Ekrem İmamson, Türkiye’yi İngilizlere şikâyet etmiş!
Financial Times gazetesine “Erdoğan bir kez daha seçilirse, görevden alınabilirim!” demiş…
*
“Erdoğan bir daha seçim kazanamayacağına göre, endişeye de mahal yoktur…
İBB Başkanımız, yeni dönemde belediye hizmetlerini çok daha rahat yerine getirecektir.”
*
Ezcümle…
Beş buçuk ay öncesine gidersek…
Ekrem Müdafa Bey’in, İngiltere Büyükelçisi ile balıkçıda görüşürken “Türkiye’yi alabildiğine şikâyet ettiğini” tahmin etmemiz güç değildir.
*
Biden “Başkan” seçildiği vakit, Kemal Bey de böyle yapmıştı…
*
Piyonu FETÖ’ye 15 Temmuz 2016’da darbe girişimini yaptırtan, Türkiye’deki demokrasiye ateş açan ABD’nin…
O dönemdeki Başkan Yardımcısı Biden’dı!
*
2020’de Biden’ı tebrik ederken “demokrasi siparişi” veren Kılıçdaroğlu…
*
Şayet, hayalleri gerçekleşir de, Zillet İttifakı iktidara gelirse…
Ankara’nın tüm anahtarlarını Washington’a teslim edecek!
Eh, “Kontrollü Kemal” olmak işte böyle bir şeydir.
Kemal Bey’in biteviye serbest bırakılmasını istediği Mister Demirtaş da bir başka “Kontrollü” siyasidir.
*
Kobani’yi bahane eden Ekim 2014’teki PKK kalkışmasının fitilini ateşleyen Selo Demirtaş’tı.
Bunu yapmadan sadece birkaç gün evvelinde Washington’daydı!
*
“Onursal Başkan” sıfatını taşıyan…
HDPKK’nın eski vekili Mister Kürkçü ise çoktan kaşarlanmış “Kontrollü” bir elemandır.
Üç yıl önce TSK’nın Barış Pınarı Harekâtına ateş püskürürken, Türkiye’yi ABD’sine şikâyet etmişti!
Samanlıkta saklanmasıyla meşhurdur!
Elli sene sonra bile, işte bu kanlı hadisedeki “pek kuşkulu konumunu” ikna edici bir biçimde açıklayamıyor.
*
Kanlı askeri operasyon devam ederken…
Bu üç kişi, Ünye ilçesindeki radar üssünde çalışıyorlardı.
Şimdi, Kızıldere makarasını geriye saralım:
*
Kızıldere’de öldürülenlerden biri olan Ertan Saruhan, bir akrabası aracılığıyla makarna yüklü bir kamyon bulmuştu.
Mahir Çayan, Ertuğrul Kürkçü, Ömer Ayna ve Cihan Alptekin; Aydınlıkevler kavşağının yakınındaki postanenin önüne yanaşan işte bu kamyona “brandalara sarılıp” yerleşmişlerdi.
*
Kürkçü -uzun yıllar önce Niğde Cezaevinde hapis yatarken- o sahneyi Uğur Mumcu’ya şöyle anlatmıştır:
Ertan, o sırada İstanbul’da ele verilmiş olduğu halde kendi hüviyetini gösterip geçti.
Bizim çıkışımızı bilen bir yerden istihbarat almaları gerekirdi ki, bu imkânsızdı…
Bu işi bilen bir arkadaş bıraktık geride; ona bugün de güvenirim. Kötülük yaptığına ihtimal vermiyorum…”
(Uğur Mumcu, Çıkmaz Sokak, Sayfa: 47-48)
Oysa: Makarna yüklü kamyon bilerek/kasten salıverilmişti!
Üstelik kamyona mesafeli bir şekilde refakat ediliyordu!
*
Öncesi de var…
Bir istasyon öncesinde; Mahir’lerin İstanbul Maltepe Askeri Cezaevi’nden kolaylıkla kaçışları da kontrollüydü!
