|

Daha ucuza yeşil enerji

Küresel enerji dönüşümünün ana dinamiği haline gelmeye başlayan yenilenebilir kaynakların önemi gün geçtikçe artıyor. Rüzgar ve güneş enerjisi; yatırım maliyetlerindeki düşüş nedeniyle rekabetçi bir konuma yükseliyor. Derin Ekonomi dergisinin ocak sayısında bu konuya dikkat çeken önemli bir çalışma var.

Yeni Şafak
04:00 - 13/01/2019 Pazar
Güncelleme: 00:23 - 13/01/2019 Pazar
Yeni Şafak
Dünyada elektrik tüketiminin yüzde 9’u güneş, rüzgar, jeotermal ve biyokütleye dayalı tesislerden geliyor.
Dünyada elektrik tüketiminin yüzde 9’u güneş, rüzgar, jeotermal ve biyokütleye dayalı tesislerden geliyor.

Türkiye’nin ilk uluslararası ekonomi dergisi Derin Ekonomi, bu ayki sayısında yine çarpıcı dosyalarla okurlarına ulaştı. Derginin ocak sayısında yer verilen Sabiha Kötek imzalı dosyada, yenilenebilir enerji kaynaklarına olan ilgiye dikkat çekiliyor. “Daha Ucuza Yeşil Enerji” başlığı taşıyan çalışmanın dikkat çeken kısımlarını sizler için derledik.

Dünya enerjide bir dönüşüm süreci içinde. Amaç temiz, ekonomik, sürdürülebilir bir enerji sistemi yaratmak. Bunun merkezinde ise yenilenebilir enerji yer alıyor. Genel enerji talebine göre neredeyse iki kat talep artışı yaşanan elektrik alanında yenilenebilir kaynakların daha fazla devreye sokulması son derece önemli. İklim müzakereleri karbon salınımlarını azaltmaya odaklanırken, pek çok ülke fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kapasitelerini arttırmak için iddialı taahhütlerde bulunuyor.


ELEKTRİK TÜKETİMİNİN YÜZDE 9’U YEŞİL

  • Yenilenebilir enerji alanındaki hızlı gelişimi görmek için rakamlara kabaca bir göz atmak yeterli. Son 10 yılda su (hidrolik) dışındaki yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı küresel elektrik üretimi 5 kata yakın arttı. Böylece dünyada elektrik tüketiminin yüzde 9’u güneş, rüzgar, jeotermal ve biyokütleye dayalı tesislerden geliyor.

HIZLA GELİŞECEK ÖNGÖRÜSÜ

Yenilenebilir enerjinin bu hızla gelişimini sürdürmeye devam etmesi bekleniyor. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), yenilenebilir enerjinin önümüzdeki beş yıl içinde küresel enerji tüketimindeki büyümenin yüzde 40'ını kapsayacak şekilde genişlemeye devam edeceğini öngörüyor. IEA, yenilenebilir kaynakların kullanımının en hızlı elektrik sektöründe görüleceğini ve 2023 yılına kadar dünya elektrik üretiminin üçte birini oluşturacağını da tahmin ediyor.

AZ MALİYETLİ VE ÇEVRECİ

Yenilenebilir enerjideki bu inanılması zor ivmenin tek bir nedeni yok. Ama bu ivmenin en büyük itici gücü, teknolojik gelişimin ve ölçek ekonomisinin yol açtığı yatırım maliyetlerindeki hızlı düşüşler. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın COP24 için güncellediği raporda, yenilenebilir kaynaklardan ve teknolojilerden elektrik üretim maliyetinin 2008 yılından bu yana dikkat çekici bir şekilde düştüğüne vurgu yapılıyor. Raporda, 2020 itibarıyla yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretim maliyetinin, fosil yakıtlarla elde edilen elektriğe oranla daha düşük hale gelebileceğine dikkat çekiliyor. İleriye yönelik tahminler bir yana, günümüzde, yenilenebilir kaynaklardan enerji üretimi pek çok ülkede fosil tabanlı veya nükleer kaynaklı enerjiden çok daha rekabetçi veya daha az maliyetli hale gelmiş durumda.

