|
Rüzgâr ne yandan esiyor?

Seçim, kampanya, siyaset, strateji, milletin nabzını tutmak, siyasi iklimi doğru okumak gibi hususların hepsini birden çok iyi bilen kim vardı deseniz, hiç tereddüt etmeden onun ismini söylerim: Rahmetli Erol Olçok. Darbe gecesi köprüde can yongası ile birlikte şehit olan güzel adama rahmet dilerim. Merhum Tuğrul Efendi derdi ki: “Gitme dedim, seni tanıyorlar, hedef yaparlar, gitme! Ama dinlemedi.” Meselenin memleket olduğu yerde, bir sözünü asla iki etmeyeceği zatın sözünü dinlemeyerek, canını feda etmekten çekinmeyecek adamlığı ve cesareti onun bu topraklara olan sevdasının en büyük delilidir. Rahmet olsun.

Merhum Erol abi derdi ki: Seçim iklim işidir. Rüzgar doğru yerden esiyorsa şahane bir kampanya olmasa da olur; ama tersi bir durumda dünyanın en güzel kampanyasını yapsanız yine seçimi kazanmazsınız.

Seçimlere bir yıldan az zaman kala Türkiye’ye tarafsız bir gözle baktığımız vakit rüzgarın Ak Parti lehine esmeye başladığını görüyoruz. Ekonomik sıkıntılara, pandeminin getirdiklerine, global krizlere, enflasyona, döviz kurunun geldiği yere rağmen insanlar son iki ay içinde yönünü tekrar Ak Partiye döndü. Son anketler bu söylediğimi teyit ediyor. Bunun niçin böyle olduğuna dair birtakım sebepler sıralanabilir. Altılı masanın dağınıklığı, kendi içlerinde mutabakat kuramadıklarının anlaşılması, HDP üzerinden İYİ Parti ve CHP’nin üstü kapalı atışmaları, Kılıçdaroğlu’nun adaylık imaları, bu imanın masada beklenen desteği görmemesi hatta aksi istikamette ifade edilen kanaatler, İmamoğlu’nun çuvallaması gibi etkenler kuşkusuz seçmen nezdinde ‘bu işi yaparsa yine Ak Parti yapar’ düşüncesinin gelişmesine sebep oldu.

Sadece bunlar mı? Hayır!

Özellikle dış politikadaki tutarlı, dinamik, alternatif ve artık dünya nezdinde kabul görmeye başlayan sağlam duruş ve bu duruşun Sayın Cumhurbaşkanı’nın karizmasıyla kendine has üslubunda müşahhaslaşması insanlar için her şeye rağmen kime güvenebileceklerine dair bir hatırlama vesilesi oldu. Tahıl anlaşması ve esirlerin değişimi ile başlayan süreç Putin ve Zelensky’nin bir araya getirilebilmesi ile taçlanırsa Ak Parti ilk turda ve zannedilenden daha büyük bir farkla bu işi çözer. Üstüne Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesine gösterilen muazzam ilgiyi de koyduğunuz vakit Erol abinin bahsettiği rüzgarın güçlenerek Ak Partiden yana estiğini görmemek için kör olmak gerek.

Ancak, seçimlere takribi dokuz ay gibi bir süre var. Bu zaman zarfında gerek iktidarın gerekse muhalefetin eylem ve söylemleri çok şeyi değiştirebilir. Seçim sathı mailine girilirkenki hava çok mühim. Son iki ayda bile her şey değişebilir. Muhalefetin şayet seçimi kazanmak istiyorsa yapması gereken çok şey var zira görünen o ki rüzgara karşı kürek çekecekler. İyi bir aday belirlemek, kendi içlerindeki kavgaları bitirmek, seçimlerden sonra eğer kazanırlarsa nasıl bir sistem öngördüklerini seçmene net bir şekilde anlatmak gibi pek çok konuda bir an evvel aksiyon almaları gerekiyor. Bunu yapabilirler mi? Sanmam! Tayyip Erdoğan’a karşı kazanacak adayın nasıl birisi olması gerektiğini iş lafa geldi mi çok iyi tarif edebiliyorlar ama ne öyle birisini bulmak o kadar kolay ne de o kişinin etrafında altılı masanın bütün bileşenlerini kenetleyebilmek. Bu dağınıklıkla Millet İttifakının işi çok zor. Bir tespit ve tahmin olarak şunu da ilave etmeli: Seçimlere gidilirken millet ittifakı hem dağılır hem de kendi içinden bir iki alternatif yapı doğurur. Görünen köy kılavuz istemiyor.

Ak Parti ve Cumhur ittifakı

Cumhur ittifakının bu seçimi kazanmak için bir şeyler yapması gerekmiyor hiçbir şey yapmaması yeterli. Söylem üstünlüğü uzun zaman sonra tekrar iktidarın eline geçmişken, insanlar diğer ülkelere bakıp her şeye rağmen Türkiye’nin iyi gittiğini düşünmeye başlamışken, dış politika Ak Parti lehine güzel sürprizlere gebeyken ve bu suretle seçimlere gidilirken Cumhur İttifakının tekrar iktidar olmak için yelkenleri açıp muhabbetle kendisini rüzgara bırakması yeterli. Muhalefet çok şey yaparsa belki alternatif olacak ama iktidar bir yanlış yapmazsa seçimleri rahat kazanacak gibi görünüyor.

Erol Olçok hayatta olsa ve -hayatta olmaz ama- Millet İttifakının kampanyasını yürütse bu rüzgara karşı yapabilecek bir şey bulamazdı.

Erol Abiden sonra bir türlü istediği kampanyaları yapamayan Ak Parti’ye ise seçimlere giderken onun dilinden söylenecek tek bir cümle yeterli:

Hiçbir şey yapmayın, aman bir yanlış yapmayın ama ille bir doğru yapmak istiyorsanız Milletvekili adaylarını tespit ederken, her ili bir Türkiye gibi görüp, bir ili kaybetmeyi Türkiye’nin kaybına eş bilip, doğru isimleri tespit için herkesten ve her şeyden çok millete kulak verin!

#Ak Parti
#Erol Olçok
#Cumhur ittifakı
2 yıl önce
Rüzgâr ne yandan esiyor?
Erkek hayvanları burma ve kısırlaştırma meselesi
Libya ile Doğu Akdeniz anlaşması
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…