TSK içerisindeki FETÖ’cülerin darbe yapabileceği ya da bir kalkışmaya yelteneceklerine ilişkin beklentinin olduğu dönemde Yeni Şafak ve Albayrak Medya olarak hassas yayınlar yaptığınız bir dönemde 15 Temmuz’u yaşadık.
15 Temmuz öncesinde ne yaşadınız?
- Türkiye’de FETÖ’nün bu tür çalışmalar içinde olduğu, bir şeyler yapacakları ile ilgili bilgiler Yeni Şafak olarak bizlere geliyordu. Hatta Gezi olaylarından önce İstanbul Adliyesi’nden ve Bakırköy Adliyesi’nden bazı savcı kardeşlerimiz geldi ve bize“Bunlar çok azıttılar bir şeyler yapacaklar, bunlara müdahale edilmesi gerekiyor’’dediler. Bunun gibi görevde olan subay ve emniyetteki arkadaşlarımız zaman zaman gelip bizlere bunları söylüyorlardı. Arkadaşlarımıza da söylüyorlardı bunları.
‘BİR ŞEYLER YAPMAMIZ LAZIM’ DEDİM
- Orada vatandaşlarla görüşmelerim oldu. ‘Ne yapabiliriz?’ düşüncesiyle birkaç arkadaşımı aradım. O dönemdeki Genel Yayın Yönetmenimiz İbrahim Karagül baştaolmak üzere gazetedeki arkadaşları aradım, Ankara’da Hüseyin Bey’i (Likoğlu) aradım, milletvekili arkadaşlarımızı aradım hatta bir iki bakanı aradım. Zaman o kadar hızlı geçti ki saat 22.15’e geldi ve ben kimseye ulaşamadım. Bu sırada Sayın Cumhurbaşkanımızı aradım, telefonu çaldı ama cevap vermedi. Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ı aradığımda telefon çaldı ama yine cevap gelmedi. Hiçbir yerden tepki alamayınca darbe olduğunun tam kanaatine vardım ve‘Ne yapabiliriz?’düşüncesiyle gazetedeki arkadaşlarımızı aradım. Bu duruma çok acil müdahale etmemiz gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanımız herhalde müsait değil, bir açıklama da yapamıyor. Bununla ilgili bir şey yapmamız lazım. ‘Nasıl bir şey yapabiliriz?’diye sorduğumda‘Herhangi bir bilgi yok, şu an bir şey yapamayız’dediler. Bunun üzerine ben de“Hayır şöyle bir başlık atın: Paralel subaylar çıldırdılar. ABD destekli bir darbeye giriştiler’’dedim. Bu konuşmamızın ardından Türkiye’de yaşanan bu olağanüstü olayların darbe girişimi olduğunu arkadaşlarımız 22.36 gibi internetten yayınladılar. Bu haberin ardından ortalıkta bir hareketlenme oldu ve daha sonra yine arkadaşlarla görüşmemizde saat 23.00’e doğru geliyordu.“Yine bir manşet atın: Tayyip Bey, milleti sokağa çağırıyor.”dedim. Bu sefer arkadaşlar “Yok” dediler, “Öyle bir şey yok” dediler. “Biz bunu atamayız daha sonra herhangi bir olay olur, çok mesul bir duruma düşeriz” dediler. Bu konuşmalarımız sırasında“Şöyle atsak olur mu?”dediler:“Darbeye karşı millet sokağa döküldü”,“Olur”dedik. Arkadaşlarımız bu haberi yayınladıklarında saat 22.50 civarıydı ve yeniden bir hareketlenme başladı. Herkes sokağa çıktı ve millet darbecilere karşı bu işi halletti.
