|
Mesleki ehliyet yetmiyor

Küçük bir fâre kocaman bir devenin yularını kapmış gidiyordu.

Deve, kendi huyu, uysal tabiatı yüzünden, onunla yol alıp giderken fâre, kendi küçüklüğünü göremeden:

-“Meğer ben ne müthiş bir yiğitmişim!” diye böbürleniyordu.

Gide gide bir nehrin kenarına geldiler.

Nehri gören fare, kibrinin şaşkınlığı içinde donup kaldı.

Nehirden geçemeyeceğini anlamıştı.



Onun kibrinin farkında olan deve:

“-Ey dağda, ovada bana arkadaşlık eden! Neden durakladın? Haydi, yiğitçe nehrin içine gir” dedi.

Mahcûp düşen fâre, kekeleyerek:

“-Arkadaş! Bu su pek derin; boğulurum diye korkuyorum.”

Deve suyun içine girdi:

“–Ey kör fâre! Su diz boyu imiş, korkmana gerek yok!” dedi.

Akıllanan fâre çaresiz ve mahcûp:

“-Dizden dize fark var. Benimki gibi yüz tane dizi üst üste koysak, ancak senin bir dizin eder.”

Bunun üzerine akıllı deve, fâreye şu nasîhatte bulundu:

“–Öyleyse, gurur ve kibire aldanıp bir daha terbiyesizlik etmeye kalkma; haddini bil!

Sana olan hoş görüş ve müsâmahama kapılıp şımarma. Kendin gibi fârelerle boy ölçüş!”

Fâre: “-Pişman oldum. Şu boğucu sudan beni geçir!” diye yalvardı.

Deve: “-Haydi! Sıçra da hörgücümün üstüne çık, otur! Bu sudan geçmek veya başkalarını geçirmek benim işimdir” dedi ve fareyi nehrin öbür tarafına geçirdi.

Mevlânâ’nın Mesnevî’de anlattığı bu hikâyede fâre; başından büyük işler görmeye kalkışan, kendini başkalarından üstün gören, böbürlenen bir kişinin sembolüdür.

Deve ise sabırlı, tecrübeli, hünerli ve kâmil bir insanı temsil eder.

**

Yalnız hikaye yetmez, tarihte yaşanmış örneklere de bakalım;

Zenginliğine ve makamına güvenenlere, yerini dolduramayanlara, makam ve mevki değiştirdiğinde kendini değiştirenlere, havası değişenlere, küçük dağları kendisinin yarattığını düşünenlere, böbürlenerek yürüyenlere ve konuşanlara, yüksek yerlerdeki alçak insanlara:

Hazret-i Ebû Bekir (ra) halîfe olmadan önce, civârındaki yetim kızların koyunlarını sağıverir, ihtiyaçlarını karşılardı.

Müslümanların halîfesi olduğu zaman, artık hayat şartlarının değişeceği ve bu gibi küçük(!) görünen hizmetlerle ilgilenemeyeceği düşünülmüştü.

Fakat yaşam tarzında değişen hiçbir şey olmadı.

Hazret-i Ebû Bekir, bugünkü deyimle cumhurbaşkanı olduktan sonra da yetim kızların koyunlarını sağmaya ve ihtiyaçlarını karşılamaya devam etti.

Not: Hz Ebu Bekir, yetim kızların koyunlarını sağarken de Mekke’nin en zenginlerindendi.

**

8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde kendisine rol model, örnek, rehber arayıp bulamayanlara;

Hz. Peygamber (sav)’in kadınlara ve hizmetçilere olan nezâketine âit güzel bir anısı;

Bir seyâhette Enceşe adlı bir hizmetçi şarkı söyleyerek develeri hızlandırdı.

Hz. Peygamber (sav) de, hızlanan develer üstündeki hanımların zayıf vücûdları incinebilir düşüncesiyle, hizmetçiyi zarîf bir teşbîhte bulunarak uyardı:

“Yâ Enceşe! Dikkat et, camlar kırılmasın!”.

**

Mütevazılığın ne olduğunu bilmeyenlere;

Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri ile bir müridi arasında geçen muhabbet:

-Efendim, siz su üstünde yürüyormuşsunuz!

-Çöp de su üstünde yüzer.

-Havada uçuyormuşsunuz!

-Kuş da havada uçar.

-Bir gecede Kâbe’ye gidiyormuşsunuz!.

-Bir cin veya şeytan da bir gecede Hindistan’dan Demâvend’e gidiyor.

-Peki senin gibi olmak için ne yapalım.

-Allah Teâlâ’dan başkasına gönlünü bağlama!

**

Gururlu ve kibirli maddi ve manevi makam sahiplerine;

Süleymâniye Medresesi’nden emekli Hadis müderrisi Salih Efendi, ömrünün son demlerinde İstanbul’da Muhammed Esâd Erbilî hazretlerinin yanına varıp elini öper ve ona:

“Araştırdım ve gördüm ki, devrimizin en büyük kutbu şeyhi sizsiniz” der.

Es’ad Erbîlî bu iltifattan rahatsız olur.

-Biz kutub falan değiliz. O sizin hüsn-i zannınız. Der ve bu kez o sorar; Peygamber Efendimiz (sav)’den sonra bu ümmetin en büyüğü kimdir?

-Hz. Ebû Bekir Sıddîk (ra).

-Peki, ona son nefeste imanla ölme garantisi verildi mi?

-Hayır.

-O zaman biz kimiz ki!

**

Bu da iş ortağı arayanlara:

Hocaları hocası merhum Profesör Dr. Sabahattin Zaim hoca derdi ki;

Beraber iş yapacağınız insanlarda iki şey arayın;

Mesleki ehliyet ve ahlaki ehliyet.

Yani tek ehliyet yetmez, iki ehliyeti olanla iş yapın derdi.

#Mesleki ehliyet
6 yıl önce
Mesleki ehliyet yetmiyor
Mülâhaza etmek
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim