Tümü de başarısız ekonomilerde ya da başarısızlığından yana oldukları ekonomilerde varlıklarını sürdüren yahut sürdürmeye çalışan başarısızlardır.
Çünkü başarılı ekonomilerde tarihin sayfalarına gömülmüşlerdir. Bakınız ABD örneğinde de siyaset, fosil sanayici birkaç çıkar grubunun çekiştirmesi veya baskısı altında uzun yıllar çelişkiler içinde kalmıştır. Fakat hepsi tarih olmuştur. Artık ABD’de, yeni ekonominin aktörleri kanaat önderliği yapmaktadır. Bilim, uzay, teknoloji tarafında etkin profiller yükselmektedir. Hem bunlar müstakilen başarılı oldukları ve olabilecekleri için siyasetle etkileşimleri de düşüktür.
Türkiye’de aynı sosyoloji, Uğur Şahin Hoca’yı, Özlem Türeci Hoca’yı dahi siyasetin içine çekmek için var gücüyle çalıştı. Girmediler. Aziz Sancar Hoca’ya da aynı baskıyı yaptılar. Farklı bir örnek olacak ama Şener Şen’i siyasi yorum yapmadığı için linç etmeye kalkmış bir zihniyettir, TÜSİAD’ın temsil ettiği zihniyet. Tahmin ederim; Ayhan Sicimoğlu’nun siyaset konularıyla toplum önünde işi olmamasını şaşkınlıkla karşılayan bir anlayışa sahiptirler.
Başarısını siyasete yaslamayanları anlayamıyorlar, havsalaları almıyor, çözemiyorlar. Onlar gibi olamıyorlar. Herhangi bir kariyer alanında siyasete yaslanmayan bir başarı olamayacağını düşünüyorlar. O yüzden de eski düzen sürsün istiyorlar. Bu zihniyetle de toplumdan karşılık bulamıyorlar.
Hâlbuki dönüşseler, yeni ekonomiye adapte olsalar veya bu başlıktaki taleplerini dile getirseler, hatta topluma hak ettiği katma değeri sunmak, hak ettiği kalifiye iş kadrolarını açmakla ilgilenseler siyasetten de kamuoyundan da daha samimi destek alabilirler.
Ben istiyorum ki Türkiye’nin yeni dünyada yükleneceği rolde mevcut sanayicilerimiz önü çeksin. TÜSİAD önü çeksin, MÜSİAD önü çeksin yatırım yapabilecek durumda kim varsa o çeksin. Konuşacaklar, yeni ekonomi yatırımlarının önündeki engelleri konuşsun, bunları dile getirsin, bunları çözdürsünler. Türkiye’nin, eski dünyanın sorunlarına ayıracak ne zamanı ne de kaynağı var. Genç kuşakların da yerli Steve Jobsların (o da yerli gerçi-Malatyalı), TÜSİAD’ı ikame edeceği bir Türkiye’ye ihtiyacı var. Selçuk Bayraktar’a gençlerin ilgisini görmüyor mu, TÜSİAD? Kendisini sorgulamıyor mu? Selçuk Bayraktar’ın girişimciliğe getirdiği yeni soluğu, kendi ciğerlerinden daha kolaylıkla basabilirlerdi.
Maalesef Türkiye’de girişimcilere gelişmiş bir ekonomideki gibi armut piş ağzıma düş imkânlar sunulamıyor. Ya da yeterince sunulamıyor. Biraz mücadeleyle, biraz gayretle oluyor, olanlar. O gayretten sonra da gelişmiş ekonomilerdeki gibi arkası geliyor ama.
Ekonomik görünümlü siyasi balanslar artık baydı. TÜSİAD memleketi uçursun, kaçırsın. Türkiye’yi yukarı taşısın.
“Yok, biz uçacaktık kaçacaktık da siyaset ayağımıza dolandı,” teranelerini kabul etmek durumunda değil gençler. Çünkü “bunların ayağına siyaset dolanıyorsa biz yanmışız,” diye düşünmek durumunda kalıyorlar. Yapılacak iyi işlere siyasetin mani olamayacağını düşünüyorlar. Gerçekten böyleyse de siyasete rağmen yapmalılar, diye düşünüyorlar. “Her işlerini hallederken siyaseti aşıyorlar da doğru yatırımları yapmaya gelince mi aşamıyorlar?” diye düşünüyorlar.
Bir ülkenin siyaseti, biraz da yatırımların niteliğiyle şekillenir. TÜSİAD, mevcut siyasetten memnun değilse ve bir dönüşüm gerçekleşmesi gerektiğine inanıyorsa, yapması gereken ekâbir çıkışlar değil, kendi yatırımlarını dönüştürmektir. Bu yatırımlar yapılsın hele, ortaya konulan dönüşüme o gün siyaset adapte olamıyorsa zaten tutunamaz. Yok, adapte oluyorsa ne ala.