Büyük İsrail’i kurmak için Basel’de toplanan onlarca kişi, 22 maddelik bir bildiri yayınladı. Siyonist Kongresi’nin bu maddelerinden ilki, halk tarafından sevilen Müslümanlar’ın itibarsızlaştırılmasını amaçlıyordu. Kongre kararlarını, Vatan Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un yaşadıklarıyla birleştiren Şafak Tok, “Arz-ı Veda” adıyla tiyatro sahnesine uyarladı. Oyuncu, yazar ve yönetmen olan Tok, Akif’in şair, siyasetçi, din adamı olarak milli mücadele için çalıştığını ve bu nedenle Siyonistler’i korkuttuğunu söylüyor. Arz-ı Veda’nın kadrosunda Orkun Başarır, Bayram Gündoğdu, Fatih Batı, Cemal Ahmet Kırdar, İsa Gölalan, Ramazan Mintaş, Ömer Efe Çağlayan yer alıyor. Oyun bu akşam saat 19.30’da, Bağlarbaşı Kültür Merkezi’nde perde açacak. Tiyatro sanatçısı Şafak Tok ile oyun ve tiyatro hakkında konuştuk.
Öncelikle Mehmet Akif Ersoy’la ilgili bir oyun yazmak istedim. Yazdığı şiirler, konuştuğu hutbelerle milli mücadeleye katkı sağlamış olan böyle birinin Mısır’a sürgüne gönderilmesi beni çok etkiledi. Bir de Çerkes olduğum için sürgün-soykırım gibi konulara daha bir dikkat kesiliyorum.
Theodor Herzl öncülüğündeki Siyonist Kongresi, 1897 yılında Basel’de yapıldı. Burada 22 maddeden oluşan kararlar alındı. Birincisi şuydu: “Mukaddesatı, hürmeti yıkmalı, hürmetle anılan kimseler hakkında rezilâne vak’alar uydurulmalı.” Hedefleri Büyük İsrail’i kurmak. Bu maddeyle birlikte halk tarafından sevip sayılan kişiler gözden düşürülmek istendi. Akif de bunlardan biridir. Kendilerine sorun çıkartan kişileri seçip düzenlenen rapor doğrultusunda ajanlar gelip karalama ve uzaklaştırma çalışmaları yapıyor.
Tarihe geçmiş kişiler hakkında ortaya iş çıkartmak büyük risk. Klasik bir Mehmet Akif biyografisi olsun istemedim. Akif’le ilgili birçok oyun var ancak ben onun hayatını farklı bir şeyle entegre etmeye çalıştım. Milletvekili, sanatçı, baytar ve din adamı olarak milli mücadele için çalışıyor. Siyonistler’in çekindiği bir isim olup onları korkutuyor. Eşref Edip de saldırılara maruz kalıyor. Sindirme çabaları başarılı oluyor ve ipe sapa gelmez bahanelerdeni iftiralardan dolayı Mehmt Akif Ersoy Mısır’a gidiyor. Oyunda, vatanı için giriştiği özgürlük mücadelesini izleyeceğiz.
Bana göre evet, Adnan Menderes’i sayabiliriz. Necmettin Erbakan da bana sahici gelir. Onun bir dahi olduğunu düşünüyorum. Erbakan’la ilgili de bir projem var ancak daha kendimi doldurmam gerekiyor. Demin bahsettiğim gibi Erbakan’ı kullandı, aynen oynadı demesinler diye kalemimi doldurmak istiyorum.
Mehmet Akif’le ilgili pek çok kaynak taradım. Onun hayatını tamamen aynı şekilde alıp oyuna koymak sanat olmazdı. Mehmet Akif’le ilgili birçok oyun yapıldı. Onlardan ayrılan bir kurgusu olmalıydı. Maalesef artık bir oyuna giderken korkarak salona giriyoruz. Çünkü yönetmen ve yazar aarkadaşlar kendi yorumladıkları oyunu değil, bildiğimizi, internette, kitaplarda bulabileceğimiz tadın aynısını veriyorlar.
Oyun sonunda kongrede alınan 2. madde okunuyor. İnşallah Osmanlı’yı yıkmaya çalıştıkları bu 22 maddeyi tek tek oyunlaştıracağım. 8 yıldır üzerinde çalıştığım bir “Şems ile Mevlana” oyunu var. Konservatura girerken aklımda olan ve farklı olarak, yeni olarak ne yapabilirim diye düşündüm ve bu oyun ortaya çıktı. Ocak ayında seyirciyle buluşacak inşallah.
Öncelikle Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberimiz tabii. Bunlar dışında Nartlar benim çok ayrı bir yerdedir. Yazdığım, yönettiğim her oyunda bu üçünden bir şeyler bulabilirsiniz. Komedi de yönetsem, dram da olsa bir şeyler vardır. Tiyatro esnaflık gibi değil. Zaten yazılmış, hazır bir metni herkes yönetebilir. Yönetmen, oyuncu ona kendinden bir şey katmalı. İyi niyetle yapılan kötü çalışmalar var. Biraz çabuk tüketimi yönelik olduklarını düşünüyorum.
Semai dinler öncesinde Kafkaslar’da yerli halkı olan Adigeler ve Abhazlar’ın söylenceleridir. Dede Korkut destanı gibi görebiliriz. Nartlar’ın Yunan tragedyalarına referans yaptığını biliyoruz. Yunanlılar 3 bin yıl önce ticaret maksatlı gelip bu destanları İlyada adıyla yayınlıyorlar. Aynı zamanda akademisyenim ve bununla ilgili bir kitap da yazıyorum. Ayrıca Çerkesler’in Khabze denilen bir dünya görüşü vardır, ona aykırı olan şey hayneptir, yani ayıptır. Bunun dünyaya örnek olması gerekiyor. Dünya, “ayıp yoktur”a alıştırılıyor. Nartlar’daki bu düşünce, btün insanları kapsayıcı olabilir.