Sonunda katılım finansın tüm segmentlerine ortak bir vizyon kazandıracak strateji metni ortaya çıktı. Üstelik Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi tarafından üstlenilen 2022-2025 Katılım Finans Strateji Belgesi, en üst düzey iştirakle tanıtıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuya verdiği hassas önem biliniyor. İstanbul’un katılım finansın küresel merkezlerinden birisi olarak konumlanacağına dönük beklentiyi de şimdilik bu ilgi besliyor.
Bundan sonrasında ise, yakında tanıtılması beklenen politikalarla beraber, merkez olma iddiasının sorumluluğu katılım finans oyuncularınca karşılanacak.
Açıkçası katılım finansın merkezlerinden birisine ev sahipliği yapmak, Türkiye’nin hem fıkhi uyumu önceleyen yaklaşımıyla hem de jeoekonomik potansiyeliyle hakkıdır. Hem ben meselenin konjonktürel değil, milli bir mesele olarak görülmesi gerektiğini çok defa ele aldım.
Türkiye’nin finansta pazar olmanın ötesini hep beraber düşünmesi gerekiyor. Konvansiyonel finansta bu uzak bir hayal olsa da katılım finansta Türkiye, avucunun içinde bir fırsat tutuyordu. Tek eksiği yeknesak vizyon ve müşterek kurumlardı. Bunlar da şimdi konsolide edilmeye başlandı.
Belgenin yayımlanması üzerinden birinci derecede önemli olarak yorumlayacağım husus “ilk” olmasıdır. Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’na bir satır girip son planlara kadar unutulan katılım finans için müstakil bir çalışma şimdiye değin yapılmamıştı. Katılım finans segmentlerinin kendilerine has planları vardıysa da ortak bir vizyon oluşmamıştı.
Katılım finansının yeniden yer bulduğu son kalkınma planlarında ve diğer kamu strateji belgelerinde banka unvanı dikkatlerden kaçmayacak şekilde hiç geçmiyordu. Yani, hükümet tarafından yapılan çalışmalarda katılım ve banka kavramlarının yan yana getirilmesi çoktan terk edilmiş bir durumdu. Gelinen noktada sektörün de böyle bir değişikliğe ikna olduğu anlaşılıyor.
Fatura muhataplığı gelirse bir katılım finans kuruluşunun sadece kredi plasmanın değil, ticari faaliyetinin boyutu da ölçülebilir. Endüstri ve hatta ürün bazında kuruluşların yarattığı katma değer çarpanı böylece hesaplanabilir. Ticari bankalarla aynılık eleştirisine bundan sonra izahla değil, doğrudan yanıt verilebilir.
Hac ve Zekat Fonu
Katılım Finans Strateji Belgesi’nde yastıkaltı varlık sorununun bir bölümünü temsil eden hac varlıklarının sisteme kazandırılmasına da imkân verecek Hac Fonu vurgusunu da önemli buldum. Böylece, birçok ülkede katılım finansa kaldıraç sağlayan Hac Fonu ihdasına yönelik tartışma Türkiye’de açılmış oldu.
Akademik envanterde hayli üzerinde durulsa da devlet seviyesinde konunun metinlere yansıması önemliydi. Türkiye’de hayli düşük olan ülke kotasına rağmen 2,9 milyon civarı kişi kayıtlı olarak hac sırası bekliyor. Bu insanlarımızın önemli bölümü döviz cinsinden gerçekleştireceği hac seyahatinin bütçesini de yastık altında oluşturmaya çalışıyor.
Anlamlı modellerle Türkiye hac ibadetini gerçekleştirmek durumundaki insanlarımızın bütçe planlamasını kolaylaştırabileceği gibi yastıkaltı hac varlıklarını sisteme kazandırabilir.
Zekât Fonu’na da vurgu yapılan Strateji Belgesi’nde dünyada yükselen İslami sosyal finansın Türkiye’de de zeminin güçlendirilmesine dönük heves okunuyor. Bu konunun, kurumlara tanınan vergi ya da matrah avantajlarının bireylere de sağlanacağı şekilde Bakan Nurettin Nebati’nin gündeminde olduğu biliniyor.