|

Kaddafi'yi öldürelim mi?

Libya'yı vurmaya devam eden koalisyon güçleri komutayı NATO'ya devretmek istiyor ancak Türkiye engel oluyor. Geri adım atmayan Kaddafi'nin ise ne olacağı tartışılıyor. Amerikan uçakları dün Libya liderinin karargahını bombalayarak son uyarıyı yaptı.

Dış Haberler
00:00 - 22/03/2011 Salı
Güncelleme: 01:18 - 22/03/2011 Salı
Yeni Şafak
Kaddafi'yi öldürelim mi?
Kaddafi'yi öldürelim mi?

Libya'ya düzenlenen hava harekatının komutasının NATO'ya devredilmesi tartışması sürerken, Libya lideri Kaddafi'nin yaptığı ateşkes çağrısı üzerine koalisyon güçleri saldırılarılarına düşük yoğunluklu devam ettiler ancak ABD, başkent Trablus'ta Kaddafi'nin karargahını bombalayarak son büyük uyarıda bulundu. Vurulan hedefin Bab ül-Aziziye'deki Libya güçlerinin "komuta ve kontrol merkezi" olduğu belirtildi. Amerikan güçlerinin 1986'da aynı bölgeye düzenlediği hava saldırısında Kaddafi'nin kızı ölmüştü. Akşam saatlerinde Trablus'a düzenlenen saldırıda ise Kaddafi'nin rezidansının vurulduğu öne sürüldü.

İŞGAL DEĞİL İDDİASI

Kaddafi'nin ateşkes ilanının yanısıra geri adım atmama konusundaki kararlı tutumu ve karargahının bombalanması bir sonraki adımın Libya liderinin öldürülmesi olduğu tartışmasına yol açtı. ABD ve İngiltere'den "hedefimiz Kaddafi değil. Bu bir işgal hareketi değil" açıklaması geldi. Ancak Kaddafi'nin gitmemesi durumunda operasyonun nihai hedefinin ne olacağı konusunda koalisyon güçlerinin karar alma aşamasında olduğu belirtiliyor. Kaddafi ve ailesine ise artık ulaşılamıyor. Oğulları ve kızıyla birlikte son teknolojiyle korunan bir sığınakta kaldıkları iddia ediliyor.

Öte yandan Kaddafi'ye bağlı güçlerin, muhaliflerin elindeki Bingazi ile diğer iki önemli kent Ecdebiye ve Misrata'dan çekildikleri belirtiliyor. Ancak uluslararası operasyona karşın Kaddafi güçlerinin hala aktif durumda olduğuna dikkat çekiliyor. Koalisyon güçlerinin ise önceki gece Libya'ya 10 ila 12 füze fırlattığı açıklandı. İngiltere Başbakanı David Cameron Libya hava savunmasının büyük oranda etkisiz hale getirildiğini söyledi. İsyancılar hava harekatına destek verse de olası bir kara harekatını kabul etmeyeceklerini deklare ederek operasyonun gidişatına dair endişeleri artırdı.

8 BİN MUHALİF ÖLDÜRÜLDÜ

Libya hükümeti operasyonda çok sayıda sivilin öldüğünü, aralarında bebeklerin de olduğunu söylese de Fransa bunu yalanlıyor. Önceki gün harekattan bu yana 64 kişinin öldüğü belirtilmişti. Libya muhalefeti de Kaddafi'ye karşı başlatılan ayaklanmada bugüne kadar 8 binden fazla muhalifin öldürüldüğünü bildirdi. Bu arada Avrupa Birliği dışişleri bakanları, Libya'ya yeni yaptırımlar uygulanması konusunda dün anlaştı. Operasyona karşı çıkan ülkeler olan Rusya ve Çin'in yanısıra dün Küba da Batı müdahalesini sert bir dille eleştirdi. Dünyanın dört bir yanında da Amerikan ve AB bayraklarının yakıldığı protesto gösterileri giderek yayılıyor.


Türkiye Sarko'ya inat 'hayır' diyor

ABD komutasındaki koalisyon güçleri müdahaleyi NATO'ya devretmek istiyor ancak Türkiye engeliyle karşı karşıya. Türkiye önceki gün yapılan olağanüstü NATO toplantısında saldırının NATO şemsiyesi altında yapılması oylamasında veto hakkını kullandı, bu nedenle bir uzlaşıya varılamıyor. Dünkü toplantılarda da bir sonuç elde edilemezken, Ankara'nın uçuşa yasak bölgenin daraltılması konusundaki tavizsiz tutumunu sürdürdüğü belirtiliyor. NATO'nun yarın karara varması beklenirken Ankara'nın durum değerlendirmesi yaptığı ifade ediliyor. ABD Savunma Bakanlığının (Pentagon) üst düzey yetkilisi Bill Gortney ise Türkiye'nin Libya'ya karşı oluşturulan koalisyona katılıp katılmama konusundaki değerlendirmelerinin hala sürdüğünü söyledi. Libya'ya operasyonda İncirlik üssünün kullanılıp kullanılmadığının sorulması üzerine de Gortney, 'üs ve hava sahası gibi konularda hangi ülkeleri kullandıklarına dair bir açıklama yapmayacaklarını, bu konularda açıklama yapma takdirini ülkelerin kendisine bırakacaklarını' belirtti.

