|

'17 kadırga ile yardıma koşanlar'

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Hasan Öztürk köşesinde 'vefalı Türk geldi yine' başlıklı duygulandıran bir yazı kaleme aldı. İsmail Kılıçarslan, Kemal Öztürk, Akif Emre ve Leyla İpekçi de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
09:24 - 10/01/2017 Salı
Güncelleme: 09:51 - 10/01/2017 Salı
Yeni Şafak
İsmail Kılıçarslan, Akif Emre, Kemal Öztürk, Hasan Öztürk ve Leyla İpekçi.
İsmail Kılıçarslan, Akif Emre, Kemal Öztürk, Hasan Öztürk ve Leyla İpekçi.

Hasan Öztürk, İsmail Kılıçarslan, Kemal Öztürk, Akif Emre ve Leyla İpekçi'nin yazılarının en dikkati çeken bölümleri:



'Gel hele seni dedelerine götüreyim'

Gittiğimizde okyanus kıyısına, kaybolmaya yüz tutmuş mezar taşlarını gösterip, “İşte dedelerindir, ne kadar gurur duysan azdır. Biz de onlarla gurur duyuyoruz” demişti.




Göz yaşlarıyla anlattığı şu hikayeyi unutmam mümkün değil:




“Bize Portekizliler musallat olmuştu. Savaştık. Ama gücümüz yetmedi. Sonunda hacılarla haber yolladık İstanbul'a, 'Bize yardım edin' diye. Yine bir gün işte tam şu karşıdaki boğazda (Hint Okyanusu'ndaki adanın sol tarafını işaret ederek) onların gemilerini durduralım diye savaşa tutuşmuştuk. Sizinkiler yetiştiler. (17 gemilik Osmanlı donanmasından söz ediyor) Portekizlilere birlikte vurduk. Onları cehennemin dibine gönderdik.”




Yaşlı adam, hem anlatıyor, hem gösteriyor, hem ağlıyordu. Sanki dedelerinin yaşadığı o savaşı o an Hint Okyanusu'nun kıyısında Osmanlı köyünün mezarlığında yeniden yaşıyordu.




Bir mezar taşının kıyısına oturup, dualar ettik, Kur'an-ı Kerim okuduk.





Peki değişen ne?

Eskiden 'lafına sözüne itibar edilir bir hanımefendi' olarak gördüğüm bir köşe yazarına göre Türkiye, uzun sayılabilecek tarihinin en önemli haftasına girmiş durumda imiş. Bu hafta CHP, MHP ve hatta akîl AKP'liler Meclis'teki anayasa değişikliğine engel olmazlarsa ülkemizin rejimi büsbütün değişecek, Allah muhafaza memleket İran'a, Pakistan'a, hatta Suriye'ye dönecekmiş.




Buna samimiyetle inanan, iman eden bir kitlenin varlığı sır değil. Yani olası anayasa değişikliğini 'rejim değişikliği' zanneden, cumhurbaşkanının yetkileri genişlediğinde memleketi İran ya da Suriye olacak zanneden bir kitle. Doğrusu bu akıl dışı manipülasyonu yapmayı başaran CHP'yi kutlamak gerekir. Milyonlarca insanı bir korku biçimine, bir paranoyaya inandırmak hiç de kolay iş değil zira.





Müslüman basireti, idraki bu parantezi kapatmaya yetecektir

Arap Baharı'ndan elde ne kaldı'ğı sorusu hala sorulabiliyorsa Arap Baharı'nın aslında ne olduğu, ne türden sonuçları devşirmek adına bazı mahfillerce desteklendiği, belli mecraya akıtılmak istendiği hakkında bir fikir sahibi olunmadığındandır. Hala 'Arap Baharı neden sonuçsuz kaldı' sorusunu soranların ne Arap Baharı üzerindeki vesayeti ne de toplumsal dinamiklerin gerçek talepleri hakkında fikirleri yok demektir. Bu tür soru; Bugünkü hal; toplumsalın meşru taleplerini apolitik devrim yoluyla boşa çıkarmak isteyenlerle olayın romantizminden kendini kurtaramayanların el birlik bu sonuca hizmet ettiğinin farkında olmaması halidir.




Arap Baharı'ndan bir apolitik devrim çıkarmayı başaranlar, sonuçta toplumun politik taleplerini de bastıranlardır. Bunlar, aynı zamanda bastırılan, özgürlüklerden mahrum kılınan, fakirliğe mahkum edilen, yoksunluk sarmalında umutsuzlaştırılan yığınlara küresel piyasa düzenine-sömürüye müşteri olmalarını teklif edenlerdir.





Sonra hayal kırıklığı yaşarsınız

Dünden itibaren Anayasa değişikliği Meclis'te görüşülmeye başlandı. Bir çok kişi oylama sonucuna garanti gözüyle bakıyor. Acaba öyle mi?




330 milletvekili gerekiyor.




Bir kere AK Parti'nin 316 milletvekili sıfır eksikle tüm oylamalar boyunca hazır olması gerek.




Geçen hafta Başbakan Yıldırım, emekli ve esnafa müjde verdiği bir kanuni düzenlemeyi açıkladı. Kanun Meclis'te görüşülürken, 4 vekil nedeniyle karar yeter sayısı bulunamadı ve aksadı. Rehavet önemli sorun. İşi ciddiye almak lazım.





Artık bugünün çocuklarına miras...

Bugünün çocuklarına öyle bir hayat sunuldu ki yıllarca. Konfor içinde yaşamalarını, seçimlerinde özgür olmak adına birer müşteri gibi istedikleri her şeyi satın almalarını ve böylece tatmin olmalarını bekledik.




Anne babalarına bir bardak su getirmeye üşenen çocuklar 15 Temmuz ve sonrasında artan terör olaylarının da etkisiyle yerlerinde duramıyor. Kıpır kıpırlar. Pamuk dedelerle, uyuyan prenseslerle hayatın hiçbir gerçekliğine yaklaşamayan çocuklar artık uyandı.




Terörden, savaştan bahsediyor, mağdurlara yardım etmeye çalışıyorlar. Nitekim Nezahat'e bir roman yaz dediğimde gönlüne ilk gelen ülkelerini terk etmek zorunda kalan Suriyeli çocukların başına gelen zorluklar oldu.





#Hasan Öztürk
#İsmail Kılıçarslan
#Kemal Öztürk
#Akif Emre
#Leyla İpekçi
7 yıl önce