BAŞARILI OLACAKLARINI HİÇ DÜŞÜNMEDİM
Cambaz, duruşumuzun şahididir
- 15 Temmuz gecesi basından verilen ilk şehitti. Bütün arkadaşlarımız gibi çok samimiydi çok iyi niyetliydi. Dik duruşumuzun bir şahididir. O akşam Erol Olçok ve oğlu da şehit oldu. Erol’la aynı sitede otururduk evlerimizin arasında 20 metre bir mesafe var. Gece oraya gittiğimizde artık karşıdan bu tarafa geçmeyi düşündüm. Köprünün kapalı olduğunu duyunca‘Ne yapabiliriz’diye düşündüğümde işte oradan oturduğum siteye geldim ve orada bazı arkadaşlarla görüşmelerimiz oldu. Tabii gelen arkadaşlar köprüye çok yakın silah sesleri geldiğini söyledi. Erol’un ve oğlunun şehit olduğunu orada duyduk. Ama yine de Allah’ın izniyle bu işin başarılacağından şüphe duymadık. Yine o gece yarısı savcı arkadaşlar aradılar ve tutuklamaların başladığını söylediler. Çok hızlı bir şekilde harekete geçildi. Emniyetin o geceki çalışması takdire şayan bir çalışmaydı. O gece çok dik durdu. Şimdi inşallah bundan sonra zaten böyle bir şeye kalkışamazlar. Ankara’da bir dostumla görüşmede,“Ya ne yapabilirler, olabilir mi bu saatten sonra böyle bir şey”diye sorduğumda“Yok, bundan sonra böyle bir şey olmaz emniyet olsun jandarma olsun şu an çok güçlü bir grup, bunlar ölüm fermanlarını imzalarlar”dedi.
Ama şimdi başka yönlerden çalışmalar yapıp Türkiye’deki bazı siyasileri ve bazı ajanları satın alarak Türkiye’nin içini karıştırmaya çalışıyorlar. Avrupa’nın Amerika’nın İsrail’in amaçları Irak gibi Suriye gibi Libya gibi parçalamak bölmek ama ben şuna inanıyorum ki: Bu milleti bitiremeyecekler çünkü Allah bu millete yardım ediyor, etmeye devam edecektir.
Korku hiç yanımıza uğramadı
Bizim burada ben olayım diğer kardeşlerim olsun, Mustafa Albayrak, Muzaffer Albayrak o gece Trabzon’dan İstanbul’a geldiklerinde saat 23.00’tü. Televizyona, gazeteye baskın yapılır diye düşünmeden İstanbul’a geldikleri gibi Medya Grubu binasına geçtiler. Oradaki arkadaşlarımızla beraber olmak için.
- Tabii o anda o uçakların uçuşu, sonik patlamalar, sanki o zamana kadar bunu duymamıştık. Sanki bomba atıyorlardı.Biz Ümraniye’de askerlerin sokaklarda yaptıkları çevirmeler nedeniyle ara sokaklardan ilerlerken sonik patlamalar oldu. İnsanın aklından kırk tane şey geçiyor ama bizim aklımızdan korkmak çekinmek hiçbir zaman geçmedi.Her seferinde Allah bize yardım edecek diye düşündük ve gerçekten de Allah bu millete yardım etti.
O gece bu kalkışma başladığında dijital medyanın yöneticisi Ömer Karaca Bey’i aradım ve herhangi bir baskında alternatif yayın yapmamız gerektiğini söyledim. Ömer Bey, Bayrampaşa’daki eski serverın devreye alındığını ve bir baskınla karşılaştığımızda oradan yayın yapabileceğimizi söyledi.
‘İhanet’ ve ‘ticaret’ dışarıda, ‘ibadet’ bölümü içeride
Biz, 15 Temmuz 20 Temmuz ve ondan sonrada durmadık şu anda da devam ediyoruz. Hâlâ sağda solda varlardır ama Allah bunlara fırsat vermeyecek. Birde şu var; Türkiye’de bu FETÖ’yü tam anlatamadık hâlâ anlatılamıyor. Şu an bu gidişatta Cumhurbaşkanımızın bunları üçe böldüğü ibadet, ihanet, ticaret kısımlarından ihanet ve ticaret bölümlerinin hâlâ çalıştığını görüyorum. İbadettekileri ise saf, kandırılmış vatandaşlarımız olarak görüyorum. Bunları ikna edici bir çalışmaya girmek lazım, bunlar da bir şekilde vatanın evlatları. Kandırılmışlar kandırılınca geri dönmekte çok zorlanıyor. Hâlâ bir ümitleri var, ama bunlar vatanın evlatlarıdır bunlara bir şekilde sahip çıkmak lazım. Burada Diyanet’e ve çeşitli kurumlara büyük görev düşüyor.
