Heidelberg Üniversitesi Göç Araştırmaları ve Kültürlerarası Pedagoji Merkezi Almanya'da yaşayan Türk gençleri arasında bir anket çalışması yapmış.
Ankete katılan öğrencilerin yüzde 92'si Almanya doğumlu ve bunların yüzde 85'i ikinci nesil, yüzde 4'ü ise üçüncü nesil.
Çıkan sonuç şu:
Almanya'daki
kendi arasında Almanca konuşuyor.
evde Almanca ve Türkçe'yi birlikte kullanıyor.
evde kardeşleriyle sadece Almanca konuşuyor.
İki dili birlikte kullanan kardeşlerin oranı
okulda arkadaşlarıyla teneffüslerde sadece Almanca konuşurken,
sadece Türkçe'yi kullanıyor.
Araştırmanın değerlendirme kısmında Türkçe'nin okullarda ders olarak okutulması tavsiye ediliyor.
Dilini kaybeden milliyetini de kaybeder, dinini de kaybeder.
*
Devletin yurt dışındaki üçüncü nesil gurbetçilere el atması lazım diyelim ve 55 yıl öncesine gidelim:
iş gücüne ihtiyaç duyan
gibi ülkelerin ardından kapılarını bize de açtı.
O tarihte Türkiye'den Almanya'ya yoğun bir göç başladı.
İlk gidenlerin amacı çalışıp, para biriktirerek Türkiye'ye kısa bir süre içinde geri dönmekti.
Ancak bu grubun çok az bir kısmı Türkiye'ye geri döndü.
Büyük çoğunluğu ailelerini Türkiye'den getirterek Almanya'da yaşamaya devam etti. Almanya
de göçmenlere kapılarını kapattı.
Bugün
, Almanya'da hayatına devam ediyor.
*
1960 ve1973 yılları arasında yani 55 yıl önce Almanya'ya işçi gönderirken yaptığı uyarıları gördüğümde şaşırdım.
İŞKUR tam bir devlet baba gibi davranmış.
O dönemde gurbetçilere yönelik tavsiyeler,
dedirten türden.
“Yabancı memlekette çalışan her Türk işçisi unutmamalıdır ki;
Viyana'lara Tuna kıyılarına kadar giden kahraman ecdadımız elin namusuna dokunmadığı gibi, sahipsiz bir bağdan bir salkım üzüm alsa bedelini kütüğün altına koymuş, bir incir koparsa parasını bir keseciğin içinde ağacın dalına bağlamıştır.
Siz de dedirtmeyeceksiniz.!”
*
“Alman kadınlar Türk'ün kahramanlığını sevdikleri için size nazik ve güleryüzlü davranırlar. Bunu yanlış anlamayın.
"Batı ülkelerinde en kötü karşılanan ve hiç hoş görülmeyen hareketlerden biri, bir kadını herhangi bir şekilde rahatsız etmek, onunla istenmediği şekilde yakınlık kurmaya kalkışmaktır.
"Evli iseniz hiç bir şey, size yuvanızda sabırla sizi bekleyen vefalı eşinizi unutturmamalıdır.”
*
Para biriktireceğim diye gerektiğinden aşağı bir şekilde yaşama
Kimseden öteberi isteme
Muhtaç olsan da belli etme
Başkalarını kendine acındırma
Parayla olacak işleri parasız yapmaya kalkışma
Cimrilik etme
Kışkırtıcılara sırtını çevir
Aileni evini unutma
Evine muntazam mektup yaz, merak ettirme
Sıkıntılarını ailene yazma
Zekanı iyi kullan
İşini çabuk öğren ve en iyi şekilde yap
Bilmediğini sormaktan çekinme
Dikkatsizlik edip, işinde malzeme zayiatına sebep olma
Boş ver diyene uyma
İşyerinde idarecilere ve ustalara saygı göster
Sağlığını koru
Kendine iyi bak
Sarhoş olma
Uyku saatinde uyu
Bayrağını düşün
Bayrağının şerefini hatırından çıkarma
Rengini atalarının dökülen kanlarından aldığını unutma
Dinden imandan ayrılma
*
Yarım asır önce yapılan bu tavsiyelere bugün de hem içeride hem dışarıda iş kadar ihtiyacımız var.