AVRUPA'DA ÇATLAK

Alman "Die Welt" gazetesi ise Türkiye'nin Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'ye öfkelendiği için NATO'nun Libya'ya müdahalesini bloke ettiğini öne sürdü. Diplomatik çevrelerden edinilen bilgilere dayandırılan habere göre ABD'nin, operasyonları desteklemeye devam etmeye hazır olduğu, ancak liderlik rolünü başka bir ülkeye devretmek istediği, Türkiye'nin de bu rolü Fransa'nın üstlenmesine karşı çıktığı kaydedildi. Türk hükümetinin, Başbakan Erdoğan'ı Paris'te düzenlenen Libya zirvesine davet etmediği için Sarkozy'ye öfke duymasının da bunda etkili olduğu ileri sürüldü. Haberde, Türk hükümetinin onayı olmadan NATO'nun Libya harekatında ne başkomutanlık rolünü üstlenebileceğine, ne de Libya üzerindeki uçuş yasağını denet leyebileceğine işaret edildi. Bu arada NATO'dan bir karar çıkmaması Sarko'yu zora sokarken, Avrupa'da da çatlak oluşturdu. İtalya NATO'nun devreye girmemesi durumunda operasyon için kullandırdığı üslerin kontrolünü devralacağını duyurdu. AB üyesi olmayan Norveç ise NATO kararı çıkana kadar, bölgeye gönderdiği uçakların operasyona dahil olmayacağını açıkladı. En sert tepki Bulgaristan'dan geldi: Operasyon 'petrol amaçlı macera'...



Arap Birliği çark etti

Koalisyon ülkelerinin uçuşa kapalı bölge oluşturulması amacından uzaklaştığını belirterek, “Libya'da olanlar uçuşa yasak bölge oluşturulması amacından farklı. Bizim istediğimiz sivillerin korunmasıdır, başka sivillerin bombalanması değil” diyen Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa, yine karar değiştirdi. Mısır'da BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile bir araya gelen Musa, “Arap Birliği'nin tutumu, Libya'nın üyeliğini dondurduğumuz ilk andan itibaren kesin. Biz o zaman BM'nin uçuşa yasak bölge uygulamasını istedik. BM kararına saygı duyuyoruz ve bu konuda bir anlaşmazlık yok” dedi. Musa'nın bu açıklamasının, İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague ile yaptığı teleon görüşmesinden sonra gelmesi dikkat çekti.


Yemen'de beş yıldızlı darbe

32 yıldır iktidarda bulunan Yemen Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih, halkın öfkesine rağmen koltuğunu bırakmamakta direnirken, ordu ve yönetimden önemli isimlerin istifasıyla da büyük yara aldı. General Ali Muhsin El Ahmer'in muhaliflerin tarafına geçmesinin ardından, Doğu Bölgesi komutanı General Muhammed Ali Muhsin'in de iktidardan desteğini çekerek muhaliflere katıldığı bildirildi.

Yemen'in güneydoğusundaki Hadramut vilayetinde direnişe katılan subayların sayısı da 60'a yükseldi. Bu arada Yemen'in Suudi Arabistan Büyükelçisi Muhammed El Ahval ile Şam Büyükelçisi Abdülvahhab Tavaf da muhalefeti desteklediklerini belirterek görevlerinden istifa etti. Ülkenin ikinci büyük kenti Aden'in valisi Ahmed Kaatabi'nin de istifa ettiği kaydedildi.


Misyonun ne Obama!

Libya'ya yönelik hava operasyonunun başlamasının ardından, ABD'de operasyonun “ne kadar süreceği, nerede duracağı, sonunun nereye varacağı ve hangi tür bir sonucun başarı sayılacağı” soruları kafaları karıştırırken, Güney Amerika tatiline devam eden Başkan Barack Obama'nın duruşu hala net değil. Obama'dan gerçek misyonunu belirlemesini isteyen ABD Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner, Obama'nın “Amerika'nın rolünü daha iyi anlatması” ve “operasyonun nasıl başarılacağının açıkça ortaya konması” gereğini söyledi. Obama ise, operasyonun amacını “Kaddafi'nin halkını öldürmesini durdurmak” ile sınırladı ve yönetim, operasyonun “Kaddafi'yi devirmek veya yönetimi değiştirmek” gibi bir amaç taşımadığını belirtti. Ayrıca Obama, Libya'ya yönelik operasyondaki öncü askeri rolü bir kaç gün içinde müttefik ülkelere devredeceklerini söyledi. ABD Genelkurmay Başkanı Oramiral Mike Mullen de, operasyon başarılı olsa dahi Kaddafi'nin başta kalmasının da seçeneklerden biri olduğunu açıkladı.

