Eskimolarda kar anlamına gelen elli iki kelime varmış.
Normaldir.
Hayatında en çok ne varsa kültüründe de o vardır.
Arapçada güneşin 29, ışığın 21, suyun 88, yılanın 100, devenin 255 ismi var derler.
***
Doğu 2 aydır kar altındayken gündemde sadece bir iki haberle yer alır ama İstanbul'a kar yağınca ülkenin baş gündemi olur.
Neden?
Çünkü İstanbul'un her ilçesi doğunun büyük bir şehrinden daha büyüktür.
Başka
İstanbul Türkiye'nin merkezidir.
Kar, karnı toka, sırtı peke cebinde harçlığı olana evinde odunu kömürü olana, evi damı çatısı olana zevktir.
Yoksula çile üstüne çiledir.
Evsize spor salonlarında geçici barınma merkezidir.
O yüzden kar dağlarda güzel, şehirlerde çiledir.
***
Doğulu bir vatandaşa batıya neden göç ettin diye sormuşlar.
O da anlatmış: Yılın 3 ayında karla boğuşuyoruz, sonra karlar erime başlayınca 3 ay da çamurla yatıp kalkıyoruz.
Çamurlar kurumaya başlayınca 3 ayda toz altında kalıyoruz.
Geriye kalıyor 3 ay.
Onda da ancak kendimize geliyoruz.
Ben kaçmayayım da kim kaçsın?
Erzurumlu dedeye sormuşlar; Küresel ısınma hakkında ne düşünüyorsun?
Cevap: Vallah kardaş, soban yerini heç bişe tutmir.
Erzurumlu'ya sormuşlar:
Erzurumlu cevaplamış:
Bu kış en soğuk günleri yaşayan Erzurumlunun temennisi: Sibirya soyuhlari gelsede birez ıssınsah! Vola donduh!
Erzurumlu ölmüş cehenneme gitmiş ancak Cehennemin müşterisi çok olduğundan kapı devamlı açılıyor içeriye günahkarları atıyorlarmış.
Erzurumlu sonunda dayanamamış; “Ola gardaş şu kapiyi azıcıh örtünde dalımız (sırtımız) ısınsın”!
***
Mevlana da kar taneleriyle bu yüzyılın insanlarına sesleniyor sanki; Kar taneleri ne güzel anlatıyor birbirine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu.
Kimine göre en delikanlı mevsimdir kış. Yüzüne yüzüne vurur yalnızlığını.
Kar, kimine göre doğanın incisidir. Tüm zarafetiyle misafir gibi gelir ve sessizce gider, vedası da zariftir.
Kimine göre saflıktır, yürek temizliğidir.
Kimine göre Tanrı'nın kirli dünyayı temiz gösterme şeklidir.
***
Kar kristalleri sesi yutarmış.
Kar yağdığında oluşan sessizlik ve huzur ortamının nedeni buymuş.
***
Ben bu söze çok inanırım;
Bu milletin imtihanı başka bir millete yüklenseydi çoktan esaret altındaydı.
Bizim imtihanımız da büyük, yüreğimizde.
İstanbul'un yalnızı, sokakta kalmışı, unutulanı çoktur, o yüzden soğuğu doğuya benzemez.
Rabbim bu karda kışta,
, olmayanlara yardım etsin.
Gün, yardımlaşma ve kardeşlik duygularının azami şekilde kullanma zamanı.
Herkes komşusundan mahallesinden ve çevresindeki ihtiyaç sahiplerinden sorumlu olduğunu unutmasın.
Kış şartlarının ağırlaştığı bir dönemde terörle bu ülkeyi terbiye etmek isteyenler arttıkça Cahit Sıtkı Tarancı'nın memleket şiirini daha çok okumak lazım.
Ne diyor şair;
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
İstiklal Marşı'na korkma diye başlayan Mehmet Akif de şöyle sesleniyor terörden tedirgin olan ve ümitsizliğe kapılanlara;
Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş...
Sesler de: 'Vatan tehlikedeymiş... Batıyormuş! '
Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından,
Tek kol da demiyor bir tarafından!
Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.
Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar...
Uğraş ki: telâfi edecek bunca zarar var.
Feryâd ile kurtulması me'mûl ise haykır!
Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır!
'İş bitti... Sebâtın sonu yoktur! ' deme, yılma.
Ey millet-i merhûme, sakın ye'se kapılma.