Duran saat bile günde iki kere doğruyu gösterir ya, benimki de o hesap. “Tutturamam”, “yok, ben tahmin yapmayayım”, “nasılsa bilemeyeceğim”, “boşver ya, zaten ne dersem tersi çıkar” derken derken sonucu en çok etkileyecek etmenleri olsun doğru tahmin ettim galiba.

Milliyetçi ve siyasal olanlar başta olmak üzere Kürt oyları ile orta sınıf'ın etkisini önemsemek gerektiğini savunuyordum, keza bence böyle oldu.

Gerek Güneydoğu'da evet'lerden gelen artış gerek MHP tabanındaki yarılmaya rağmen ama üçte bir ama dörtte birlik yoksa yarıdan fazla mı… bilinmez, bir destek gözle görünür halde sonuçlara bakınca.

Orta sınıf ise büyükşehirler, metropol ilçelerde kendisini hissettirmiş görünüyor.

Birçok il ve ilçeye de bakılabilir şüphesiz ama özellikle İstanbul'da Eyüp, Üsküdar, Fatih örneğinden bile yola çıkarak AK Parti orta sınıf seçmeninde oranını kestirmenin şu anda mümkün olmadığı bir hayır veya oy vermeme eğilimi açık.

Bütün bunları zaten çıkan sonuca bakarak da anlamak mümkün.

Matematiği AK Parti yüzde 50, MHP yüzde 12 olarak başlattığınızda bu toplama Güneydoğu'daki artıyı ekleyince yüzde 51.5 sonucunun sebeplerini bulmak gerekiyor.

Sabah açıklanan yüzde 13 işsizlik oranından başlayıp turizm gelirlerindeki gerilemeye kadar çok sayıda ekonomik etkeni de hem bu tablo hem orta sınıf açısından evet'i azaltıp hayır'a yönlendirdiğini iddia etmek makul.

Yine de bütün bunlara bir “galiba” ekliyorum çünkü bir bardak çaya kaç şeker atıp karıştırıldığını anlamak bile biraz emek istiyor.

En azından bir tatmanız gerekir.

Sadece şeker değil tuz hatta meselâ karabiber de varsa ancak öyle anlarsınız.

Gramı gramına ölçmek istiyorsanız artık işiniz kimyagerlerin alanına girer; onların araştırma analiz testlerinin sonuçlarını beklemek zorundasınız.

Bu da öyle olacak.

Kamuoyu yoklamaları yeniden yapılacak ve kim neye oy verdi üç aşağı beş yukarı ayrıştırılacak.

Böylece bulunacak MHP seçmeni, HDP seçmeni, Kürt oylarının ne kadarı evet ne kadarı hayır verdi ve hatta ne kadarı da sandığa gitmedi, boş verdi, geçersiz verdi vesaire.

Bilmem bu araştırmalar içinde AK Parti seçmeninin ne kadarı hayır oyu verdi, verenlerin gerekçesi neydi, bunların, benim baştan beri savunduğum “orta sınıf”tan olup olmadıkları da ortaya çıkacak mı?

Bekleyip bu sonuçların ortaya koyacağı akla yatkın ve ölçülebildiği kadarıyla sonuçlarını göreceğiz.

Bu arada Ankara'da hava nasıl?

Taraflar çıkan sonucu kendileri açısından olumlu ve olumsuz yönleriyle tartışıyor tabii ki.

Başkentlerin doğasında vardır bu çapta büyük seçimler, halkoylamaları ardından özeleştiriler, radikal önlem tartışmaları. Şimdi “Erken seçim mi olur, olursa yakında mı sonbahar mı yerel seçimlerle birleştirip üç seçim acaba 2018 baharına mı”dan başlayarak CHP içinde de MHP içinde de neler neler olacak spekülasyonları uçuşuyor henüz taze taze…

Tam bu sırada Cumhurbaşkanı Ankara'ya geldi ve konvoyunun durduğu yerde halkı selamlayan kısa bir konuşma yaparken halkoylaması değerlendirmesinde 2019 Mart ve Kasım'a atıf yaptı.

Tartışmaları, böylece, en azından şimdilik kesti attı bana sorarsanız.

Zaten gerçekten çok yorulduk. e-muhtırasından başlayıp kapatma davası, Cumhurbaşkanlığı seçimi, iki ayrı referandum, gezi olayları, onca yerel ve genel seçim ile 15 Temmuz darbe girişimi derken neredeyse her yaz yoğun bir tempo ve hatta tansiyonla geçiyor.

Biraz dinlensek gerçekten bu yaz.

Halkoylaması sonrasında uyum yasalarıydı, ekonomiye odaklanmaydı derken biraz sakin biraz tartışmasız birkaç aya ihtiyacımız var hepimizin.

Şimdi siz de bu yazıyı okuduktan sonra belki bir çiçeği sulayacak belki yemeğin yanına salata mı yapsam cacık mı diye düşüneceksiniz veya çoktandır bekleyen kışlıkları yazlıklarla değiştirme işlerine dalacaksınız.

Bakın meselâ benim de şansıma Eren Safi çat kapı geldi, Fayrap için yazdığı “İsmet Özel'in Orijinal Fikirleri” isimli yazısını kendi sesinden okudu.

Bu yaz biraz hakikatten böyle şeylerle meşgul olsak, çok mu şey istemiş oluruz.

Yeterince yorulmadık mı?