PERDE ARKASI TERCİHİ

Obama, Libya'ya kara birlikleri gönderilmeyeceğine önemle vurgu yapıyor ve hatta ABD, Afganistan ve Irak'tan sonra bir Müslüman ülkede daha cephe açıyor gibi görünmemek için, operasyondaki rolünü düşük göstermeye çalışıyor. Operasyona dair ilk açıklamaların Fransa'dan gelmesi, Obama'nın daha arkada duruyor görünmesi, bazı kesimlerden eleştiri görmüştü.


Aralarına 'haçlılar' girdi

Rusya Başbakanı Vladimir Putin Birleşmiş Milletler'in Libya kararını Ortaçağ'daki Haçlı Seferleri çağrılarına benzetti. Birkaç saat sonra konuşan Cumhurbaşkanı Dimitri Medvedev ise Putin'in bu ifadesinin "kabul edilemez" olduğunu söyledi. Putin Kaddafi rejiminin demokratik kriterlere uygun olmadığını ancak bu durumun askeri müdahaleyi meşrulaştırmadığını söylerken kullandığı "Haçlı Seferi" ifadesi akıllara Kaddafi'nin operasyon başladıktan sonra telefonla yaptığı açıklamayı getirdi. Kaddafi operasyonun yeni bir Haçlı Savaşı olduğunu söyleyerek halkın silahlandırılacağını bildirmişti. Putin'den sonra konuşan Cumhurbaşkanı Medvedev ise, Başbakan'ın operasyon için kullandığı "Haçlı Seferi" tabirini reddederek soru işaretlerine yol açtı.


Korkulan oluyor muhalifler öfkeli

Koalisyon güçleri Libya'yı bombalarken muhaliflerin saldırı hakkında takındıkları tutum yavaş yavaş netleşmeye başlıyor. Libyalı muhalifler, yabancı askerlerin Muammer Kaddafi ordusuna yönelik hava harekatından memnun olduklarını, ancak yabancı kara birliklerinin savaşa müdahale etmesine karşı olduklarını söyledi. 17 Şubat Muhalefet Koalisyonu'nun sözcüsü Ahmed El Hasi, isyancıların elindeki Bingazi kentinde yaptığı açıklamada, koalisyonun, karada yabancı askeri reddettiğini, ancak Kaddafi ordusunun bombalanmasını desteklediklerini ifade etti. El Hasi, muhaliflerin amacının, başkent Trablus'u ele geçirmek olduğunu, ancak bunu yabancı güçlerin saldırısı olmaksızın başarmayı istediklerini kaydetti. Fransa Dışişleri Bakanlığı ise dün Libya'daki rejim muhalifi Ulusal Konsey'in iki temsilcisiyle görüşeceklerini açıkladı. Ancak ele alınacak konular hakkında bilgi vermedi. Fransa, Ulusal Konsey'i resmen tanıyan ilk ve tek ülke konu-munda.


Ya direniş başlarsa

“Libya üzerine savaş yağıyor” manşetini atan İngiliz Guardian gazetesinden dış politika yazarı Simon Tisdall operasyonun amacının sivilleri korumak olarak açıklanmasına karşın, gerçek niyetin rejim değişikliği olduğunu dile getirdi. Kaddafi'nin de bunu gayet iyi bildiği için daha da sertleşeceğini, sivil ölümleri gibi, özellikle Arap dünyasında bölünmeye yol açacak propaganda fırsatlarını da kaçırmayacağını vurgulayan Tisdall, bekleyen en büyük tehlikenin şu olduğuna dikkati çekti: “Bu kadar şeytanlaştırdıktan sonra, Batılı liderler Kaddafi'nin iktidarda kalmasına göz yumamaz. Ancak uzak durma sözü verdikleri işgal olmadan da Kaddafi fiilen bölünmüş bir Libya'nın batı ve güneyinin hakimi ve intikam yemini etmiş son derece tehlikeli bir lider olarak hayatta kalacaktır.” Gazete başyazısında ülkedeki sivillerin ayaklanıp Kaddafi yönetimini devirebileceği, ancak bu sivillerin Kaddafi'nin yanında yer alıp savaşmaya da karar verebileceklerini kaydetti ve “O zaman ne olacak?” sorusunu sordu.



13 yıl önce