- Türkiye, o konuda şu anda gerçekten zayıf. Bunların tam manasıyla millet ne olduğunu biliyor.Ama bu işi bir sefer iki sefer anlatmakla değil, sürekli gündemde tutmak lazım. İbadet takımı dediklerimize bu gerçekleri anlatmamız lazım. Ama ihanet ve ticaret grubunun üstüne gitmek lazım. Benim şöyle bir tespitim oldu. İbadet grubundan çeşitli nedenlerden herhangi bir olaya karışmamış insanlar hapislerde yatıyor.İhanet grubundaki ve ticaret grubu bir de gizli gruptakilerin yüzde 80’i çok öne çıkmayanları pişmanlık yasasından faydalanıp dışarı çıkıyor. Ama bu ibadet grubundaki insanları tehdit ederek,“Sakın bu yasadan faydalanmayın”ne kadar fazla mağdur olursa o kadar daha menfaatlerinin olduğu düşüncesiyle onları bu yasadan faydalandırtmıyorlar.
Askere güven arttı
Evet, o mesafe kalktı. Şimdi şunu söylüyorum; eskiden askere baktıklarında yüzde 80 olumsuz bu tip olaylara karşı şey yapılıyordu. Ama şimdi tam aksi yüze 90 millet olumlu bakıyor ve Türkiye’deki şu an jandarma, polis çok güçlü, askerimiz de zaten temizlendi inşallah. Bundan sonra böyle bir şeye kalkışamazlar ama bu şu demek değil ki rahat rahat duralım. Dış güçler yine Türkiye’yi bölmek için parçalamak için elinden gelen bütün gayretleri sarf ediyorlar, her gün yeni bir plan peşindeler o yüzden bizim tedbiri elden bırakmamamız lazım.
Halkın beklentisine karşılık verdik
- Verilmesi gereken bir karardı. Halk bekliyordu, millet bir darbe girişimini duyunca biz de onu başlatmış olduk.‘Millet, nedir ne oluyor?’diye düşünürken biz onu başlattık. Onu başlatınca Serhat Albayrak’ı aradım. Serhat Bey’e Albayrak Medya olarak başlattığımız yayın sürecinden bahsedip kendilerinin de bu yayın sürecini başlatmalarını söyledim.Onlar da hemen başlattılar. Güzel bir başlangıç oldu. Millet, üzerine düşenin çok üzerinde bir fedakârlık yaparak sokağa çıktı. Bu milletin gücünü görmüş oldular.
Diğer medya kuruluşları ağır davrandı
- Ama aradan az bir zaman geçtikten sonra onlar da devreye girdiler. Hatta medyanın bir bölümü Boğaz Köprüsü’nün güvenlik nedeniyle kapatıldığını, terör ihbarları olduğunu söylediler. Sadece Boğaz Köprüsü değildi yani bizim iş yerleri olması sebebiyle Trabzon Limanı’nı aradığımda askerlerin müdahale etmek istediklerini ama içeri sokmadıklarını söylediler. Konya’daki TÜMOSAN traktör fabrikasında da hareketlilik oldu. Daha sonra Bursa’da bir arkadaşımızı aradım,
İstanbul’daki arkadaşlarla ve Ankara’daki Hüseyin Bey’le ortak arkadaşlarımızla görüşme neticesinde hızlı bir başlangıç oldu bizim için.
Yayınlarımız üzerine Akın Öztürk panikledi
Mesele Türkiye meselesi olunca Albayrak Grubu’ydu, Yeni Şafak’tı bunlar düşünülmez. Burada millet ve devlet meselesi vardır. Hiç aklımın ucundan başarılı olurlar da bunlar ne olur öyle bir şey geçmedi.