|
Yeşil yıkama
Kutuplarda buzların hızla erimesi, Covid19 virüsünün dünyayı esir alması, denizlerin kirlenmesi ile canlı türlerinin azalması, ormanların yangınlarla veya arsa ve tarlaya dönüştürülmek üzere yok edilmesiyle kara hayvanlarının neslinin yok olması, Marmara denizindeki
müsilaj
, betonlaşan şehirlerin aşırı sıcaklarla yaşanmaz hale gelmesi ve son olarak bütün dünyayı kasıp kavuran
yangınlar, seller, depremler.

Bunları hiçbiri birbirinden bağımsız değil.

Hepsi de birbirini tetikliyor.

Rahmet
dediğimiz yağmur bile afete dönüşüyor.

Rüzgar kasırgaya, kar taneleri doluya dönüşüyor.

Neler oluyor sorusunun cevabı çok açık?

Kendi ellerimizle dünyayı yaşanmaz hale getiriyoruz.

**

Kimse bu suçu üstlenmiyor. Herkes bir suçlu arıyor.

Tek parmakla karşıdakini suçlu olarak işaret ederken alttaki 3 parmağın kendisini gösterdiğini fark edemiyor.

Bu çevre cinayetinde herkesin parmağının olduğunu insandan başka herkes biliyor.

Hava bildiği için
kasırgaya
dönüşüyor.
Güneş bildiği için daha fazla
yakıyor
.
Su bildiği için suçluyu taşıyor yatağından ve evlerimiz
sele
kapılıyor.
Toprak bildiği için
cömert
davranmıyor artık.
Toprağın altı çevreyi bozduğumuz için
öfkeleniyor
ve
sallıyor
bizi sürekli.

**

Pandemi süreci ile birlikte
Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin
(EGD) başlattığı toplantılar, konularında uzman pek çok kişi ve kurumların yoğun ilgi ve desteği ile devam ediyor.
Türkiye’de farklı sorunlara yeni bakış açıları kazandırma ve çözüm arayışlarının sürdüğü toplantıların yedincisi olan
İzmir’deki Küresel Isınma Kurultayı
sırasında ortaya çıkan
“yeşil yıkama”
kavramı, geçtiğimiz akşam zoom üzerinden düzenlenen toplantının konusu oldu. Yoğun bir katılımın olduğu seminer, izleyenlerden gelen sorularla geç saatlere kadar devam etti.

**

EGD Başkanı Celal Toprak’ın moderatörlüğünde
“Sistemik Bakış: Orman Yangınları, İklim Krizi ve Yeşil Yıkama”
başlığıyla geç saatlere kadar devam eden seminerde Dr. Uygar Özesmi özellikle yeşil ekonomi konusunda sergilenen bazı faaliyetlerin sahte ve toplumu yanıltıcı olduğuna dikkat çekti.

Özesmi’nin verdiği bilgilerden aklımızda kalanları aktaralım.

Türkiye’de sertifikalı sürdürülebilir orman alanları toplam orman işletmelerinin
yüzde 28’ine
ulaşmış ama bu oran oldukça düşükmüş.

Ormanlara sadece kesimlik işlenebilir kütük olarak bakmanın yanlış olduğunu herkes biliyordur.

Çünkü orman, biyolojik çeşitliliğin devam etmesi ve bizim dışımızdaki
canlıların yaşam alanı olması
açısından korunması şart olan yerler.

Biyolojk çeşitlilik açısından Türkiye’de 46 koruma alanından oluşan 408 bin 500 hektar alan var.

Bu yanan alanın 3,4 katına denk geliyor.

Korunan alanları tüm orman alanının
yüzde 30’una
çıkartmak gerekiyor.

**

İklim Değişikliği
ile mücadele konusunda şirketlere ve bireyleri temsil eden STK’lara daha büyük sorumluluklar düşüyor.

Ancak bu konuda da yeterince toplumsal bilincin oluşmadığı ortada.

Çevreyi koruma amacıyla ortaya çıkan kısa adı
STK
olan birçok sivil toplum kurumunun en büyük destekçileri de yine çevreyi kirletenler.
Bu yönteme
yeşil yıkama
diyorlar.

Üretimiyle çevreye zarar veren bir şirket, zararını örtmek için çevreci şirketlere ekonomik destek vererek kendini korumaya alıyor.

Bir kısım STK’lar varlıklarını sürdürebilmek için kendilerine destek veren şirket ve iş insanlarının nasıl para kazandıklarına aldırmıyorlar.

“Para ve destek gelsin de nereden gelirse gelsin, kaynağı önemli değil”
zihniyeti hakim maalesef.

Bu zihniyet sadece şirketlerde değil, bireylerde de yaygın.

Kaynağın temiz olup olmadığını sorgulayan STK’ları ve dürüst çalışanları tenzih ediyorum.

Şirketlerin aklanmak için kullandığı
Yeşil Badana’
önlemenin yolu, şirketlerin üretim süreçlerinin denetlenebilir ve şeffaf hale gelmesi, üretimlerinin insana ve doğaya ne fayda sağladığının ölçümlenebilir olması.
Böylelikle, şirketlerin toplumu aldatma yönünde
“yeşil yıkama”
ya da
“yeşil aklama”
yapamaz hale gelmeleri sağlanabilir.
#Marmara
#Ekonomi Gazetecileri Derneği
#Türkiye
#İzmir
#Küresel Isınma Kurultayı
3 yıl önce
Yeşil yıkama
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı