|

Pazarlıkta çetin olmayı severim

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump ile G-20’deki görüşmesinin çok olumlu havada geçtiğini, ABD Başkanı’nın S-400 ve F-35 meselesinde Türkiye’ye destek verdiğini söyledi. Erdoğan, Trump’ın “Erdoğan çok çetin biri” sözlerini hatırlatan gazetecilere de, “Pazarlıkta çetin biriysem -ki severim- bu iyi bir şey” karşılığını verdi.

İbrahim Karagül
01:03 - 1/07/2019 Pazartesi
Güncelleme: 01:07 - 1/07/2019 Pazartesi
Yeni Şafak
Cumhurbaşkanı Erdoğan, G-20 Devlet Başkanları zirvesinden sonra gezisini takip eden basın mensuplarının sorularını cevapladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, G-20 Devlet Başkanları zirvesinden sonra gezisini takip eden basın mensuplarının sorularını cevapladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Japonya’nın Osaka kentindeki G-20 Devlet Başkanları zirvesinden sonra gezisini takip eden Türk basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelttiğimiz sorular ve verdiği cevaplar şöyle:

En önemli gündem maddesi S-400 ve Trump’la görüşmenizdi. Trump “Obama yönetimi Patriot’ları Türkiye’ye satmadı. Erdoğan benim bakış açımla çok çetin biri. Erdoğan’ın suçu yok” dedi ve Türkiye’ye adil davranmadıklarını söyledi. Nasıl izlenimlerle ayrıldınız?

Aslında gayet güzel özetlediniz. Söylediği zaten bu çerçevede ifade edilebilecek sözler…

PAZARLIĞI SEVERİM

Trump’ın dediği gibi çetin biri misiniz efendim?

Pazarlıkta çetin biriysem -ki severim- bu iyi bir şey. Trump bazı şeyleri ifade ederken zihin arkasında bir şeyler saklamıyor. Mesela bugün basına yaptığı açıklamada S-400 ile ilgili çok açık, net, dürüstçe ifadeler kullandı. Ben de dedim ki “Ben de sizi bu yönünüzle seviyorum.” Çünkü kendi arkadaşları, ekibi orada. Ekibin içerisinde bu işe karşı duranlar da belki var. Bu yönü hakikaten çok çok farklı. Bu şekilde anlatması da takdire şayan. Obama’ya diyor ki “Bu süreci sen bu hale getirdin. Sen eğer Patriotları vermiş olsaydın bugün böyle bir durum olmayacaktı. Ama sen vermedin. Kongre dedin, şu dedin, bu dedin, işi buraya kadar sürükledin. Şu anda adaletli davranmaya mecburuz.”

F-35’ler konusunda bir noktaya geldi, bu çok daha önemli. “1 milyar 400 milyon dolar para vermişler. Sen malını vermiyorsun. Böyle anılmak da iyi bir şey değil” dedi. Şimdi bu parayı verdik ama malımızı bize vermiyorlar; ne böyle bir tüccar olur ne de böyle bir müşteri. Bunu da çok açık ve net söylemek bir insanın dürüstlüğüne işaret eder. Bununla ilgili olarak da arkadaşlarımızı görevlendirdik, işin takibini yapacaklar. Savunma Bakanlarımız, Dışişleri Bakanlarımız, onlar da bu işin takibini yapmak suretiyle kapıları inşallah açmış olacaklar. Tabii S-400 konusunda da Sayın Putin’le yanımda yaptıkları şakalaşmalar oldu. Onlar da güzeldi.

ŞU ANA KADAR ‘YAPTIRIM UYGULAYACAĞIZ’ DEMEDİ

Ne dediler efendim?

(Gülerek) Onların neler olduğunu karıştırmayın. Bazı şeyler de bende kalsın.

“Biz ABD ile stratejik ortağız. Böyle ülkeler arasında bu tür yaptırımlar olmaz” dediniz. “Ortadan kalktı” diyemiyoruz belki ama nasıl bir orta yol bulunabilir?

Yaptırım derken; “şu şu şu konuda yaptırım” diye hiçbir şey duymadık şu ana kadar. Sayın Trump, kendisi ile telefon görüşmelerimde, ikili olarak bir araya gelişlerimizde şu ana kadar “Biz size şu yaptırımı yapacağız” demedi. S-400’le ilgili olarak da “Haklısın” dedi. Bugün işi çok daha ileri bir seviyeye taşıdık. Bu ileri seviyede de Sayın Trump “Bu adaletsizliktir” dedi. Bu çok önemli. Sayın Putin’le üçlü olarak bir araya geldiğimizde de yine makul ve güzel şeyler söyledi. Tabii daha önce de Sayın Putin ve Trump arasındaki görüşmeyi Sayın Putin zaten bize anlatmıştı. Yani oralardaki görüşmelerde de bu konu olumlu istikamette. Öyle zannediyorum ki herhangi bir sıkıntı olmadan bu süreci aşacağız. Tabii bu arada Sayın Trump’ın Türkiye ziyaretinin gerçekleşmesiyle ve iş konseyini de yapmak suretiyle bu işi çok daha ileriye taşımış olacağız. Bu arada THY olarak 100 Boeing uçağı alıyoruz.

TEKNOLOJİK OLARAK BİR S-400 ÜÇ PATRIOT’A BEDEL

“Erdoğan Trump’ı ikna edecek mi?” diye beklendi. İkna olmuş gibi geldi; “Hiçbir Hollywood setinde bu kadar güzel insanı bir arada görmedim” diyerek mesela.

Böyle bir yaklaşım elbette iyi karşılanır. Bu S-400’ler konusunda özellikle birilerinin, farklı kesimlerin sağda solda artık konuşmaması lazım. Çünkü bu açıklamadan sonra Sayın Trump konumunu belirlemiştir. Ama birileri de maalesef kendilerine göre gelin güvey oldular, rastgele yazıp çiziyorlar.

Buna umut bağlayanlar var.

Evet var. Başlığı atıyorlar ama içinde bir şey yok. Hatta ben konuşmamda da yaptırımlar için “Böyle bir şeyi tahmin etmiyorum” açıklamasını kullandım.

Olası yeni bir Patriot alımına yeşil ışık yanmış oluyor mu?

Teknolojik olarak bir S-400 üç Patriot’a bedel. Şartları görelim. Eğer şartlar S-400 ile eşit bile olsa Patriot alırız. Ama eşit olmazsa -kusura bakmayın- o zaman sen menfaatini düşünüyorsan biz de düşüneceğiz. Bunu da açıkça söyledik.

MANŞETLERLE SAVAŞIYORUZ

Eşit derken teknoloji transferini mi kastediyorsunuz?

Hayır. Kredi, ortak yönetim gibi birçok konu var ve tabii bir de fiyat meselesi. Maliyet analizlerini yapmadan bu tür adımları atabilir miyiz?

Manşet almak adına bir şey sormak istiyorum. İlk defa bir ABD Başkanı şahinlerin gözüne bakarak Türkiye’nin haklı olduğunu üzerine basarak söylüyor, “siz haklısınız” diyor. Bu Türk-ABD ilişkileri adına yeni bir dönem mi?

Siz zaten kendisinden bizzat dinlediniz. Benden böyle manşet atmamı isterseniz doğru olmaz. Biz manşetler ile savaşıyoruz.

10 gün içinde ilk S-400’ler gelecek

  • Sayın Trump sizden sonra ABD basınına konuştu. “Parasını ödediği uçakları almak istiyorlar, bundan doğal ne olabilir ki?” dedi.
  • Bunu bizim yanımızda da söyledi zaten. F-35’ler konusunu daha önce de kısmen anlatmıştım. Biz şu ana kadar 1 milyar 400 milyon dolar ödeme yaptık ve alacağımız savaş uçağı sayısı 100 artı 16. Yani toplamda 116 tane. Bunların da ödeme planları belirlenmiş durumda.
  • F-35’E GEÇEN HAFTA 50 MİLYON DOLAR VERDİK
  • Mesela geçen hafta 50 milyon dolarlık ödeme yapıldı. Bu peyderpey gidiyor. Bu ödemeyi aksatmadan yapan bir ülkeye, üstelik bir stratejik ortağa karşı böyle bir uygulamayı o da haklı olarak eleştirdi; “Ödemesini yapıyorlar ama biz uçaklarını vermiyoruz” dedi. Bu ABD gibi bir devlete yakışacak bir şey mi? Mümkün değil. Üstelik gönderdiğimiz pilotların eğitim programını durdurmuşlardı.
  • CİDDİ BİR EĞİTİM ÇALIŞMASI YAPILDI
  • Şimdi Rusya’da ise tam aksine, S-400’lerle alakalı çok ciddi bir eğitim çalışması yapıldı. O eğitim çalışmalarına katılanlar aynı zamanda öğretmen konumundalar. Yani döndükten sonra öğretmen olarak burada insan yetiştirmeye başlayacaklar. Biz yola çıkmışız. Şurada belki bir hafta, 10 gün içerisinde ilk serisi inmiş olacak. Böyle bir noktadayız ve bu konuda her türlü hazırlık, tedbir vesaire bitmiş. Bunu Trump’a açık açık ben de söyledim, Sayın Putin de söyledi.

Kaşıkçı için birileri çok ciddi paralar dağıtıyor

  • Çok önemli 3 konuyu gündeme getirdiniz. Mursi’nin şüpheli ölümü, Mısır’daki idamlar ve Kaşıkçı cinayeti. Temaslarınızı anlatır mısınız?
  • Sisi de Muhammed Bin Selman da bunu bizden dinlemeli. “Bu işler yapıldı ve artık bitti, unutuldu” olmaz. Bunu bizim gündemimizden çıkarmadığımızı göstermemiz gerek. BM Genel Kurulu’na gelirse gündemde tutacağım. Mursi’nin ölüm şeklini anlattık. Gelecek kuşaklar dünyada Müslüman liderlere neler yapılmış bunu bilmeli. Çünkü bu ne ilk ne de son. Bakıyorsunuz buraya Sisi’yi çağırıyorlar. Ne diye çağırıyorsun? “AB’de idam yasak” demene rağmen 9 genci idam eden bir adamın toplantısına katılacaksın. Bu ikiyüzlülüğü tüm dünyaya ilan etmemiz, hatırlatmamız lazım.Bir üçüncü konu da Kaşıkçı meselesi. Dünyada egemen güçlerin bir kısmı onu da gündemden düşürmeye çalışıyor. Birileri çok ciddi paralar dağıtıyor.

Yanlış yapan dersini alacak

  • İdlib’deki saldırıları rejim yapıyor ama Rusya’nın da kontrolünde olan bir yer. Siz Putin ile bu konuyu konuştuğunuzu söylediniz. Nasıl açıklıyorlar bu saldırıları?
  • Hep söyledikleri şu; “İdlib’i beraber başardık.” Ama işin doğrusuna bakarsanız İdlib’de biz hakikaten Sayın Putin’le çalıştık ve çalışıyoruz. Şu anda orada Rusya’nın tesiri olsa bile biz bunun arkasında rejimin olduğunu görüyoruz. Putin’e bu saldırılar konusunda rejimi uyarmasını söylüyoruz. Rejimin bizim gözlem noktalarımıza yaptığı saldırıda 1 askerimiz şehit oldu. Gerekli karşılığı verdik. Eğer böyle bir yanlışları olursa gerekli dersi almaya devam edecekler. Şu anda buradaki mücadelede 300 bin insanın bizim sınırımıza doğru hareketlenmesi emareleridir. 330 bin kişi Suriye’ye geri dönüş yaptı. Biz geri dönenlerin daha da artmasını beklerken İdlib’den böyle bir durum söz konusu olursa o zaman demek ki elde var sıfır. Böyle bir noktaya gelmeyi arzu etmiyoruz.
  • 30-40 MİL OLABİLİR
  • Başta BM Genel Sekreteri Guterres olmak üzere diğer görüşmelerde de bunu etraflıca konuştuk. Daha önce Sayın Trump’la da yaptığımız görüşmede terör koridoru olarak belirlenen yerde bir 20 mil meselesi vardı. Yani kuzeyden güneye doğru 32 kilometrelik bir derinlikte güvenli bölge olarak söylediğimiz mesele vardı. Şimdi burayı öyle bir güvenli bölge yapalım ki burada biz devlet olarak TOKİ ile devreye girebiliriz. ABD, Rusya, Almanya, İngiltere, Fransa, koalisyon güçleri destek versinler buralarda konutlar inşa edelim.
  • Sıcak baktılar mı?
  • Bakın, ne yazık ki hiçbirisi vaatlerini yerine getirmedi. Bizim düşüncemiz buralarda onların kendi yerel mimarisine de uymak suretiyle içinde bahçesinde ekip biçebileceği, hayvancılık yapabileceği konutlar inşa etmek. O zaman derinlik 20 mil olmaz da 30-40 mile çıkarabiliriz. Hayır demiyorlar, güzel diyorlar. Bunları gittiğimiz her toplantıda anlatıp bir yerden başlamamız gerektiğini düşünüyorum.

Macron’a ‘Bak’ dedim ‘Sen konuşamazsın!’

  • Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi içine alan bir gerilim tırmanıyor. Bu konuda siz Türkiye’de iken Macron ile ilgili çok sert ifadeler kullandınız. Buradaki görüşmelere nasıl yansıdı?
  • Buradaki görüşme tam aksine çok olumlu geçti. Sayın Macron “niye bana bunları söyledin falan” demedi. İkili görüşmede kendisine bizzat söyledim; “Bak” dedim, “Kıbrıs meselesinde sen bir defa konuşamazsın. Senin Kıbrıs’la yakından uzaktan alakan yok. Burada ben konuşurum, Yunanistan konuşur, İngiltere konuşur, AB konuşur ama sen konuşamazsın.”
  • MÜNBİÇ’TE AŞİRETLER ÇAĞIRIYOR
  • Bir de Münbiç meselesi var. Yol haritasına vurgu yaptınız. Gelirken yaptığınız açıklamada “sözlerini tutmuyorlar” dediniz. Bugün bir aşama kaydedildi mi?
  • Şu anda Münbiç’le ilgili olarak bize verilmiş bir söz var. Daha önce Sayın Trump da çekilme talimatını vermişti. Fakat maalesef o söz daha yerine gelmedi. Daha önce söylediğimiz gibi orası yüzde 80-85 Araplara ait. Oranın işgalcilerle yakından uzaktan alakası yok. Şu anda burada işgal devam ediyor. Bazıları da “Sizi oraya kim sizi çağırıyor?” gibi laflar ediyor. Bizi Suriye halkı çağırıyor. Münbiç’te Münbiç aşiretleri çağırıyor. “Gelin bizi kurtarın” diyor. Bu tür bir durumla karşı karşıyayız. Dolayısıyla biz onu yerine getiriyoruz. Kaldı ki ne ABD ne Fransa ne İngiltere ne Almanya… Hiçbirisi oraya davetli değil.

Filistin toprakları satılamaz

  • Son dönemde yüzyılın planı adıyla lanse edilen ve aslında Filistin davasını bitirme niyeti taşıdığını dillendirilen bir anlaşmadan söz ediliyor. Bu anlaşmayla ilgili sizin duruşunuz, görüşünüz nedir?
  • Bu konuya bizim olumlu yaklaşmamız asla ve kat’a söz konusu değil. Mesela Bahreyn Zirvesi’ne karşı olduğumuzu baştan söyledik. “Filistin toprakları satılamaz” dedik. Tavrımızı bu şekilde koyduk. Bir diğer önemli konu da özellikle 1967 planının unutturulmak istenmesidir. Tüm gayretleri Filistin’i oralardan çıkarmak. Halbuki ABD de AB de 1967’de yapılan anlaşmanın taraftarıydı. Oğul Bush ile yaptığım bir görüşmeyi aktarayım: Bush, Dışişleri Bakanı Colin Powell’a “Bak sana talimatı veriyorum. Bu işi sen çözeceksin” dedi. Neydi o iş? İki devletli bir çözüm için ABD’nin başı çektiği yola girmek. Üzerimize ne düşerse yaparız, dedik onlar bu işi başaramadı. Orada öyle kaldı. Ondan sonra gelen Obama yönetimi de aldıkları yerden işi götürmediler. Kudüs meselesinde ne kadar taraftar buldukları ortada. İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanlığımızda İstanbul’da attığımız adımlar BM Genel Kurulu’nda karşılığını buldu. 128’e 8 gibi ezici üstünlükle talebimize uygun sonuç çıktı.

Barış koridoru kuralım

  • Suriye’nin kuzeyiyle ilgili güvenlik koridorundan bahsederken “barış koridoru” dediniz. Biraz açabilir misiniz?
  • Şimdi bu insanlar oraya barış ortamını yakalamak için gelecekler. O barış ortamında hem güvende olacaklar hem de “artık benim için savaş bitti, öyle bir ortamdan kurtuldum” diyecekler. Tabi koalisyon güçleri onların o barış ortamında yaşamaları için tedbirleri alacak. Bize düşen görev neyse biz de tedbirlerimizi alacağız. Kendi yiyeceğini kendi tarlasından alacak. Kurduğumuz endüstri bölgeleri ve organize sanayi bölgelerinde çalışacaklar. Bu çok önemli bir şey.
  • Angela Merkel ile görüşmenizde hangi başlıklar vardı?
  • Son dönemlerde savunma sanayiine yönelik oradan almamız gereken birçok şey geciktiriliyor. Bunun peyderpey önünün açılacağını söylediler. “AB’de mültecilerle ilgili verdiğiniz söz yerine gelmedi” dedik. Bunun dışında terör meselesine girdik. FETÖ, PKK vs... Almanya ile ikili ticaret hacmini süratle artırmamız lazım. Şu anda turizmde bir numara Rusya. Çok çok iyi bir noktada. Sayın Putin “Bizim turistler iyi para harcıyor” diyor.
#Recep Tayyip Erdoğan
#G20
5 yıl önce