ENERJİYİ UCUZLATAN ÜÇ ANA ETKEN

  • Maliyetler teknolojik gelişmeler, artan rekabetçi üretim, uluslararası arenada aktif ve tecrübeli proje geliştiricileri sayesinde düşüyor. Küresel rekabet, yatırımcıları en iyi projeyi geliştirmeye, teknoloji ve proje riskini azaltmaya zorluyor. Bu da yenilenebilir kaynakları bu zamana kadarki seviyesinden daha düşük maliyetli, daha rekabetçi bir hale getirmeye yardımcı oluyor. Kurulum kapasitesi arttıkça da yenilenebilir enerji kaynakları için maliyet denklemi daha da iyileşiyor. Ayrıca bazı ülkelerin hidrokarbon yakıtlar için karbon vergisi ödemelerinin de yenilenebilir enerji maliyetlerindeki düşüşü hızlandıran bir etken olduğunu belirtelim. Hiç kuşkusuz depolama teknolojilerindeki gelişme ve ucuzlama da önemli bir yere sahip.

GÜNEŞ VE RÜZGARIN ÖNEMİ BÜYÜK

Burada rüzgar ve güneş ayrı bir parantez açmayı hak ediyor. Güneş panellerinin fiyatları 2009 yılı sonundan bu yana yaklaşık yüzde 80 azalırken, rüzgar türbini fiyatları yüzde 30-40 oranında düştü. Özellikle güneş enerjisindeki hızlı maliyet düşüşleri, geleneksel güç kaynaklarına karşı finansal destek olmaksızın rekabet etmesini sağladı. 2010-2017 arası büyük ölçekli bir güneş santralinde elektrik üretmenin maliyeti yüzde 73 oranında düşerek kilovatsaat (kWh) başına 10 cent’in altına geriledi. Aynı dönemde karasal rüzgar elektriği üretiminde maliyetler yüzde 23 oranında azalarak 6 cent/kWh’e düştü. Hatta bazı ülkelerdeki ihalelerde ise bu rakam 3 centlere kadar düştü.

  • ISITMA, SOĞUTMA VE TAŞIMADA YAYGINLAŞIYOR
  • Yenilenebilir enerjinin gelmiş olduğu rekabetçilik seviyesi, rüzgâr ve güneş ihalelerinde düşük fiyat rekorlarını peş peşe getiriyor. Hatta rüzgar kapasite ihalelerinde eksi fiyatlar verildi. Bu da yenilenebilir elektriğini piyasa fiyatı üzerinden satan yatırımcının elde ettiği gelir ile devlete ihale bedelini ödedikten sonra bile kar edebileceğini öngördüğünü gösteriyor. Böylesine iddialı bir şekilde düşen maliyetlerin verimli döngüsüne girmiş olan yenilenebilir enerji, dağıtımı ve teknolojik ilerlemeyi hızlandırıyor. Artık sıra yavaş yavaş yenilenebilir enerjinin ısıtma, soğutma, taşıma gibi son kullanım sektörlerine entegre edilmesinin yaygınlaştırılmasına geliyor.
  • DEPOLAMA MALİYETLERİ HIZLA DÜŞÜYOR
  • Depolama teknolojilerinde gelişme ve ucuzlama ile elektrik depolama kapasitesinin 2030 yılına kadar üç kat artacağı tahmin ediliyor. Depolamada esas olan lityum iyon bataryaların 2030’a kadar en az yüzde 54 ucuzlayabileceği öngörülüyor. Diğer batarya depolama teknolojileri de büyük bir maliyet düşüş potansiyeline sahipler. Akışkan akü depolama sistemlerinde maliyetlerin 2030’a kadar üçte bir oranında, yüksek ısı sodyum sülfür (NaS) ve sodyum nikel klorid bataryaların da yüzde 56-60 oranında düşmesi bekleniyor. Bu da, 15 yıl gibi kısa bir süre içinde enerji bileşiminde yenilenebilir enerjinin payını ikiye katlayabileceği anlamına geliyor.


#Enerji
#Rüzgar
#Güneş
#Derin Ekonomi
5 yıl önce