anlamanın araçlarından sadece bir tanesi. Kimisi susarak anlar, kimisi bakarak fark eder, kimisi koşarak eğlenir. Sen söylediğin şarkının, çaldığın enstrümanın, bildiğin notanın adamı olmaya bak.

Allah’ı bizden iyi bildiğini iddia edene gelince, ona Allah’a dair diyecek bir şeyimiz olmadığı için, biz de elimizi açıp bizden iyi bildiğini iddia ettiği Allah’a (c.c.) ona dair bir şeyler deriz. O, kimin kalbinde ne olduğunu, kimin derdinin ne olduğunu, kimin neyi ne için yaptığını; duyar, görür, bilir elbet! Mevlâ kerimdir.

#Mozart
#Itri
#Bethooven
2 yıl önce
Diyemezsin ki diyesin
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti